Tıpkı demokrasilerde olduğu gibi eğitimde de yasalar, yönetmelikler, kurallar, herkes için! Ama bu, hiçbir zaman, bireysel hakların önemsiz olduğu anlamına gelmemeli!
Kurallar, istismar edilmediği ve başkalarının hakkını çiğnemediği sürece, tek kişi de olsa, o kişinin hakkına saygı duyulmalıdır!..
Üniversite birinci basamak sınavı YGS sonuçları bugün açıklanıyor.
Gelen duyumlara göre, ÖSYM’nin katı kuralları, sadece, 10.00’da başlayacak sınava 09.46’da gelenleri yakmakla kalmamış, 09.50’de sınava alınan adayların sınavını da iptal etmiş ve o adayları salona alan görevliler hakkında da soruşturma başlatmış!
Bu tartışma da pek çok konuda olduğu gibi toplumu ikiye böldü.
Kural kuraldır, ona uymak gerekir diyenler, yapılanları haklı buluyor, ÖSYM’ye destek çıkıyor!
Her şey bizler için, hiç kimsenin hakkı zayi olmasın diyenlerin savunması ise, başkalarının hakkı yenmediği ve menfaat sağlanmadığı sürece, hiç ama hiç kimsenin hak kaybına uğramaması yönünde...
Bakalım, bugün açıklanan sınav sonuçları çerçevesinde, kaç adayın daha, hangi gerekçelerle sınavı iptal edilecek?..
Şaşkınlar sınıfı
ÖSYM, son yıllarda, güvenlik önlemleri adı altında, dayatmacılığın her türlüsünü sergiliyor.
Keşke, hırsızları dışarıda arayacağına biraz da kendi içine baksa! Belki o zaman, bu kadar katı önlemler almaya hiç gerek kalmayacak!..
2.3 milyona yakın adayın girdiği sınavlarda mutlaka, bir şekilde geç kalanlar olacaktır.
Mazeretlerine bakmadan, onları kapı önüne koymak ne kadar adil?
Bizim zamanımızda, bırakın sınav öncesini, sınav başlasa bile, belli bir dakikaya kadar, istisna gösterilir ve böylesi adaylar, diğer adayların dikkatini dağıtmasın diye, özel olarak belirlenmiş sınıflara alınırlardı. Bu salonlara da “Şaşkınlar Sınıfı” denirdi.
Daha insani bir yöntemdi.
Nereden nereye gelindi!..
ÖSYM, o yıllarda sadece ülkemizin değil, dünyanın en güvenilir kurumlarından biri olarak gösteriliyordu, şu anda ise itibar sıralamasının neredeyse en son sırasında yer alıyor.
Yani yüz binlerce kamera kurmakla, sınav başlamadan gelenleri bile kapı önünü koymakla, saçında toka olanın sınavını iptal etmekle itibar kazanılmıyor!
İşin en garibi de ÖSYM’ye ne yapıyorsun diye hesap soran bir Allah’ın kulu yok!..
Buna ne denir?
Kural üzerine kural koyan ÖSYM, yapması gerekenler konusunda maalesef hep üç maymunu oynuyor.
Sorular çalınıyor tıs yok!
Yanlış sorular soruluyor, görmezden geliyor.
Herkese uygun sınav koşulları hazırlaması gerekirken, üzerine düşeni yapmıyor, soran, sorgulayan yok!
İşte size tam ÖSYM’lik bir durum:
“Bugün çok basit ama çok önemli bir sorunu ya da şikâyeti sizinle paylaşmak isterim. Umarım, siz de bu konuyu işleyerek, ilgili kurumları harekete geçirirsiniz.
Biliyorsunuz, üniversite sınavları, insan hayatının önemli dönemeçlerinden biridir. Gerek ailenin gerekse öğrencinin bin bir zahmetle hazırlandığı ve büyük emek harcayarak sonuç almaya çalıştığı bir aşamadır.
Hazırlanması uzun yıllar alan ama 160 dakikada geleceği belirleyen bir zaman dilimi. Hayatımızı belirleyen bu sınav, tek oturumda yapılmaktadır. Bu süre zarfında öğrenciye sağlanan ortam ve konfor son derece önem arz etmektedir.
Sınav güvenliği ne kadar önemliyse sınava girilen yerin de (fiziki koşullar) önemi vardır. Bu konunun ne kadar önemli olduğunu yaşadıklarımızla aktarmak isterim.
Bir basketbol kulübünde oynayan ve 1.90 m boyundaki çocuğumuz, bu yıl ilk defa üniversite sınavına girdi.
YGS sınav yeri bir ilkokuldu. Doğal olarak çocuk sıralara sığmıyor. Sıra değiştirmek istedik ama büyük sıra yoktu.
Çocuk 160 dakika sonunda, sınavdan çıktığında beli ağrıyordu.
Fiziki ortamı uygun olmayan bir okulda (yan oturarak, iki bacağını 180 derece açarak...) sınavı zor tamamladı.
Çok uzatmadan şunu söylemek istiyorum:
ÖSYM sınav yerlerini belirlerken öğrencinin boy ve kilosuna göre okul belirleyemez mi? Uzun boylu ve çok kilolu öğrenciler, varsa üniversitede yoksa lisede sınava giremezler mi? Bunu ayarlamak çok mu zor? Bu konu, birçok aile ve öğrenci için çok önemli. Sizden ricam, bu konuyu işlemeniz ve ilgili kurumlara aktarmanız...”
Güya bu konuda bildirimler yapılıyor ve ona göre düzen sağlanıyor ama tıpkı tuvalet yasağı gibi yaşananlar ortada!
Özetin özeti: Eğitimin amacı, öğrencileri harcamak değil, kazanmak olmalıdır.