Abbas GÜÇLÜ
BAŞBAKAN Yılmaz,
"İdari basiretsizlik gösteren bazı rektörler yüzünden sağcı - solcu 15 bin öğrenci gösteri yapıyor" demiş. Dinci gazetelerde, bir tek kelimesi dahi gerçeği yansıtmayan bu sözleri, manşetlerine taşımış. Düne kadar küfür ettikleri
Yılmaz da, bir anda sevgili Başbakanları olmuş. Yakışıyor da...
Son türban gösterilerinde ve daha öncekilerde
"basiretsiz" olan acaba rektörler mi? Yoksa
Demirel, Özal, Yılmaz, Çiller, Cindoruk ve
Ecevit'i de içine alan ilkesiz liderler mi?..
Cümledeki ikinci yanlış da,
"10, 15 bin sağcı - solcu öğrenci" tanımlaması. Daha önce
"Alaaddin Çakıcı yakalandı" kandırmacasında olduğu gibi birileri Başbakan'ı yine fena halde işletmiş. Bir kere göstericilerin sayısı 10 binin üzerine hiç çıkmadı. Dahası katılanların yarıdan fazlasının öğrencilikle alakası yok. En önemlisi de, göstericilerin yüzde 90'ı, ne sağcı, ne de solcu. Tamamına yakını din istismarcısı...
Tıpkı daha önceki başbakanlar gibi,
Mesut Yılmaz da din istismarcılığı yapıyor. Halbuki ona Başbakanlık yolunu açan gelişmeler, din istismarcılığından kaynaklanmıştı. Güya o, laik, çağdaş ve aydınlık (!) yüzüyle irtica tehlikesini ortadan kaldırmak için Başbakanlık koltuğuna oturmuştu. 8 yıllık kesintisiz eğitim konusundaki kararlılığı, biraz umut verir gibi olmuştu. Ama son aylardaki tavrı,
Erbakan'ın partisini daha da büyütmekten öte hiçbir işe yaramayacak.
Başbakan, İstanbul Üniversitesi Rektörü'nü ve dolaylı olarak da Milli Eğitim Bakanı'nı basiretsizlikle suçluyor. Oysa onların yaptığı Anayasa ve yasalar uymak. Eğer ortada bir basiretsiz varsa, o da, tıpkı sigara yasağında olduğu gibi, irtica ile mücadelede de, bırakın engel olmayı, destekleyen ANAP lideri
Mesut Yılmaz'dır.
Bu arada asıl üzücü nokta, ANAP içindeki muhafazakarlar
Yılmaz'ı köşeye sıkıştırıp taviz üstüne taviz kopartırken, Atatürkçülüğü, çağdaşlığı, demokratlığı, laikliği dillerinden hiç düşürmeyenlerin suskunluğu. Yazıklar olsun!..
Aktüel dergisinin kapağında Kumkapı cinayetinin kadın kahramanlarının erotik fotoğrafları gibi
Nevval Sevindi'nin fotoğrafları var. Başlık da
"Hoca Efendi'nin Halide Edib'i". Halide Edib'in herhalde kemikleri sızlıyordur...
Nevval Sevindi, kendi halinde bir gazeteciyken,
Fethullah Hoca'yla yaptığı röportajlarla ünlendi. İki taraf da birbirini fazlasıyla kullandı.
Sevindi, şimdi sıkı bir
Fethullah Hoca müridi olarak, Hoca'nın televizyonu
Samanyolu'ndaki şahane(!) yorumlarının yanı sıra Anadolu'ya gidip, kadınlara Hoca'nın fikirlerini anlatıyormuş. Hoca da ben anlattım bir türlü dinletemedim, helal olsun sana diyormuş. Tıpkı Yılmaz ve türbanlılar gibi, ne de güzel birbirlerini tamamlıyorlar!..
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr