22.12.2016 - 12:21 | Son Güncellenme:
Rum AKEL’den Polit Büro Üyesi Tomazos Tselebis, herkes gibi kendilerinin de Cenevre görüşmesine kilitlendiklerini kaydetti. Tselebis, sorunun çözümüne yönelik konjonktürün uygun olduğunu ancak bunun 2004’ten farklı olduğunu kaydetti. Bu fırsatın kaybedilmemesi gerektiğini vurgulayan Tselebis, “Türkiye’nin iradesini Cenevre’de göreceğiz. Umut ediyoruz ki bugüne kadar Türkiye tarafından ilan edilen irade pratikte de kendini gösterir” dedi.
Tselebis, doğalgaz konusuna da değindi. Türkiye-İsrail arasında yakınlaşma yaşandığını, bunun ana nedeninin doğalgaz olduğunu ifade eden Tselebis, Türkiye’nin arzusunun boru hatları aracılığıyla doğalgazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya sağlamak olduğunu, bunun AB tarafından da yana yakıla talep edildiğini ve Avrupa’nın Rusya’ya bağımlığını azaltmak için can atıldığını söyledi.
İZNİMİZ OLMADAN DA MÜMKÜN
Tselebis, “AKEL olarak farkındayız ki böylesi bir uygulamanın bizim iznimiz olmadan MEB aracılığı ile borularla gerçekleştirilmesi mümkün. Bu çerçevede biz Rumlar ‘Kıbrıs Sorunu’nun çözümü olmaksızın doğalgazı değerlendiremezler’ fikrinden uzaklaşıp gerçeğin farkına varmalıyız” dedi. Doğalgazın Kıbrıs üzerinden aktarılmasının hem daha güvenli hem de daha ekonomik olacağını kaydeden Tselebis, Hristofyas – Talat arasında varılan görüş birliklerinden en önemlisinin deniz bölgeleri, doğal kaynaklar ve federasyonun gelirlerinin paylaşımı ile ilgili olduğunu ifade etti.
DÖNÜŞÜMLÜ BAŞKANLIK KABUL EDİLMELİ
Doğalgaz ile ilgili konuların çözümle birlikte otomatik olarak çözüme bağlanmış olacağını belirten Tselebis, diğer sorunlu konu olan Yönetim ve Güç Paylaşımı başlığında sonuca ulaşılması için sorumluluğun Kıbrıs Rum tarafında olduğunu belirtti. Rum tarafının yapması gerekenin Hristofyas ve Talat arasında olan görüş birliklerine sarılmak olduğunu söyleyen Tselebis, “Dönüşümlü başkanlık kabul edilmelidir ve buna paralel olarak Kıbrıs Türk tarafı da gerek toprak, gerek mülkiyet konularında oluşmuş olan dengelerin sarsılmaması üzerine yoğunlaşmalıdır. Cenevre’de hakim olacak konu güvenlik başlığı. İki toplumun da bu başlıkla ilgili sorunları var. Biz Rumlar Türkiye konusunda endişeliyiz, Kıbrıs Türk toplumu ise Rumlardan endişeli. Elbette ki güvenlik meselesi iki tarafın da lehine olmak zorunda. Bunun tersi bir yaklaşımla masaya oturulursa konferans başarısız olacaktır” dedi. KAYNAK: YENİDÜZEN GAZETESİ