Ne istedik ne oldu?

19 Ocak 2025

Cumhuriyet tarihi boyunca eğitimle ilgili büyük hayallerimiz vardı. Pek çoğunu gerçekleştirdik ama daha alacak yolumuz var.

Fiziki altyapı büyük ölçüde sağlandı. Her ne kadar köy okulları kapatılmış olsa da eğitime erişim konusunda artılarımız, eksilerimizden çok daha fazla. Eksik olan kalite, liyakat ve planlama. Eminiz ki bu konuda da yeterli duyarlılık oluşacak ve gereği yerine getirilecektir.

Sınav ve diploma odaklı eğitim, tüm dengeleri altüst etmekle kalmadı, eğitimi şirazesinden de çıkarttı. Tamam isteyen herkesi diploma sahibi yaptık da, değişen ne oldu?..

Zorunlu eğitimin önce 8, sonra da12 yıla çıkartılmasının amacı üretimin artması, yaşam kalitesinin yükseltilmesi, demokrasinin güçlenmesi, insan hakları ve yurttaşlık bilincinin vazgeçilmez hale getirilmesi ve en önemlisi de işsizliğin azaltılmasıydı!

Peki bu öngörülerimizin ne kadarı gerçekleşti?

Sayısal anlamda çok yol kat ettik ama ne istediysek tam tersi oldu. En büyük darbeyi de mesleki eğitim aldı. Kalifiye eleman sayısında hızla düşüş yaşandı,

Yazının Devamı

Karne, OÖBP, 4+4+4 ve MEB?

17 Ocak 2025

Bugün karne günü, milyonlarca ilk ve ortaöğretim öğrencisi karne alacak.

Hadi gelin bugün bir değişiklik yapalım ve öğrenciler yerine kendimize ve özellikle de MEB’e karne verelim!

Eğitimde kim, ne kadar sorumluluklarını yerine getirdi? Böbürlenme, eleştiri ve kabahatli aramanın ötesine geçip kim, ne yaptı?

Hangi konularda taşın altına kim elini koydu?

Örneğin MEB, YÖK, ÖSYM, üniversiteler, rektörler, müdürler, öğretmenler, veliler ve biz medya mensupları üzerimize düşenin ne kadarını yaptık? İçimizde alkışı hak edenler, sadece ve sadece, daha iyisi olsun diye çırpınan öğretmenler, öğrenciler ve bir de velilerdi.

MEB, YÖK ve ÖSYM’nin karnesi ne olur?

MEB’in karnesi, dayatmacılığı, kararsızlığı ve zikzaklar nedeniyle zayıflarla dolu olur. YÖK ve ÖSYM’nin karnesi de MEB’inkinden aşağı kalmazdı. Çünkü olup biteni sadece seyretmekle yetiniyorlar. Örneğin hormonlu notlarla, sıfır çekenlerle, dibe vuran sınav ortalamalarıyla, üniversiteyi yarıda bırakanlarla, bitirip işsiz

Yazının Devamı

Öğrenim ücretleri

15 Ocak 2025

Eskiden “öğrencilik en keyifli bir dönem. Uzat uzattığın kadar” görüşü hakimdi. Üniversitelerde 4 yıllık bölümü, 4 yılda bitirenlerin oranı yüzde 50’yi bulmaz, bir o kadarı da sürekli bölüm ya da üniversite değiştirirdi… 

Öğrenim ücretleri ve yaşam giderleri artık öylesine pahalı hale geldi ki, devlet üniversitelerinde okumak bile lüks oldu. Öğrencilere verilen burslar, barınmaya, yemeğe ve ulaşıma yetmez hale geldi. Ailelerinden gelen cep  

harçlıkları ile ay sonunu getirmek için de her türlü fedakârlığa katlanmaları gerekiyor… 

Özel okullarda ya da vakıf üniversitelerinde okumak için ise adeta servet gerekiyor. Gelecek öğrenim yılına yönelik ücretleri karşılamak, pek çok aile için altından kalkılamayacak bir yük haline geldi. Peki bu kimin umurunda? 

Kapısında öğrenci bekleyen kolejler, sanki bu ülkede yaşamıyorlar gibi, sanki bugüne kadar velilerin desteği ile bu noktaya gelmemişler gibi “giden gider kalanlar bize yeter”

Yazının Devamı

Eğitimi neden düzeltemiyoruz?

12 Ocak 2025

Milletleri millet yapan bazı ortak değerler var ki onlar asla göz ardı edilemezler. Eğitim de onlardan biridir. “Milli” olması bu yüzdendir. Eğitimin kaynaştırıcı özelliğini bir kenara itip ona ayrıştırıcı, eleyici, mutsuz edici bir kimlik yaftalamaya kalktığımızda içinden çıkılmaz bir hal alır. Devletlerin anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış bir eğitim politikası olur, iktidarlar da kimi öncelik sıralamasında ilk sıraya alarak, kimi de hiç umursamayarak onu hayata geçirir. En olmaması gereken ise bakandan bakana değişen bir eğitim politikası ki, biz bunu çok seviyoruz. Eğitimde bir an önce kurtulmamız gereken en büyük yanlışlarımızdan birisi de budur!..

Bardağın yarısı!

Her ne kadar kimileri eğitimde çağ atladığımızı, öğretmen başına düşen öğrenci ve derslik sayımızın Avrupa ortalamasından daha iyi olduğunu, okullaşma oranlarının inanılmaz boyutlara ulaştığını, akademik anlamda OECD ülkelerine nal topladığımızı iddia etse de tablo ortada!

İstatistiksel açıdan baktığımızda evet eğitimde çok yol kat ettik. İddia edildiği gibi son 20 yılda Cumhuriyet

Yazının Devamı

Haydi kızlar okula! Peki ya sonra?

10 Ocak 2025

Cumhuriyet’in en büyük hedeflerinden biri de kızlarımızın önünün sonuna kadar açılmasıydı. Açıldı da.

Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan ilk ülkelerden biriyiz.

Üniversitelerdeki öğrenci sayısı, birçok bölümde erkekleri geçti. Öğretmen ve araştırma görevlisi sayılarında da açık ara öndeler.

Onlar hayatın içine girdikçe üretim arttı, üretim ve kalite arttıkça da refah yükseldi.

Haydi kızlar okula kampanyaları ve türban yasağının kalkmasından sonra ise kız öğrenci ve mezun sayımızda adeta patlama yaşandı.

Gidişattan herkes memnundu. Kızlar, okuyor, mezun oluyor, iş buluyor, para kazanıyordu.

İktidarlar, aileler ve gençler mutluydu. Devamı gelmeliydi. Bir yere kadar geldi, sonra zınk diye durdu…

İnsan gücü planlaması yapmadan, istihdam odaklı eğitim modelleri geliştirmeden, ülke ihtiyaçları göz önünde bulundurulmadan her ile neredeyse her ilçeye üniversite ya da fakülte ve yüksekokul açtık.

Yazının Devamı

‘Sadece ödevi 2 gün tartıştılar’

8 Ocak 2025

İngiltere Başbakanı Thatcher dönemin en güçlü liderlerinden biriydi. Blair ise yeniyetme toy bir politikacı. Demir Leydi’nin partisini devirmek imkânsız gibi görünse de 1997 seçimini kazanan o oldu. O süreci yerinde yaşayan İsmail Cem’in anlattığı bir anekdot bizim için ilginç ötesi!..

Söz konusu gözlemi CHP’li bir politikacı anlattı:

”İsmail Bey iktidar hazırlığındaki İşçi Parti kongresini bizzat izlemiş, o anlattı. Çok yoğun geçen bir hafta sonuna gelindiğinde gündeme ev ödevleri gelmiş. Tüm yorgunluklar, planlar iptal edilip tüm hafta sonu ev ödevi verilsin mi, verilmesin mi, verilecekse içeriği ve dozu ne olmalı o konuşulmuş. Diğer konularda da benzer mesailer harcanmış ve seçin kazananı İşçi Partisi olmuş. İktidara hazırlanmak ya da iktidarda kalmak böyle bir şey! Her ne yapıyorsak, yaptığımız işi ciddiye almak gerekir. Peki iktidar ya da muhalefet olarak bunu yapıyor muyuz?..”

Sadece politikada değil hemen her alanda planlı, programlı, hazırlıklı, yenilikçi, sorun çözücü,

Yazının Devamı

Okul öncesi, AÇEV ve eğitimde patinaj!

5 Ocak 2025

MEB, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli çerçevesinde ilk ve orta okullarda “Yaşam Becerileri” projesi uygulayarak, öğrencilerin hayatlarını bilinçli, verimli ve planlı bir şekilde sürdürmeleri için gerekli olan temel becerileri kazandırmayı hedefliyormuş. Böylelikle öğrenciler günlük yaşamlarında karşılaştıkları zorluklarla başa çıkabilecek donanımlı bireyler olarak yetiştirilecekmiş!.. 

Aaa ne güzel diyenler olacaktır ama zaten bu dersler hep vardı ve kaldıran da bizzat MEB’in kendisiydi! 

Cumhuriyetin ilk yıllarında herkes için Adab-ı Muaşeret, Kız öğrenciler için El İşi, Ev İşi, Ev Ekonomisi,erkek öğrenciler için de Tarım, İş Bilgisi ve İş ve Teknik Eğitim dersleri vardı. Uygulama Atölyesi olmayan okul yok gibiydi. Sonraları Bilişim Atölyeleri açıldı Bilişim dersleri konuldu. Çok iyi başladı, çok da yararlı oldular ama onlar da kapatıldı. Bugün geldiğimiz nokta ise üç, beş saatlik proje uygulamaları!.. 

Sınav odaklı eğitim sistemi Yüzünden iki yumurta kırıp karnını doyuramayan test

Yazının Devamı

Hayatımızın değişmeyenleri

3 Ocak 2025

Yıllar akıp gitse de bazı şeyler var ki onlardan hiç vazgeçmezsiniz. Örneğin okul, mahalle ve asker arkadaşlarınız, örneğin okuduğunuz gazete, çalıştığınız banka, içtiğiniz sigara, dinlediğiniz müzik, sevdiğiniz yemekler, çiçekler, filmler, kentler, kokular…

“Yedisinde neyseniz, yetmişinde de osunuz” atasözü belli ki bu yüzden yaşamımıza girdi.

İyi diyeni de çok, kötü diyeni de. Değerini ancak kaybettiğinde anlıyoruz!..

Değişim derken de kazanımlarımızı asla kaybetmemeliyiz!

Demokrasi, hukuk, eğitim, bilim, liyakat ve bizi biz yapan değerler, vazgeçilmezlerimiz arasında hep yer alacak. Almalı da.

Milliyet olarak bizler de dün olduğu gibi bugün de yarın da hayatınızın değişmeyenlerinden biri olmaya ve bunu hak etmek için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz...

Farklı bir yıl olsun

Haftanın ilk günü gibi yeni yılın ilk günleri de hep zor geçer. Ama her şey gibi onlar da geliyor, yaşanıyor ve bir süre sonra da sıradanlaşıyor. Tıpkı önceki yılların ilk günleri gibi...

Yazının Devamı