SiyasetSon dakika: Rıza Sarraf davası ile ilgili hükümetten ilk açıklama

Son dakika: Rıza Sarraf davası ile ilgili hükümetten ilk açıklama

30.11.2017 - 09:43 | Son Güncellenme:

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun yurt dışında hesap iddialarıyla ilgili "Dürüst adam iftira atar mı. 'Belge açıklayacağım' dedi açıkladığı belge yok. Kağıt parçalarını dağıtamadı, elinde bomba patladı onun için gazetecilere dağıtamadı" dedi.ABD'deki Sarraf davası ile ilgili de konuşan Bozdağ, "Sarraf baskı ile iftiracı haline geldi.ABD'de yargı eliyle bir tiyatro ortaya konuyor. Tanıklar FETÖ'cü, yargıç FETÖ'nün organizasyonuna katılmış ve 17-25 Aralık’ta FETÖ’nün görüşlerini savunmuş.Ben buradan bir adalet beklemiyorum. Eş zamanlı bir şekilde Türkiye'de ana muhalefet lideri Cumhurbaşkanı'nı, yakınlarını, ailesini karalayan iftira kampanyası başlattı. Bir yandan da New York'ta bir parçası sürüyor" ifadesini kullandı.

Son dakika: Rıza Sarraf davası ile ilgili hükümetten ilk açıklama

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, AA Editör Masası'nda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun yurt dışına para transferi iddialarıyla ilgili "CHP'nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, çamur siyaseti dediğimiz bir siyaset tarzını Türk siyasi hayatına maalesef istikrarlı bir şekilde yerleştirmeye çalışıyor. Daha önce de defalarca benzer iftiralarda bulundu. Pek çok şey atıyor, soru soruyor, 'Siz şöyle yaptınız mı, yapmadınız mı? Yoksa belgeleri açıklayacağım.' diyor. Açıkladığı bir belge yok" dedi.

Haberin Devamı

ABD'deki Sarraf davası ile ilgili de konuşan Bozdağ'ın açıklamalarının satır başları şöyle:

Türkiye adına, Türk siyaseti adına utanç verici bir tablo ile karşı karşıyayız. CHP'nin genel başkanı çamur siyaseti dediğimiz bir siyaseti ortaya atıyor. Daha önce de benzer iftiralarda bulundu. Dünyanın en zengin başbakanlarından biri olduğunu söylediler, gene arkası yok. Şu kadar bakan Bylock kullandı, hodri meydan dendi. Açıkladı, gene bir şey yok. Hayati bey ÖSYM'ye talimat verdi diye bir belge açıkladı, hepsi fos çıktı. Dediklerinin hiçbirisini de ispat edemedi. Elinde bir belge, bilgi olmadan haysiyetli bir adam insanları suçlar mı? Bir hafta önceki konuşmasının, 21 Kasım'da, orada diyor ki, "Dolar bozdurun diye bağırıyorlar. Sen dolarları habire oraya gönderiyorsun" diyor. Cumhurbaşkanımız dedi ki, "Siz bunları ispat ederseniz ben Cumhurbaşkanlığı'ndan da istifa ediyorum, siyaseti de bırakıyorum" dedi. Tayyip Erdoğan'dan kurtulmak için fırsat kollayan çevrelere altın bir fırsat verdi. Ne yaptılar? Bir hafta sonra açıklayacağım dedi, bir kağıt parçası gösterdi. Fazla bir zaman geçmeden avukat sayın Ahmet Özel çıktı, "Bunlar yalandır, kağıt parçaları sahtedir" dedi. "Gönderilen bir kuruş para yoktur" dedi. Müfteri olmayan birine düşen görev iddiasını ispatlamaktır. 'Bu belgeleri size dağıtıyorum' demesi gerekmez mi? İddiasını ispat etmesi gerekmez mi? İddiasını ispat etmesi gerekmez mi? Elinde bomba patladı, perişan oldu da ondan dağıtamadı. Bu kadar önemli görevlerde bulunan birisinin 'Ben yanıltıldım' demeye hakkı yoktur, çünkü gelen her konuyu tetkik etmek, 'doğru mu, eğri mi' diye incelemek, ondan sonra konuşmakla mükelleftir. Bu, gönüllü bir taşeronluk işbirliğidir. Kılıçdaroğlu'nda göz var görmüyor, kulak var duymuyor, akıl var kullanmıyor. Türkiye'nin aleyhine ne oluyorsa onun göbeğinde Kılıçdaroğlu ve CHP var.
Kılıçdaroğlu hesap uzmanıyım diyor, genel müdürlük yapmış. 2010'da beridir bir partinin genel başkanlığını yapıyor. Bu kadar görevlerde bulunan birisinin 'Ben yanıldım' demeye hakkı yok.

Haberin Devamı

BELGELERE KİM VERDİ?

Haberin Devamı

FETÖ'cüler mi verdi, yoksa bazı ülkelerin istihbarat örgütleri mi verdi, yoksa diğer terör örgütlerinden herhangi birisi mi verdi, yoksa Türkiye düşmanlarından bizim bilmediğimiz başka birisi mi verdi veya siz mi oluşturdunuz bu sahte belgeleri veya çarpıtıyor musunuz?' Yani seni kim kullanıyor? Dürüst adam, bir belge açıklıyorsa, bunu kimden aldığını da açıklaması lazım. 'Ben haber kaynağımı gizli tutarım' sen gazeteci falan değilsin.

Açıklamıyor. Kim verdi kardeşim? Sen veren ülkenin çıkarlarına mı çalışıyorsun? Terör örgütü verdiyse, sen terör örgütünün destekçisi misin? Türkiye düşmanları verdiyse, bu muhabbetin sebebini açıklaması lazım. Bir soru ile iftira ediyor. Sonra da doğru söylüyor imajı vermek için kağıt parçaları gösteriyor.

Bizim gördüğümüz şey çok açık. Türkiye'ye karşı bir projenin Türkiye ayağında alınan taşeronluk vazifesidir. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'na, hükümetine, daha doğrusu Türk miletine karşı bir taşeronluk vazifesidir. Kişi konuştuğu zaman doğru söylemesi lazım. Türk siyasetinin baş münafıklarından bir tanesi Kemal Kılıçdaroğlu. Olacak iş mi?

Haberin Devamı

Ben diyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu'na, 'Siz Türkiye'den, Türkiye'nin hükümetinden, Türkiye'nin Cumhurbaşkanından ne istiyorsunuz da siz Türkiye'nin bütün düşmanlarıyla Türkiye'ye, Türk milletine, Türkiye'nin hükümeti ve Cumhurbaşkanına karşı ittifak ve işbirliği yapmaktan çekinmiyorsunuz.' Böyle bir şey olabilir mi? Kılıçdaroğlu, bugün Türkiye'nin ulusal güvenlik sorunu haline gelmiştir, milli bir sorunu haline gelmiştir. Yaptıkları yenilir yutulur şeyler değildir.
Fısıltı gazeteleri dolaşıyor, 'şunlar verdi, bunlar verdi'. Ben de merak ediyorum, herhangi bir istihbarat örgütü mü verdi? Verdiyse sen veren ülkenin çıkarlarına mı çalışıyorsun? O istihbarat örgütlerinin angaje ajanı mısın? Nesin sen, kendi ülken aleyhine çalışıyorsun? Yok bir terör örgütü verdiyse o zaman sen bu örgütünün destekçisi misin? Bu terör örgütüyle arandaki ilişki nedir, onu açıkla. Türkiye düşmanları verdiyse senin bu Türkiye düşmanlarıyla olan muhabbetinin sebebi nedir, bunu açıklaması lazım. Sağduyulu, aklını ideolojinin emrine vermemiş olan, kin ve düşmanlıkla kalbini ve aklını rehin etmemiş olan Cumhuriyet Halk Partililerin, bizim sorduğumuz bu soruların tamamını Kılıçdaroğlu'na sorduklarını düşünüyorum. 'Bizi bu kadar rezil kepaze etmeye, bizi müfteri duruma düşürmeye hakkın yok' dediklerini duyar gibiyim. 'FETÖ'nün, başka ülkelerin istihbarat örgütlerinin, Türkiye düşmanlarının taşeronluğunu yaparak Atatürk'ün partisini Atatürk'ün partisi olmaktan çıkarmaya senin hakkın yok' dediğini düşünüyorum.

Haberin Devamı

Şimdi gelmişler, 'Meclis araştırsın.' Sen araştırmadın mı, incelemedin mi bunu? Doğru mu, eğri mi diye teyit etmedin mi? Belli ki kağıdın geldisine, gittisine, şurasına, burasına bakmamış. Veriyorlar, kullanıyorlar. Türkiye'de kullanımı en kolay malzeme Kılıçdaroğlu'dur. Onun için uluslararası örgütler, terör örgütleri veya istihbarat örgütleri Türkiye'de kimi kullanacaklarını çok iyi biliyorlar. Hemen geliyorlar, kullanıyorlar. Bu kullanışlı malzemeden CHP'yi, Cumhuriyet Halk Partililerin kurtarması lazım.

"BU KONU ARTIK CHP'NİN YARGIDAN KAÇIRABİLECEĞİ BİR KONU DEĞİL"

Cumhurbaşkanımız dava açtı. Bir dava daha açacağını söyledi. Diğer kişiler adına da ayrıca davalar açıldı. Tazminattan kurtulmak için iftiracı olmadığını ispat etmek zorunda. Bu belgeleri mahkemeye vermeleri lazım. Mahkeme onların dediğinin doğruluğuna kanaat getirirse davaları reddeder. Kabul etmezse tazminata hükmedecektir. Ayrıca hakaretten, iftiradan oradan da yürüyecek ceza soruşturmaları ve kovuşturmaları olacaktır. Bu konu artık CHP'nin yargıdan kaçırabilecekleri bir konu değil. Kılavızu karga olan kendisini pislikten kurtaramaz. Kendi kokar, çevresini kokutur. Şu anda kılavuzları karga Kılıçdaroğlu'nun onlarla beraber gezdiği yer hep pis olan yerler.

Bir kuruş para göndermedik" diyoruz. O zaman bunun doğrusunu ben söylüyorum. O zaman bunu "Gönderdi" diyen ispat edecek. O kağıt parçaları sahtedir, senin söylediklerin yalandır. Sahte olmadığını ispat etmesi lazım. Bunun yolu kağıt parçalarını medyaya vermek. Niye vermiyorsunuz? Acaba Kılıçdaroğlu kağıt parçalarını partide kaç kişiye verdi? MYK üyelerine verdi mi? Partisinden de yeteri kadar insana verdiğini düşünmüyorum. Yalanının ortaya çıkmasından rahatsız olur. Yalancı değilse yapacağı şey bu belgeleri hemen açıklamaktır.

KILIÇDAROĞLU ARTIK ULUSAL GÜVENLİK SORUNU HALİNE GELDİ

Şu anda Türkiye çıkarlarının aleyhine en büyük icraatı CHP'nin Genel Başkanı yapıyor. Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin ulusal güvenlik sorunu haline geldi. Kılıçdaroğlu, terör örgütü FETÖ, DHKP-C ve PKK'nın ürettiği gündemlerin neredeyse tek savunucusu. Bir insan kendi ülkesinin aleyhine uluslararası alanda sonuçlar çıksın diye bunu yapar mı? "Türkiye güvenli ülke değil, gitmeyin" diyor. Can Dündar konusunda batı ile aynı dili kullanıyor. Suriye politikası konusunda Esad ile aynı dili kullanıyor.Kılıçdaroğlu'nun parti genel başkanı olma süreci çok önemli. Kaset komplosu üzerine genel başkan oldu. Sayın Baykal'ı ziyaret etti, aday değilim dedi, sonra çıktı aday oldu. Komplocuların genel başkan yaptığı birisi. Diyet ödüyor herhalde.

"ZARRAB BASKI İLE İFTİRACI HALİNE GELDİ"

ABD'de Zarrab (Rıza Sarraf) ile ilgili bir dava başlıyor. Zarrab baskı ile iftiracı haline geldi. ABD, New York'ta bir tiyatro ortaya konuyor. O tiyatronun bir parçası da cumhurbaşkanımız ve değerli ailesine karşı Türkiye’de oynanıyor. Eş zamanlı bir şekilde Türkiye'de ana muhalefet lideri Cumhurbaşkanı'nı, yakınlarını, ailesini karalayan iftira kampanyası başlattı. Bir yandan New York'ta bir parçası sürüyor, Türkiye'deki ayağı da sayın genel başkan yürütüyor. İkisinin de hedefinde Türkiye var. İkisinin de hedefinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan var. kisinin hedefi de Türkiye, Cumhurbaşkanı ve hükümetimiz var. Kılıçdaroğlu gibi kukla bir lider istiyorlar.

Bir dava düşünün yargılayan hakim FETÖ'nün organizasyonuna katılmış. 17-25 Aralık’ta FETÖ’nün görüşlerini savunmuş. Raportör bahsediyor, raporları götürenler, hem CHP'li milletvekili hem de bir başka bürokrat. Bunlar da FETÖ'cü oldukları iddia edilen kişiler. Tanık olarak dinliyor birisi, o da FETÖ'cü. Yargılayan FETÖ'nün organizasyonuna katılan hakim.

Bakın 2019’a gidiyoruz. Bunlar daha başlangıç. Daha ne iftiralar ortaya atacaklar. Çünkü ahlaklı bir yarış yapamıyorlar. Bunlarla bir netice alamayacaklar. Gözde olan gözden çıkarılabilir, ama kalpte olan kalpten çıkarılamaz. Tayyip Erdoğan Türkiye’nin en büyük devlet adamlarından birisidir. Bütün dünya gelse Tayyip Erdoğan’ı yenemeyecekler ve halkın kalbinden sevgisini sökemeyeceklerdir.

Sarraf davası ile ilgili bir açıklama da Başbakan Yardımcısı Fikri Işık'tan geldi. "Reza Zarrab' ın kendinden çok emin, bir suçlu değil de sanki olayları son derece rahat bir şekilde anlatması herkesin dikkatini çekti. Temenni ederiz; Türkiye' ye karşı bir komplo içerisinde ne Zarrab ne de bu davayla ilgili kimse bulunmasın" diyen Işık şunları dile getirdi: "Türkiye'nin itibarına ve ekonomisine yönelik de bir komplonun asla Türkiye tarafından kabul edilmeyeceğinin herkes tarafından çok iyi bilinmesi lazım. Bu dava baştan beri Türkiye'ye yönelik bir iftira kampanyasına dönüştürüleceği yönünde güçlü emareler taşıyordu. Özellikle hem Türkiye'nin ekonomik olarak sıkıştırılması bir darboğaza çekilmesi hem de Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik bir komplonun kurulması ile ilgili işaretler önceden beri geliyordu. Bu noktada Türkiye böyle bir komploya asla ve asla boyun eğmez. Türkiye bu noktada kendisine yönelik oluşturulmak istenen bu tip senaryolara kesinlikle pabuç bırakmaz. Yakinen bütün ilgili birimlerimiz elbetteki izliyor. Elbetteki orada konuşulan her kelime kesinlikle kaydediliyor, değerlendiriliyor ve gerekli tüm birimlerimiz gerekli değerlendirmeleri de mutlaka yapacaktır. Ama bu davanın Türkiye Cumhuriyetine yönelik bir özellikle kumpasa dönmemesi için de herkesin çok dikkatli davranması gerektiğini düşünüyoruz. Takip edeceğiz."

AFRİN'E OPERASYON OLACAK MI?

Bizde 3 milyon 200 bin Suriyeli sığınmacı var. Suriye'den terör riski var. Yeni mülteci gelme riski var. Terör koridoru oluşturma riskleri var. Tükiye sınır güvenliğini tesis etmek ve yeni mülteci akınının önüne geçmek, Türkiye'de eylem yapmasını önlemek için oralarda aktif çalışmalar yürütüyor. Bundan sonra da yürütecektir. Fırat Kalkanı oradaki oyunları bozan önemli bir adım olmuştur. İdlib'de gözetim noktaları, Türkiye, İran ve Rusya'nın attığı adımlar son derece önemlidir. Esasında Suriye'de yaşanan çatışmaların biteceğine dair umudun en çok yükseldiği görüşmelerdir. Ortaya çıkan 3'lü fotoğraf bütün dünyayı etkilemiştir. Afrin Türkiye için önemli. Orada terör örgütü PKK'nın uzantısı PYD-YPG'nin tehdit oluşturmasına müsaade etmeyeceğimizi ifade ettik. Bütün görüşmelerde bu bölgelerde olup bitenler ana gündemimizdir. Afrin de ana gündemimiz. Önümüzdeki günlerde ne gibi adımlar ortaya çıkar şimdi konuşmak doğru olmaz.

TERÖR ÖRGÜTÜ PYD VE YPG'YE SİLAH VERİLMESİ

İlk defa bir ABD Başkanı terör örgütü PYD ve YPG’ye silah vermenin yanlış olduğunu ve bundan sonra silah vermeyeceğini açıklamıştır. Pentagon bundan sonra bir açıklama yaptı. Bizim muhatabımız ABD Başkanı’dır. Sayın Trump bu açıklamayı yaptı, şimdi arazide silah verilip verilmeyeceğini takip edeceğiz. Onu da o zaman kamuoyuyla paylaşırız. Ayrıca bundan önce verilmiş silahların toplatılması da gerekmektedir. Biz bunları olumlu ve önemli gelişmeler olarak kabul ediyoruz.

'ADAYIMIZ ERDOĞAN'

Ben eminim ki 2019'un 3 Kasım'ında da Cumhurbaşkanımız yeni yönetimin birinci turda seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız bizim adayımız, onda şüphe yok.

TAŞERON DÜZENLEMESİ

Kökünden çözülecek bir tasarıyı sevk edeceğiz. Önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu'nun gündemine konu gelecektir. Ardından Meclis'e sevk edilecek. Ocak ayı içinde taşeronu halletmiş olacağız.