04.03.2021 - 17:18 | Son Güncellenme:
Ayvalık sınırları içerisinde 22 farklı ada bulunmaktadır. Fakat bu adalardan sadece Cunda Adası’nda yerleşim vardır. Ege Denizi’nin en büyük adalarından biri olan Cunda’nın diğer adı da Alibey Adası’dır. Rumlardan dolayı ada içerisinde çok sayıda manastır, kilise ve Rum mimarisine ait evler yer almaktadır. Ada içerisinde çok sayıda kafe ve restoran da bulunmaktadır. Dar sokakları kullanarak adanın genelini gezebilir ve el yapımı ürünler satan kişileri ziyaret ederek bölge hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Çanakkale ve Balıkesir şehirleri arasında yer alan Kaz Dağları’nın mitolojide geçen ismi İda Dağları’dır. 1774 metre yükseklikteki Karataş Tepesi dağın en yüksek noktasıdır. Kaz Dağları’nda çok sayıda gürgen, meşe gibi ağaçlar yer almaktadır. Ayrıca şelaleleriyle ve çok sayıdaki canlı türleri ile misafirlerini en iyi şekilde ağırlamaktadır. Biga, Gönen, Kara Menderes ve Tuzla çayları da bu dağların arasından geçmektedir. Çok sayıda medeniyetin gelip geçtiği Kaz Dağları asıl ününü Afrodit’in güzellik kraliçesi seçildiği yarışmanın yapıldığı yer olmasından kazanmıştır. En çok bilinen efsanesi ise Sarıkız Efsanesi’dir.
Uzun yıllar içerisinde deniz ve akarsular aracılığı ile taşınan toprak sayesinde şu anki halini almıştır. Erdek’te bulunan yarımada, ormanla kaplı dağlardan oluşmaktadır. Ayrıca koylarla da çevrelenmiş durumdadır. Erdek’ten başlayan yolu kullanarak yarımadanın tamamı gezilebilmektedir. Denize girmek için de Kapıdağ Yarımadası’nın sayısız koyu bulunmaktadır.
Geçmişi milattan önce 1200’lü yıllara denk gelen Antandros kenti, büyük ölçüde korunarak günümüze kadar gelmiştir. Kentin büyük bölümü mozaiklerden oluşmaktadır. Kazı çalışmalarının tamamlanmasının ardından o döneme ait lahitler, villa ve büyük bir kanalizasyon ağı bulunmuştur. 2000 yılında kazı çalışmalarına başlanmış ve günümüzde hala devam edilmektedir. Yapılan araştırmalar neticesinde Antandros Antik Kenti’nin oluşumu Afrodit kültüründen etkilenmektedir.
Erdek ilçesinde bulunan antik şehrin, milattan önce 5. yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır. Uludağ bölgesinde yaşayan bir topluluğun kralı Erdek yakınlarında ölünce, ölüm yerinin adı Kyzikos olarak kalmıştır. Çok fazla kültür ve medeniyetin egemenliği altında kullanılan antik kent, bir dönem bilim ve kültür merkezi olarak da kullanılmıştır. 1063 depremi ile tamamen yıkılan kent, tekrardan inşa edilmiştir. Ufak ve sürekli hale gelen depremler devam ettikçe kent sakinleri de başka bölgelere göç ederek, kenti terk etmişlerdir.
Balıkesirliler arasında Koca Saat olarak bilinen saat kulesi 4 yüzlü ve 20 metre yüksekliğindedir. 5 katlı olarak yapılan saat kulesinin en üstünde bir çan bulunmaktadır. Çanın hemen altında ise 4 yüzde de ayrı saatler bulunmaktadır. Kulenin üzerindeki yazıda 1827 yılında Giritli Zade Mehmet Paşa tarafından yaptırıldığı yazmaktadır. Fakat 1897 yılında yaşanan deprem neticesinde yıkılmış ve 1901 yılında bire bir aynı şekilde inşa edilmiştir.
Yapı hamam ve külliyeden oluşmaktadır. 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’in veziri için yaptırılmıştır. Fakat 1897 yılında deprem nedeniyle camii ve türbe büyük hasar görerek yıkılmıştır. 1908 yılında da tekrardan inşa edilmiştir. Fakat yeniden yapılma esnasında yer değiştirilmiş ve şehrin diğer kenarına yapılmıştır. Böylelikle gelişimin şehrin o yönüne doğru olması amaçlanmıştır. Balıkesir’in en büyük camisi olan Zağnos Paşa Cami, yontma ve kesme taşlardan yapılmıştır.
Eski Camii olarak da bilinen Yıldırım Camii, tepeye konumlandırılmıştır. Caminin kitabesi günümüze kadar ulaşamamıştır. 1403 yılında yapılan caminin kubbesi 1876 depreminde yıkılmıştır. Sonrasında restorasyon çalışmaları ile son halini almıştır. Ters T planlı olarak yapılan caminin yapımında yalnızca kesme taş kullanılmıştır.
Balıkesir’in ilçelerinden biri olan Gönen, kaplıca sularıyla ünlüdür. Bu sular çok sayıda cilt hastalığına ve romatizmaya çözüm üretmektedir. İlçe tarihi milattan önce senelere dayandığı gibi, eski yazıt ve kitabelerde de Gönen ‘sıcak su şehri’ olarak adlandırılmaktadır. Kaplıca suları sayesinde her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turist tarafından talep görmektedir.
Kurtuluş Savaşı döneminde Kuvâ-yi Milliye grubunun toplantı binası olarak kullanılmıştır. 1840 yılında konak olarak inşa edilmiştir ve bir deprem sonucunda yıkılmıştır. Konağın sahibinin torunu tekrardan inşa etmiştir. 1913 yılında okuma yurdu olarak kullanılmış ve 1996 yılından bu yana Kuvâ-yi Milliye Müzesi olarak kullanılmaktadır.