Emekli öğretmen: "Ailemin önünde birşey yapmayın, arka odaya gidelim"
Emek Sokak'ta kapı çalındı. Tam iki kez. Güm güm. "Kimsiniz" diye soran Cafer Atan, "jandarma, hakkınızda ihbar var" yanıtını aldı. Haklarında ihbar yoktu. Gelen de jandarma değildi. O akşam yemekte
tavuk vardı. Tavuklar salonda masanın üzerinde soğudu. İki siyah montlu ve pantalonlu kimliği belirsiz şahıs emekli öğretmen Tuncelili Cafer Atan'ı vurdu. Bir kere kafasından bir kere omzundan. Dilan, babası öldükten sonra annesi Duygu'nun "baban öldü, ona
son bir kez bakmak ister misin" teklifini reddetti. Hazal, babası kanlar içinde yerde ölü yatarken ona, bir daha baktı.
Olay sırasında, Artan ailesi yalnız değildi. Her zamanki gibi komşuları Haydar Doğan da yemeğe misafirdi. "Haydar Doğansız emekli öğretmen Cafer'in
et, boğazından geçmezdi". Haydar Doğan'ın Parkinson hastalığı vardı. Birkaç yıl önce yüksek bir binanın beşinci katından aşağıya düşmüş, o gün bugündür yarı felçli dolaşıyordu. Son günlerde en büyük desteği üç ay önce bu apartmana taşınan Artan'lardı. Cafer Öğretmen'i vurmaya gelen maskeli adamlara eski bir karateci olarak müdahele etmeye çalışan Haydar, hiçbir şey yapamadı. Çünkü Cafer Artan buna izin vermedi. Ona ayaklandığı koltuğa geri oturmasını, silahlı adamlara da kızları ve eşinin önünde hiçbir şey yapmamalarını, gerekirse arka odaya geçebileceklerini söyledi. Silahlı adamlar dinlemediler.
Eşi gibi öğretmen olan Duygu Hanım, ne gelenlerin TİKKO'dan olabilecekleri ihtimali üzerinde duruyor ne de eşinin tam 27 yıl önce İbrahim Kaypakkaya'yı ihbar etmiş olabileceğinin. Eşinin kimseden korkmadığını, on yıl aynı yastıkta uyudukları dönem boyunca hiç kabusla uyandığını bilmediğini söylüyor. O da, eşinin babası Mecit Bey'in de iddialarla ilgili tek bildikleri şey, Cafer Artan'ın evlenmeden önce Tunceli'de öğretmenlik yaptığı.
Cafer Artan'ın vurulduğu odadaki büfenin raflarında baş köşede kristal vazolar ve altlarına serilmiş tığ işi örtüler, bir de beş ciltlik Server Tanilli'nin "Yüzyılların Gerçeği ve Mirası" duruyor. Yanındaki sağlık ansiklopedisiyle.
Dilan dün yaptığı resimde bir annesini, bir de babasını çiziyor. Annesinin boynunda bir küçük kırmızı kalp var. "Bu kalp" diyor, "Benim babamın. Çünkü o artık yok. Kalbi de annemde."
İbrahim Kaypakkaya kimdir?
Yasadışı TİKKO örgütünün kurucusu İbrahim Kaypakkaya, 23 Ocak 1973'te Tunceli'de jandarmayla girdiği çatışmada yaralandı. Yardım için sığındığı köyde güvenlik güçlerine teslim edilen Kaypakkaya 16 Mayıs 1973'te Ankara'da gözaltındayken ölmüştü. Kaypakkaya'yı, 29 Ocak'ta operasyon yapan askerlere Vartinik köyünde görevli bir öğretmenin teslim ettiği öne sürülmüştü.