18.10.2011 - 15:15 | Son Güncellenme:
BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, "Kürt sorununu çözmeyecek bir Anayasanın yeni bir Anayasa olamayacağını" belirterek, "Temel sorunlarımıza sırtımızı dönmemizi kimse bizden beklemesin" dedi.
Kışanak, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin her güne zamla uyandığını ancak hiç bir hükümet yetkilisinden "zam" kelimesinin duyulmadığını "güncelleme diye bir kelime bulunduğunu" ifade etti.
"Bu kadar maharetli, gerçekleri gizleyen, yaptıklarını örtbas eden bir iktidarla karşı karşıyayız" diyen Kışanak, zamların, ideolojik bir kılıfla alkollü içki ve sigara ile sınırlanmaya çalışıldığını savundu.
Kışanak, "AKP hükümetinin eli yoksulların cebinde, gözü de emekçilerin kazanımlarındadır" diye konuştu.
Bugün yapılan operasyonlarda 34 kişinin gözaltına alındığını ileri süren Kışanak, "Siyasi soykırım dalgasıyla karşı karşıyayız" dedi.
İçişleri Bakanı’nın KCK’dan tutuklu sayısına ilişkin önce 400 dediğini sonra da 600’e çıkardığını dile getiren Kışanak, şu anda cezaevinde 5 bine yakın kişinin bulunduğunu öne sürerek, "O zaman başka bir örgüt mü var? Yalanlarla gerçeklerin üstünü örtmeye çalışıyorlar. Yalanlarla bir ülke yönetilemez. Ya faşizminizi kabul edin ya da defolup gidin" diye konuştu.
Kışanak, Şırnak’ta Hasip Kaplan dışında bütün seçilmişlerin tutuklandığını savundu. Bu söz üzerine, Grup Başkanvekili Hasip Kaplan da oturduğu Grup Yönetimi kürsüsünden "Onlara 500 bin Şırnaklı yeter" dedi.
Kışanak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ergenekon kesintisiz olarak Şırnak’ta iş başında. Mete Sayar, Levent Ersöz, şimdi de mevcut İçişleri Bakanı’nı bu listenin devamına yazabiliriz.
Şırnak’ta AKP Cumhuriyeti kurmaya çalışıyorlar. Ergenekonun görevini AKP devralıyor. Aynı zulmü bir kez daha Şırnak halkına yapmaya çalışıyorlar ancak Şırnak halkı 22 yıldır teslim olmadı. Bugün de teslim olmayacaktır ama bu zulmü yapanlar çok kısa bir zamanda Ergenekoncuların yanında yerlerini alabilirler.
Dün İnternet Andıcı davasında sunulan bir belge, Başbakan Erdoğan’ı suç üstü yakalamamıza olanak tanıdı. MGK toplantısında, bölücülük faaliyetlere karşı bir eylem planı kabul ediliyor ve 19 Ocak 2006’da Başbakan’ın imzasıyla plan yürürlüğe konuluyor. Kullanılan kelimelere baktığımızda ’etkisiz hale getirmek, meşruiyet kazanmalarını önlemek, topyekün mücadelenin oluşmasını sağlamak.’ Bu kelimeler 1990’lı yıllarda Ergenekonun yürüttüğü topyekün savaş konseptinin anahtar sözcükleridir. Sayın Başbakan, sen nasıl bir ülkeyi yönetiyorsun? Demokratik ülkelerde suç varsa yasalarda tanımı vardır ve bunu yargı yapar.
Başbakan talimatla herkesi hedef gösteriyor ve ’internet üzerinden karalayın, psikolojik savaş yürütün’ diyorsa bunun adı faşizmdir, Ergenekondur ve altındaki imza da Tayyip Erdoğan’dır.
Başbakan, Ergenekonun görevini devralmıştır. Bu ülkede yürürlükte olan sistem de demokrasi değil faşizmdir." Bu belgenin tamamı ve faaliyet sonuçlarının kamuoyuna açıklanmasını isteyen Kışanak, "Başbakan bu andıcın hesabını vermelidir" dedi.
-Zerdüştlük cevabı- Geçen hafta TBMM Genel Kurulunda başörtüsünün serbest bırakılması için önerge verdiklerini anımsatan Kışanak, bu konuda BDP’nin tutarlı, demokratik ve özgürlükçü bir çizgide olduğunu ifade etti.
Kışanak, "Bizim niyetimiz sorgulanacağına, kadınların özgürlüklerini kısıtlayan bu sorunun ortadan kaldırılması için çaba sarf edilmesi gerekir" dedi.
Tüm inançlara eşit mesafede durduklarını belirten Kışanak, sözlerini şöyle devam ettirdi: "Sayın Başbakan BDP’yi Zerdüştlük üzerinden suçlamaya çalışıyor. Biz tüm inançlara saygılıyız, Zerdüştlüğe de saygılıyız. Zerdüştlük suç değildir. Bu ülkede Zerdüşt inancına sahip olan tüm yurttaşlara herkesin saygı göstermesi gerekir. Başbakan eğer inanıyorsa kendi inancı da bunu zaten emreder. Ama Başbakan için inancın kıymeti yok. Başbakan için her şey siyaset malzemesi.
Başbakan’ın bu sözü cahilliğin de bir göstergesi. İslamiyetten önce bütün halklar gibi Kürtlerin de başka inançları vardı. Bunu bugün bir suçlama konusu olarak gündeme getirmesi sanki İslamiyetten önce halkların, insanlığın başka hiç biri dini yokmuş gibi konuşması, cahilliktir. Bu memlekette kimse Şamanizmi sorguluyor mu? Bunu gündeme getirsek cahillik olmaz mı? Bunu gündeme getirmek cahillik değilse bu da inanç konusunda faşizmdir." -"Çıkış yolu"- Diyarbakır’da bir araya gelen 714 sivil toplum örgütünün, "askeri ve siyasi operasyonların son bulmasını, Öcalan’ın üzerindeki izolasyonun kalkmasını, görüşme diyalog sürecine geri dönülmesini" önerdiklerini aktaran Kışanak, bu çağrıyı önemsediklerini ve "çıkış yolu olarak gördüklerini" söyledi.
Yarın yeni anayasa için Uzlaşma Komisyonunun ilk toplantısını yapacağını anımsatan Kışanak, bu sürece ön koşulsuz katıldıklarını yineledi.
"Kürt sorununu çözmeyecek bir Anayasa yeni bir Anayasa olamaz" görüşünü dile getiren Kışanak, sözlerini şöyle tamamladı: "Komisyon çalışmasına başlarken bu gerçeği bilerek sürece başlarsa buradan bir çözüm çıkartmak mümkün olabilir. Anayasa yapım süreci, barış sürecinin bir parçası olarak görülür, tekçi zihniyeti değiştirmeyi esas alan köklü bir yaklaşımla başlarsa, buradan hem demokrasiye hem barışa ulaşmak şansı olacaktır.
Yapıcıyız, uzlaşıcıyız ama temel sorunlarımıza sırtımızı dönmemizi kimse bizden beklemesin. Ya bir yol bulacağız ya bir yol yapacağız."