Kadın ve gençler söz konusu olduğunda mangalda kül bırakmıyoruz.
Birisi baş tacımız, diğeri geleceğimiz der, dururuz.
O kadarla da yetinmeyip, yasalar çıkartıp, kotalar uygularız.
Peki sonuç?
Şu ana kadar gerçekleşenlere göre, bir değerlendirme yaparsak, ortaya, moral bozukluğundan başka bir şey çıkmaz.
İşte bu yüzden, dünü dünde bırakıp, açıklanacak, listelere bakıp, ona göre karar vermek sanki en doğru olanı.
Bakalım, hangi parti, seçilebilecek sıralara kaç tane 18’lik genç koydu, kaçı, listelerde, kadınları gerçekten baş tacı etti, hep birlikte göreceğiz.
Akıl yaşta mı, başta mı?
İnsanları kadın erkek, genç yaşlı, oralı buralı, oncu buncu, şu ya da bu etnik kökenden, siyah beyaz, sarışın çekik gözlü diye hiç ayrıştırmadım. İnsan, önce insandır, Allah’ın yarattığı en yüce varlıktır ve gerisi teferruattır.
Bebekler, dünyanın neresinde doğarsa doğsun, aynı masumluğa sahiptir. Onları şekillendiren, yaftalayan bizleriz.
Bu çerçeveden baktığımızda da kadına kadın ya da gençlere genç olduğu için bir şey sunmak, sanki hak etmedikleri bir şeyi lütfediyor gibi anlaşılıyor.
İlle de tam demokrasi diyorsak, şu anda olduğu gibi ne yaş sınırı olmalı ne de yüzde 10 barajı.
Kim nereyi hak ediyorsa, bileğinin gücüyle gelmeli ve hiç kimsenin lütfuna ihsan olmamalı.
Siyaset bir mücadele ve hizmet aşkıdır. Eğer ruhunda o yoksa gerisi zorlama olur. Varsa da herkes gibi onların da önünü açmak gerekir.
Her bakanlığın en az üç beş adayı olmalı!
Diğer bakanlıklar bir yana, eğitimi çok yakından takip ettiğimiz için gelişmelere fazlasıyla vakıfım.
Kırk yıla yakındır, bir gazeteci olarak eğitimin içindeyim ve onlarca hükümet kuruluşuna şahit oldum.
Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri hatta en önemlisi eğitim olmasına rağmen, bir defa bile, işte şu isim kesinlikle Milli Eğitim Bakanı olur diyeceğimiz biri çıkmadı.
Her defasında, göreve gelen her bakan hem kendisi çok şaştı ve hem de çok şaşırttı.
Şaştılar, çünkü kendileri de böyle bir görev beklemiyordu, şaşırdılar çünkü bildikleri bir iş değildi.
Gelecek hükümetler nasıl kurulur, bu konuda kafalar karmakarışık ama öyle ya da böyle, diğer tüm bakanlık koltukları ya da TBMM’nin ilgili komisyonları gibi eğitimle ilgili her makam için kendi alanında donanımlı isimlere yer verilmelidir.
Ve bu isimleri bizler de şimdiden tanıyalım, araştıralım, programlarını bilelim ki ona göre oyumuzun rengini belirleyelim.
El yordamıyla, sorun çözmenin mümkün olmadığını kırk yıldır görüyoruz ve bir daha yaşamak istemiyoruz...
Ehliyet, liyakat, sadakat
Her görev için olduğu gibi, ülkeyi yönetmeye aday milletvekillerinde de ehliyet, liyakat ve sadakat aranmalıdır.
Aranmalıdır ki sadece el kaldırıp, indirmenin ötesine geçebilsinler.
Niye seçildiklerini asla unutmasınlar.
Demokrasi zor zanaat derler. Evet, öyle ama hakkını verdiğinizde de tadına doyulmaz.
İşte bu nedenle, olaya biraz da bu pencereden bakmakta yarar var.
Özetin özeti: Başkasına verdiğimiz akılları kendimiz de uyguladığımızda, üstesinden gelemeyeceğimiz sorun kalmaz!..
