26.08.2021 - 16:10 | Son Güncellenme:
İhsan Dindar - milliyet.com.tr / ihsan.dindar@milliyet.com.tr
Düzenlenip düzenlenmeyeceği konusunda bir süre soru işaretlerinin bulunduğu Tokyo 2020 pandeminin sarsıcı etkisi gölgesinde ve seyircisiz bir biçimde geride kaldı. Modern Olimpiyatlar tarihinde sadece Birinci Dünya Savaşı ve İkinci dünya Savaşı döneminde iptal edilen olimpiyat oyunları yoğun önlemler sayesinde aynı akıbete uğramaktan kurtuldu. İlki 1896 yılında Yunanistan'ın başkenti Atina'da gerçekleştirilen modern olimpiyatlar dönemin ruhunu yansıtan bir özelliğe de sahipti. 19. yüzyıl boyunca Avrupa'da etkili olan romantizm akımı ve Antik Çağ merakı pek çok Batılı sanatçıyı, maceracıyı ve gezgini Ege'nin her iki yakasına taşımıştı. Ege kıyılarında antik kentlerin izini sürüp kazılar yapanlar kadar binlerce yıldır unutulmuş olan olimpiyat oyunlarını da canlandırmayı düşünenler bugünün en çok izlenen spor etkinliğinin de temelini atmış oldu.
Spor, şiir ve tiyatro bir arada
Fransız pedagog ve tarihçi Pierre de Coubertin'in öncülük ettiği modern olimpiyatlar Antik Çağ'da spor müsabakalarının çok ötesinde bir öneme sahipti. Bilinen ilk olimpiyatlar milâttan önce 766 yılında gerçekleştirilmişti. Spor müsabakalarının yanı sıra şiir ve tiyatro etkinliklerinin de gerçekleştirildiği ve dört senede bir gerçekleştirilen olimpiyatlar milâttan önce 3. yüzyıldan itibaren de Antik Yunan'da zamanı belirlemede temel unsur olarak kullanılmaya başlandı. Yani birisi "altı olimpiyat önce doğmuşum" dediğinde bunun günümüz hesabıyla yaklaşık 24 yıl öncesi bir tarihe tekabül ettiğini biliyoruz.
Beden güzelliğinin ruh güzelliğinin ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirildiği Antik Yunan'da erkekler, çok genç yaştan itibaren gymnasionlarda sıkı bir eğitime tâbi tutuluyordu. Koşu, uzun atlama, boks, güreş ve maraton gibi branşlarda sadece erkek sporcular mücadele etmekteydi. Olimpiyatlar süresinde Yunan Şehir Devletleri arasındaki tüm husumetler, savaşlar bir kenara bırakılır tam manasıyla bir barış ortamı oluşurdu. En ünlüsü bugünkü Yunanistan’ın güneyindeki Mora yarımadasında bulunan Olympia olmak üzere Pythia, Isthmos ve Nemea'da da olimpiyatlar gerçekleştiriliyordu. Ancak Olympia’da gerçekleştiren ve bu etkinlikler bütününe de ismini veren mücadeleler stadion, yüzme havuzu ve hipodromda gerçekleştirilmekteydi. Tüm bu yapıların ortasında kutsal zeytin ağacı, Zeus Tapınağı ve Altarı bulunmaktaydı.
Kadınların izlemeleri yasak
Antik Çağ’da gerçekleştirilen olimpiyatlarda kadınların mücadele etmesi kesinlikle yasaktı. Ancak bununla birlikte kimi kaynaklarda kadınların da kendi aralarında müsabakalar düzenlediği yer almakta. Erkek sporcuların çıplak bir biçimde mücadele ettiği olimpiyat oyunlarında kadınların izleyici olarak da katılması yasaktı.
Roma döneminde pagan geleneği diye yasaklanıyor
Günümüz dünyasında genel anlamda “Olimpiyat Oyunları” tabiri tercih edilse de Antik Yunan’da bu olgu “Olympiakoi Agones” yani Olimpiyat Mücadelesi şeklindeki kullanımıyla karşılık buluyordu. Milâttan önce beşinci yüzyılda yaşamış olan Pindaros, olimpiyatların Zeus’un onuruna düzenlendiğini ve ilk mücadelenin de Pelops’un Pisa Kralı Oinomaos arasındaki araba yarışıyla başladığını ifade eder. Homeros olimpiyatlar hakkında hiç bahsetmezken bunun yerine Akhilleus’un (Aşil) de katıldığını belirtir.
Bilinen ilk olimpiyatlar olan milâttan önce 776 yılından milâttan önce 217 yılına kadarki mücadelelerin tüm galiplerinin isimleri kayıt altına alınmış ve korunmuştur. Sonraki dönemlerde de büyük bir ilgiyle takip edilen olimpiyatlar, Roma İmparatoru Teodosius tarafından pagan geleneği olduğu için milâttan sonra 393 yılında yasaklanır. Böylece insanlık bu kıran kıran mücadele için 1500 yıl geçmesini beklemek zorunda kalır.