Abbas Güçlü

Darbe girişimi hayatımızı altüst etti.

TEOG, LYS gibi milyonlarca öğrencinin kaderini tayin eden sınavlar bile anlamını yitirdi. Ama bir yandan da hayat ve kayıt süreci devam ediyor.

Tercih süresi, liselere girişte uzatıldı. Üniversite için henüz bu yönde bir açıklama yok!..

Bu arada LYS sonuçları, hafta başında açıklandı ve çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı.

En dikkat çeki olan ise kız öğrencilerin giderek daha da öne çıkması.

İşte bu yöndeki önemli bir kaç tespit:

- YGS barajını aşarak LYS’ye girmeye hak kazanan kız sayısı 550 bin 533, erkek sayısı 522 bin 483

- Türkçe-Matematik (TM) ortalaması kızlarda 225.729, erkeklerde ise 212.623

Tüm dekanların istifası istendi, bazı rektörler görevden alındı, izinler kaldırıldı, on binlerce üniversite diploması iptal edildi, öğretim üyelerine yurtdışı yasağı getirildi.
Bu arada yüzlerce kolej kapatıldı. 15 binden fazla MEB personelinin işine son verildi.
Muhtemeldir ki devamı gelecektir.
Olup bitenler konusunda paralel yapılanmaya yönelik açıklamalar yapılıyor. Ayrıntılar da yakında paylaşılır.
Gelişmeleri sadece eğitim camiası değil, veliler de yakından izliyor. Çünkü tam da lise ve üniversite tercihlerinin yapıldığı şu günlerde, hangi okul, hangi öğretmen, hangi üniversite sorusu onların da kafasını kurcalıyor.
MEB, YÖK ve ÖSYM adayları ve velileri daha fazla bilgilendirmeli ki tedirginlikleri azalsın, daha sağlıklı tercihler yapabilsinler!..
Tercih maratonu?

Bu yılın LYS sonuçları adayları adeta şok etti.

Net sayısı ve puanlar geçen yılla kıyaslandığında, on binlerce sıra gerileyen adaylar var.
Örneğin geçen yıl 400 puan alan bir öğrenci, geçen yıl 250 bininci sırada yer alırken, bu yıl 300 bininci sıraya geriledi.

Bu yüzden tercih sıralamalarını neye göre yapacakları konusunda kafalar karmakarışık hale geldi...

Bazı puan türlerinin birleşmesi ya da bazı fakültelerin farklı puan türlerine yönelmesi de, geçen yıla ait puan ve yüzdelik dilimlerin önemini azalttı.

Peki, böyle bir durumda tercih sıralaması neye göre yapılacak?

Puana göre mi bir sıralama yapılacak yoksa yüzdelik dileme göre mi?..

Tercih sıralaması?

LYS sonuçları dün açıklandı.

İki soru iptal edildi. İki sorunun da cevap anahtarı değiştirildi.

Böyle saçmalık olur mu diyeceksiniz ama yanlış olduğu için iptal edilen sorular, herkes için doğru kabul edildi.

Edebiyat 9’uncu ve Felsefe 19’uncu soru iptal edildi.

Kimya’da 3’üncü sorunun cevabı B yerine E, Fransızca’da 33’üncü sorunun cevabı da C yerine B olarak değiştirildi.

Almanca ve diğer testlerdeki yanlış soru iddiaları ise ÖSYM tarafından dikkate alınmadı.

Ortalamalar ise yine yerlerde süründü.

İşte ortalamalar (Rakamların ilki soru sayısı ikincisi ise Türkiye ortalaması):

Sanki bir Afrika ülkesi gibi eline silah alan asker, hiyerarşik düzeni altüst edip, sokağa çıktı, milli iradeyi hiçe saydı, güç benim dedi.

Yaşananlar, sanki çok kötü sergilenmiş bir tiyatro oyunu gibiydi.

Zerre kadar da inandırıcılığı yoktu.

Bu yüzden, izleyici bulamadı.

Bulması da imkânsızdı.

Öyle oldu...

Kâbus gecesi sona erdi ve şimdi sağduyu zamanı.

Her şey A’dan Z’ye defalarca gözden geçirilmelidir.

Nice’te yaşanan terör vahşeti tam bir insanlık dramı ve o saldırı sadece Fransızlara değil tüm insanlığa, tüm uluslara karşı yapıldı.
Alçakça saldırının yapıldığı o saatlerde, Fransız Devrimi kutlanıyordu. Yani terörün hedefinde, sadece masum insanlar değil, devrimin sembolü olan özgürlük, eşitlik ve kardeşlik de vardı...
Geçen hafta o caddede, biz de defalarca tur attık ve yürüyenlerin üçte ikisi turistti...
Eğer bu kalleşçe facia yaşanmamış olsaydı, o caddenin farklılığını ve ihtişamını yazacaktım.
Nice’i de içine alan Fransa’nın güney sahilleri, turizmin doruk yaptığı noktalardan biri.
Saldırının gerçekleştiği cadde, dünya zenginlerinin olduğu kadar, sırtında çantasıyla Avrupa turuna çıkan öğrencilerin de piyasa yaptığı, bir arada gezdiği, zenginin fakirin aynı anda, aynı atmosferi soluduğu, aynı kareye girdiği dünyadaki ender caddelerden biriydi.
Bir yanda 7 yıldızlı görkemli oteller, dünyanın en pahalı yatları ve otomobilleri, öte yanda tümü halka açık duşlu, tuvaletli, doktorlu ücretsiz plajlar.

28 Haziran’da yürürlüğe giren Türkiye Maarif Vakfı Kanunu, tartışmaları da beraberinde getirdi.

Muhalefetten olduğu kadar sivil toplum örgütlerinden de eleştiriler var.

Peki bu yasa bu dönemde değil de farklı bir dönemde çıksaydı, aynı tepkiler yine gelir miydi?

Tepkiler, yasanın kendisine mi yoksa uygulanış şekline mi?

Daha da önemlisi, perde gerisinde, arka bahçe yaratma sevdası var mı, yok mu?

Tartışmalar aylardır sürüyor ve ben özellikle yazmadım. Çünkü önümüzü görmek istedim.

Ve hâlâ, gözü kapalı destekleyenlerin ya da eleştirenlerin ötesinde, ortaya konan bir şey yok!

Neler getirdi?

ünümüz uzmanlık çağı, bu yüzden konu ne olursa olsun, o işin uzmanı aranıyor.

Başka türlü de zaten refah toplumu olamıyorsunuz.

Peki ya bizde?

Gençlerin üçte ikisi, istedikleri bir alanda değil, kazanabildikleri üniversitede okuyor, mezun olduktan sonra da öğrenim gördükleri alanda değil, çok farklı alanlarda çalışıyorlar.

Bu konuda çok çarpıcı bir anket var ama ona geçmeden önce birkaç önemli ayrıntıyı daha sizinle paylaşmak istiyorum!

İlki meslek çeşitliliği.

Tanımlanmış ve eğitimi yapılan meslek çeşitliliği bizde 800 civarında, gelişmiş ülkelerde ise 10 binin üzerinde.