15.04.2021 - 18:58 | Son Güncellenme:
AA
Çavuşoğlu, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu'nda ortak basın toplantısı düzenledi.
Mevkidaşı Dendias'ı, Ankara'da ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu dile getiren Çavuşoğlu, ziyaretin dün planlandığını fakat dünkü NATO toplantıları nedeniyle bugün yapıldığını aktardı.
Bakan Çavuşoğlu, özellikle Türkiye-Yunanistan arasında diyalog kanallarının tekrar canlandırılmasını çok olumlu bulduklarının altını çizerek, söz konusu ziyaretin anlamının büyük olduğunu ifade etti.
"(Yunanistan'la) Sorunların, iki komşu ve müttefik arasında yapıcı diyalog yoluyla çözülebileceğine inanıyoruz." diyen Çavuşoğlu, sorunlara 3. taraflar üzerinden çözüm aramanın doğru bir yaklaşım olmadığını vurguladı.
Çavuşoğlu, "Oldu bitti ve provokatif söylemlerden de uzak durulmalıdır. Bugün bunları enine boyuna değerlendirme imkanımız oldu." diye konuştu.
Görüşmelerde, hem Türkiye hem de Yunanistan'daki azınlıklar konusunun da ele alındığını belirten Çavuşoğlu, "(Türkiye-Yunanistan) Her iki ülke içindeki azınlıkların huzur ve refah içinde olması bizlerin de yararınadır ve olumlu yansımaları olacaktır." dedi.
Doğu Akdeniz konusu
Çavuşoğlu, Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'de kendi belirlediği ve Birleşmiş Milletler'e (BM) kaydettirdiği kıta sahanlığı içinde faaliyetlerini sürdürdüğünün altını çizerek, yine Türkiye'nin bugüne kadar Türkiye'yi dışlayan ve Kıbrıs Türk halkının haklarını yok sayan adımlara karşı ne yapabileceğini gösterdiğini vurguladı.
Türkiye'nin hakça paylaşım ve uluslararası hukuk konularını dile getirdiğini ifade eden Çavuşoğlu, "(Doğu Akdeniz'de) Türkiye kendi haklarını ve Kıbrıs Türk halklarının haklarını korumaya muktedirdir." değerlendirmesinde bulundu.
Mevkidaşıyla yaptığı görüşmelerde ikili ilişkileri tüm boyutlarıyla ele aldıklarını kaydeden Çavuşoğlu, Ege ve Doğu Akdeniz bağlamındaki sorunların da görüşmelerde gündeme geldiğini kaydetti.
Çavuşoğlu, Ege meselesinde iki ülke arasında görüş ayrılığı olduğunu, bunların geçmişte istikşafi görüşmelerde ele alındığını hatırlatarak, sürecin bu anlamda da yeniden başlamasının önemli olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz konusunda da her zaman hakça paylaşımdan yana olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, bu nedenle Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Avrupa Birliği'ne (AB) Doğu Akdeniz konulu çok taraflı konferans düzenleme teklifinde bulunduğunu anımsattı.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin, bu konuyla ilgili detaylı önerilerini AB tarafına iletildiğini, halihazırda AB tarafından cevap beklediklerini kaydetti.
Bu ay sonunda Cenevre'de Kıbrıs konulu 5+1 formatında gayriresmi bir toplantının düzenleneceğini hatırlatan Çavuşoğlu, mevkidaşı Dendias ile yaptığı görüşmede, ay sonunda Cenevre'de buluşmak üzere teyitleştiklerini aktardı. Çavuşoğlu, "Herkesin bu toplantıya açık fikirlerle gelmesi, bundan sonraki sürecin de sağlıklı işlemesi bakımından önemli." değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, iki komşu ülke olarak ticari ve ekonomik ilişkilere önem verdiklerinin altını çizerek, bu bağlamda ilişkilerin gelişmesi için de birlikte çalışmaya devam edeceklerini bildirdi.
İki ülke arasında uçak seferlerinin başlamasını da önemli bulduklarını söyleyen Çavuşoğlu, aynı zamanda sınır kapılarının da açılmasının, ticaret ve turizm alanındaki iş birliğinin geliştirilmesi bakımından önemli olduğunun altını çizdi.
Son zamanda tır şoförlerinin vize konusunda yaşadığı bazı sorunları hatırlatan Çavuşoğlu, bugünkü görüşmelerde, Türkiye'nin bu konuda talep ve beklentilerini mevkidaşına aktardıkları dile getirdi.
Çavuşoğlu, özellikle gerek Yunanistan, gerekse Avrupa ülkeleriyle ticaretin, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) rağmen kesintisiz devam etmesinde kara yolu taşımacılığının önem arz ettiğini ifade etti.
Görüşmelerde, terörle mücadele konusunun da samimi şekilde ele alındığını bildiren Çavuşoğlu, "Özellikle FETÖ, PKK, PYD, DHKP/C gibi terör örgütleriyle mücadelemizde elbette daha etkin bir iş birliği görmek arzumuzdur." dedi.
"Ön koşulsuz olarak bu diyaloğu sürdürmek istiyoruz"
Çavuşoğlu, yasa dışı göç konusunun Türkiye, Yunanistan ve Avrupa'yı ilgilendirdiğinin altını çizerek, bu sorunun ilerleyen yıllarda da devam edeceği değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin, 18 Mart mutabakatının güncellenmesi konusunu AB ile görüştüğünü anımsatan Çavuşoğlu, bu mutabakatın güncellenmesinin, göç alanında Yunanistan ile de daha iyi bir iş birliği imkanı sağlayacağını kaydetti.
Öte yandan Çavuşoğlu, Türkiye'nin, Yunanistan'daki Osmanlı eserlerinin restorasyonu konusunda bu ülkeye desteğe hazır olduğunu söyledi.
Mevkidaşı Dendias'ın, çok sayıda eserin restorasyonu konusunda adımların atıldığını aktardığını belirten Çavuşoğlu, Türkiye'deki Rum Ortodoks eserler konusunda da iki ülkenin iş birliği yapabileceğini vurguladı.
Çavuşoğlu, "Biz sonuçta ön koşulsuz olarak bu diyaloğu sürdürmek istiyoruz ve ilişkilerimizi her alanda, Yunanistan ile iki komşu olarak, müttefik olarak geliştirmek istiyoruz ve bugün önümüzdeki süreçte ilişkileri geliştirmek için neler yapılabileceğimizi de yine Dendias ve heyetlerimizle görüştük." dedi.
Bundan sonraki karşılıklı ziyaretlerin ardından liderlerin de bir araya gelmesini arzu ettiklerini dile getiren Çavuşoğlu, "Bu konuda Cumhurbaşkanımızın da son derece olumlu olduğunu bizzat Niko Dendias, Cumhurbaşkanımızın kabulünde görmüş oldu." diye konuştu.
Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sonuçta diyalog kanallarının sürekli olarak açık tutulması, aynı şekilde ilişkilerimizi daha ileriye götürme bakımından ve aramızdaki var olan anlaşmazlıkların çatışma ve gerginlik yoluyla değil, diyalog yolu ile çözülmesi ya da çözüm için çalışılması bakımından bu ziyareti ve başlattığımız diyaloğu önemli buluyorum."
YUNAN BAKAN'A SERT CEVAP
Çavuşoğlu, konuşmasında Yunanistan'ı itham edici söylem içinde bulunmadığının altını çizerek, şu ifadeleri kullandı:
"Ama bu ilk görüşmenin biz daha pozitif bir atmosferde devam etmesini arzu ediyorduk fakat Nikos Dendias yaptığı konuşmada maalesef ülkeme yönelik son derece kabul edilemez ithamlarda bulundu. Öncelikle Türkiye'nin Yunanistan'ın egemenlik haklarını ihlal ettiğini söyledi. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti kendi haklarını, özellikle Doğu Akdeniz'de ve Kıbrıs Türk haklarını korumaya muktedirdir ve attığımız adımlar da haklarımızı korumaya yöneliktir. Bizim bu konularda görüş ayrılığımız var ve bundan sonra bu konuları kendi aramızda görüşme konusunda mutabık kaldığımız halde buraya gelip Türkiye'yi suçlarsanız, ben de bunların cevabını vermek durumunda kalırım. Ayrıca, Türkiye'de biz, Rum Ortodoks azınlığı Rum Ortodoks olarak kabul ediyoruz ama siz 'Ben Türk'üm' diyen Türklere 'Yok sen Türk değilsin, sadece Müslümansın' demeniz de ne insanidir ne de uluslararası hukuka uygundur. İnsani olarak yaklaşımlarınız farklı olabilir ama bu konuda üç tane Avrupa İnsan Hakları kararı var ve siz Türk azınlığın, Türk ismini kullanmasına müsaade etmiyorsunuz. Sonuçta bunlar sadece Müslümandır, peki bunlar Rum Müslümanı mı? Bunlar kendisi ben Türk'üm diyorsa Türk'tür ve bunu da böyle kabul etmek zorundasınız."
"Basının önünde ülkenize mesaj vermek için Türkiye'yi suçlamaya kalkıyorsunuz"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin göç konusunu hiçbir zaman AB ve Yunanistan'a karşı kullanmadığının altını çizerek, Türkiye'nin bu konuda insani davrandığını ve 18 Mart mutabakatını harfiyen uyguladığı belirtti.
Bakan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama AB bunları uygulamadı. Biz içeride bunları konuştuk. Sizin 4 yılda 80 bin insanı geriye ittiğinizi ve bazı, hatta Türkiye üzerinden gitmeyenleri de nasıl denize attığınızı da anlattık ama biz bunları basının önünde konuşmadık ama buraya çıkıyorsunuz, basının önünde tabii ülkenize mesaj vermek için Türkiye'yi suçlamaya kalkıyorsunuz. Benim bunları kabul etmem mümkün değil. Biz sadece dostane şekilde basın toplantısı dahil tüm toplantıları samimi şekilde burada konuştuk ve olumlu mesajlar verdik. Yine tüm bunlara rağmen, Türkiye olarak biz, üçüncü taraflar yerine iki ülke olarak tüm bu meseleleri konuşmaya ve bundan sonra uluslararası hukuk sistemi çerçevesinde samimi bir diyalog çerçevesinde görüş ayrılıklarımızı azaltmaya ve iş birliğimizi güçlendirmeye hazırız ama böyle basının önünde benim ülkemi ve milletimi ağır şekilde itham ederseniz, bunun da cevabını vermek durumundayız."
"AB'nin ve diğer ülkelerin size (Yunanistan'a) herhangi bir fayda sağlayamayacağını da görmüş oldunuz"
Türkiye'nin Doğu Akdeniz konusunda hakça paylaşımdan yana olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, "Tabii siz kendinize göre yorumlayabilirsiniz ama Lozan Anlaşması ve diğer anlaşmalarda da mesela silahsızlandırılmış adaların statüsü de bunları da ihmal ediyorsunuz." dedi.
Çavuşoğlu, sorunların iki ülke arasında olduğuna işaret ederek şunları kaydetti:
"Bu gerginliği, tartışmayı siz sürdürmek istiyorsanız, sürdürebilirsiniz. Biz de bunu sürdürürüz. Burada AB'yi yok saydığımızdan değil veya uluslararası sistemi yok saydığımızdan değil. Ben burada şunu söylemeye çalıştım: Burada ikili şekilde bu konuları çizebiliriz ama yaşanan süreçte medet umduğunuz AB'nin ve diğer ülkelerin, hangi amaçla bunu yaptıklarını da biliyoruz, size herhangi bir fayda sağlayamayacağını da görmüş oldunuz, göstermiş olduk. Bu anlamda biz ikili düzeyde beraber bunu görüşmeye devam edecek miyiz? Böyle kavga etmeye devam mı edeceğiz? Bir karar vermeniz lazım. Biz Türkiye olarak pozisyonumuzu söylediğimiz halde, sizin pozisyonunuza göre politika belirleriz ama bizim arzumuz, iki komşu ülke olarak tüm bu meseleleri diyalogları açık tutarak görüşmek ve devam etmek. Tabii tüm bu meseleleri bu görüşmelerle çözemeyeceğimiz de aşikar. Görüş ayrılıklarımız keskin ama buna rağmen bu diyaloğun da devam etmesi önemli."
Bakan Çavuşoğlu, sadece karşılıklı anlayış ve yaklaşım olursa bu meselelerin çözülebileceğine, tek taraflı dayatmayla olmayacağına vurgu yaparak, "Çözersek yine iki komşu olarak biz çözeriz. Başkalarının bir faydası olmaz, başkaları ancak silah satar, başka amaçlar güder ama biz meselelerimizi çözebiliriz." dedi.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın açıklamaları
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve uzun yıllar önce tanışıp dost olduğu Çavuşoğlu'na davet için teşekkür eden Dendias, "Bu akşam beni iftar yemeğine davet ederek onurlandırdığınız için de teşekkür etmek istiyorum." dedi.
Dendias, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in de tüm İslam aleminin ramazanını tebrik ettiğini belirterek, "Miçotakis hükümeti din özgürlüğüne özel bir önem atfetmekte ki, bu durum ülkemizin anayasasında yer alıyor." diye konuştu.
Miçotakis'in Atina'da bir cami açılması taahhüdünde bulunduğunu hatırlatan Dendias, "Bu taahhüt geçen kasım ayında pratiğe dönüştü." dedi.
Dendias, bugünkü görüşmelerin açık ve samimi bir ortamda gerçekleştiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Son derece verimli bir görüşmeydi ve samimiyetle şunu ifade etmek isterim ki, yakınlaşma olan bütün konularla ve uzlaşamadığımız bütün konuları masaya yatırma fırsatı bulduk görüşmelerimiz çerçevesinde. İki ülke arasında iletişim kanallarının açık tutulması gerekli. Öncelikli hedefimiz, uluslararası hukuk temelinde barış içinde var olmayı tesis etmemiz gerekiyor."
Dendias, iki ülkenin, yaklaşık 70 yıl önce üye oldukları NATO ve Birleşmiş Milletler (BM) şartının temel kuralları ile Avrupa Birliğinin (AB) ilkeleri çerçevesinde birlikte yaşamayı sürdürmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin de defaatle AB'ye üyeliği stratejik hedef olarak dile getirdiğini belirten Dendias, "Bu çerçevede Türkiye ve Yunanistan arasında istişari görüşmelerin başlamasını, yine iki ülke dışişleri bakanları arasındaki siyasi görüşmelerin başlamasını memnuniyetle karşılıyorum. Aynı şekilde, yapılacak güven artırıcı önlemlerle ilgili görüşmeleri de memnuniyetle karşılıyorum." diye konuştu.
Dendias, bugünkü temaslarında birçok ikili konuya değindiklerini vurgulayarak, Çavuşoğlu'yla iki ülke arasındaki iş birliğini çeşitli alanlarda geliştirmek hususunda mutabık kaldıklarını söyledi.
İki ülke arasında ekonomi alanında bazı somut iş birliği önerilerinin incelenmesi açısından, Yunanistan Ekonomiden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Kostas Frangoyannis'in de bugünkü temaslarda yer almasının önemine işaret eden Dendias, şunları kaydetti:
"Bu çerçevede geçmiş yıllarda var olan ekonomik iş birliğimizin daha da ileriye götürülmesini ümit ediyoruz. İnanıyoruz ki, Türkiye'yle birlikte bir pozitif gündem oluşturabiliriz ekonomi alanında ve ilişkilerimizi bu şekilde ilerletebiliriz. Aramızdaki ekonomik iş birliğini geliştirerek Türk-Yunan ilişkilerindeki mevcut havayı iyi yönde değiştirebiliriz. Son 20 aydır devam eden bu olumsuz havayı ortadan kaldırabiliriz diye düşünüyoruz. Ve yine pandeminin sonunda iki ülke halkları arasındaki iletişimi de yeniden tesis edebiliriz."
Biz bu konuda yapıcı bir tutum takındık ancak AB ilke ve değerlerine saygı duymak gerekir. Bu da bütün üye ülkelerin egemenlik haklarına saygı duymaktan geçer. Bu çerçevede AB ikili bir yaklaşım benimsedi. Önlem alma ihtimali konseyin her zaman masasında bulunuyor.
Eğer Türkiye bizim egemenlik haklarımızı ihlal etmeye devam ederse önlem ihtimalleri tekrar gündeme gelecektir. Hem ikili ilişkilerimize hem de Türkiye'nin AB üyeliğini etkileyen bir durum.
Dendias, ikili ilişkilerde kışkırtıcı söylem ve eylemlerden uzak durulması gerektiğini belirterek, "İlişkilerimizi geliştirmemizin önündeki ön koşul budur. Belirtmek isterim ki son dönemde ihlal eylemleri dramatik şekilde arttı ve bu eylemler güven ortamı oluşturulmasının önünde engel teşkil etmekte." iddiasında bulundu.
Dendias, Çavuşoğlu ile görüşmesinde bölgesel konuları da ele aldıklarını kaydederek, "Bildiğiniz gibi BM Güvenlik Konseyi kararlarına dayanan ve Avrupa müktesebatına uygun, bir ülke hariç uluslararası toplum tarafından kabul edilen yegane çözüm iki taraflı, iki toplumlu federal bir federasyon çözümüdür. Yine Kıbrıs Cumhuriyetinin egemenliği ve egemenlik haklarını ihlal eden eylem ve davranışlardan vazgeçilmesi gerekir." ifadelerini kullandı.
Dün İstanbul'da Rum Patriği Bartholomeos ile görüştüğünü ve Türkiye'deki Rum azınlığın sorunlarını dinlediğini dile getiren Dendias. "Burada şunu belirtme fırsatı buldum. Yunanistan'da Müslüman azınlık var. Lozan Anlaşmasına göre buradaki azınlık Müslüman." dedi.
Türkiye'nin AB üyeliği
Görüşmede Türkiye-AB ilişkilerinin de ele alındığını aktaran Dendias, "Bir kere daha ifade etmek isterim ki Yunanistan, Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyor. İki komşu ülke olarak her iki taraf da AB'ye üye olmuş Türkiye'den çok fazla şey kazanabilir. Ancak buna karar verecek biz değiliz. Türk halkının büyük çoğunluğu ülkesinin AB'ye girmesini destekliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Vize serbestisi konularını ele almaya hazır olduklarını kaydeden Dendias, ülkesinin bu konuda yapıcı bir tavır takındığını savunarak şunları dile getirdi:
"Ancak bütün aday ülkelerde geçerli olduğu gibi ihlal edilemez bir kural var. Avrupa müktesebatı da dahil AB ilke ve değerlerine saygı duymak gerekir. Bu da tüm üye ülkelerin egemenlik, toprak bütünlüğü ve hükümranlık haklarına saygı göstermekten geçer. Bu çerçevede AB ikili bir yaklaşım benimsedi. Önlem alma ihtimali her zaman konseyin masasında bulunuyor. Eğer Türkiye bizim egemenlik ve hükümranlık haklarımızı ihlal etmeye devam ederse o zaman tabii ki masa üstündeki önlemler gündeme gelecektir. Biz tabii ki böyle bir şey olmamasını ümit ediyoruz."
Dendias, Yunanistan'ın BM Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) ve uluslararası hukuktan doğan haklarını kullandığı için savaş tehdidiyle karşı karşıya olduğunu iddia ederek, "Bu tabii ki ne iyi komşuluk ilişkileriyle bağdaşmakta ne de AB sözleşmesi ve uluslararası hukuk ile bağdaşmakta. Türkiye, uluslararası deniz hukukuyla ilgili BM sözleşmesini kabul etmiyor. Ancak bu sözleşme AB tarafından onaylandığı için artık Avrupa müktesebatının bir parçasını teşkil etmekte." dedi.
Türkiye'nin Libya'yla imzaladığı Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin muhtıraya da değinen Dendias, "Türkiye ile Libya arasında imzalanan muhtıra Avrupa Konseyi tarafından kınandı. Zira bu muhtıra üçüncü ülkelerin egemenlik haklarını ihlal etmekte ve uluslararası hukuka uygun değil." iddiasında bulundu.
Göçmenler ve mültecilerle ilgili konunun Türkiye ile AB arasında 2016 yılında imzalanan anlaşmanın kapsamına girdiğini belirten Dendias, "Görüşmemizde yeni bir anlaşma imzalanmasından bahsettik ancak hangi anlaşma imzalanırsa imzalansın bunun başarılı olması için gerekli eylemelerin yapılması ve uygulanması yönünde irade gerekli." ifadelerini kullandı.
Dendias, görüşmede Kariye Müzesi ile Ayasofya'nın yeniden cami olarak ibadete açılması kararlarının değiştirilmesine yönelik beklentilerini dile getirdiklerini de ifade etti.
Birçok problemin yaşandığı bir coğrafyada iş birliği yapmanın iki ülkenin de çıkarına olduğunu söyleyen Dendias, Çavuşoğlu'nu Atina'ya davet etti.
Türk azınlığın durumu
"Sanki Doğu Akdeniz’de hiçbir şey olmuyormuş gibi davranamam." diyen Dendias, "Türkiye'nin hem Doğu Akdeniz'de hem de Ege'de uluslararası deniz hukukuna aykırı davrandığını" iddia etti.
Türkiye'nin Yunanistan'a ait topraklar üzerinde 400'den fazla uçuş gerçekleştirerek toprak bütünlüğünü ihlal ettiğini öne süren Dendias, "Ben deniz kısmından bahsetmiyorum. Yunanistan kara parçasından bahsediyorum." dedi.
Azınlıklar konusuna da değinen Dendias, Yunanistan'daki Türk azınlıktan Lozan Anlaşması'nda "Müslüman azınlık" şeklinde bahsedildiğini belirterek, "Bildiğin kadarıyla Lozan Anlaşmasına Türkiye de imza koydu. Bu Türkiye’nin hoşuna gidebilir veya gitmeyebilir. Lozan Anlaşması bugün yürürlükte ve yürürlükte olmaya devam ediyor." ifadelerini kullandı.
UNCLOS'un AB müktesebatının bir parçası olduğunu kaydeden Dendias, "Sadece ülkeler değil bizzat AB tarafından onaylandı. Eğer Türkiye AB’nin üyesi olmak istiyorsa o zaman UNCLOS'u da kabul edecek." diye konuştu.
Adaların silahlandırılması
Yunanistan'ın pozitif bir gündemle ilerlemek istediğini vurgulayan Dendias, "Ancak bu, bizim dış politikamızın geçerli görüşlerinin ve tezlerin değişeceği anlamına gelmiyor." ifadesine yer verdi.
Dendias, "Üzerinde anlaşamadığımız konularda ısrar edersek o zaman herhangi bir yere varmamız çok da mümkün olmaz." derken, bazı Yunan adalarının silahlandırılmasıyla ilgili şunları söyledi:
"Adaların silahsızlandırılmasından bahsettin. Neden bu askerler adalarda bulunmakta? Çünkü burada bir tehdit söz konusu. Bugün adaların karşı tarafından herhangi bir tehdit olmadığını söyleyebilecek birileri var mı? Eğer yoksa o zaman sorun yok. 6 ve 12 mil konusu da eğer yanlış hatırlamıyorsam 1930’lu yıllarda başladı ve bu konuya Türkiye 50 yıldır itiraz ediyor. Sizinle hemfikirim. Çözüm bulmak durumundayız. Pozitif bir gündem oluşturmak zorundayız. Ancak samimiyetle şunu söylemek istiyorum bunu sadece karşı tarafın, yani bizim tarafımızın ve AB’nin işleyiş şeklini anladığınız zaman pozitif bir gündem oluşturmamız mümkün olacak. Aksi takdirde bunu başarmamız çok mümkün olmayacaktır."