Aziz Hoca, Nobel ödülü almanın onuru ve gururuyla konuştukça konuşuyor.
Konuşmayacak mı, elbette konuşacak.
Ama bazen öyle laflar ediyor ki şimdi yeri miydi demeden edemiyorsunuz. Ya da ilim bilim önemli de ekonomi, siyaset, hukuk önemsiz mi noktasına geliyorsunuz.
Bir de nereye gitse farklı bir söylemle karşımıza çıkıyor.
Politikayı sevmese de politikacılar gibi nabza göre şerbet vermeyi, onlara hoşlarına gidecek şeyler söylemeyi seviyor...
Önceki gün Azerbaycan’da öyle sözler söylemiş ki kabul etmek mümkün değil.
Gençlere seslenirken, “Politikayla uğraşmayın, ilim yapın ve çok çalışın. Biz temel bilim yapmalıyız, teknoloji değil. İcat yapmamız lazım” demiş.
Bir bilim insanından daha başka ne beklenir ki diyenleriniz elbette çok olacaktır.
Ama politikayı gençler değil de kim yapacak?
Ülkenin geleceği için taşın altına onlar değil de kim el koyacak?
Politikayı böyle uzak durulması gereken bir öcü olarak gösterirsek, ülkenin geleceğini kimler imar edecek?
Bir ülke için iyi bilim insanları kadar donanımlı politikacılar da olmazsa olmazların başında geliyor.
Siz istediğiniz kadar icat yapın, katma değer yaratın, ona yön verecek olan politikacılardır.
Yani politika ve politikacı yoksa gerisi hikâyedir...
Tekrar Prof. Sancar haberine dönelim, bakalım Azerbaycan’da başka neler söylemiş:
‘Türk dünyasını temsil ediyorum’
Bakü’de Nobel aldıktan sonra yaşadıklarını anlatan Sancar, kendisine Türkiye’den, Azerbaycan’dan ve tüm Türk dünyasından tahmininden fazla ilgi gösterildiğini belirterek, “Oraya çıktım, ders vereceğim, sadece kendimi değil, Türkiye’yi değil, bütün Türk dünyasını temsil ediyorum. Çok iyi hazırlandım ve güzel bir ders verdim. Dersin ortasında, Türk dünyasına olan borcumu ödediğimi anladım” diye konuştu.
Edebiyata da ilgisinin olduğunu anlatan Sancar, “Yunus Emre’nin benim üzerimde çok büyük etkisi olmuştur. Türk edebiyatını iyi öğrendim. Türk dünyası benim varlığımın çok büyük parçası. Türklerin Viyana bozgunundan hâlâ ızdırap çekiyorum. Türk dünyası benim için ilham kaynağı, güç kaynağı olmuştur” ifadelerini kullandı.
UNEC Rektörü Prof. Dr. Adalet Muradov, UNEC’te gelecek eğitim öğretim yılından itibaren en iyi araştırmacıya verilmek üzere “Aziz Sancar Ödülü” tahsis ettiklerini ve üniversitede kurulacak Gıda Mühendisliği Laboratuvarı’na Aziz Sancar’ın ismini vereceklerini bildirdi. Muradov ayrıca Türk dünyasının gururu Sancar’a, UNEC Bilim Kurulu kararıyla fahri doktora unvanı verdiklerini kaydetti. Sancar, katılımcılar tarafından ayakta alkışlandı...
Önemli olan ne?
Hayatta en önemli şey nedir?
Bu kişiden kişiye, bulunduğu ortama ve zamana göre değişir.
Bir bilim insanı için icat ve bilim olmazsa olmazların başında gelirken, bir politikacı ya da halk için olmazsa olmazların başında politikacılar gelebilir.
İş adamları için para, sanatçılar için alkış, sporcular için rekor, gazeteciler için manşet, kimileri için de her şey bir yana sadece ve sadece huzur yeter de artar...
İşte bu çerçeveden baktığımızda Aziz Hoca’nın politikayla uğraşmayın sözü, kimileri için kabul görse de, ülkelerin bekası açısından baktığınızda kabul edilemez.
Hiçbir şey bir diğerinden daha az önemli değildir.
Bazen en önemsiz dediğimiz ayrıntılar, en vazgeçilmezler haline gelebiliyor...
Özetin özeti: Gençler her şeyle ilgilenmeli. Bilimle de, sanatla da, sporla da, ticaretle de, politikayla da. Yoksa bilim ve icatların tek başına ne anlamı olabilir ki!..