19.01.2019 - 10:10 | Son Güncellenme:
AA
Bakan Soylu, Mardin'de bir otelde düzenlenen "Seçim Bölge Güvenlik Toplantısı"nda, 31 Mart 2019'da gerçekleştirilecek yerel seçimlerin, huzur ve güven içinde geçmesine yönelik alınacak önlemleri değerlendirmek üzere, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Erhan Gülveren ve 13 ilin valileri, il emniyet müdürleri, il jandarma komutanları ile bir araya geldiklerini belirtti.
"Bugünkü ilk toplantıda Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Malatya, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Muş ve Tunceli olmak üzere 13 ilden gelen arkadaşlarımızla bir araya geliyoruz." diyen Soylu, bu toplantılarda seçimin her anlamdaki güvenliğini ve sağlıklı bir seçim ortamı oluşturmak için alacakları tedbirleri gözden geçirdiklerini bildirdi.
Bunların içinde miting ve propaganda güvenliği, seçim sandığı ve oy kullanılacak mekanların ve sayım güvenliği, sonuçların açıklanmasından sonra oluşabilecek herhangi bir taşkınlığa meydan vermemek için alacakları güvenlik önlemlerinin bulunduğunu aktaran Soylu, ayrıca kampanya ve oy verme günü çeşitli mecralardan yayılmak istenebilecek ve toplumda infiale sebep olabilecek maksatlı yayın ve paylaşımlara karşı da önlemleri, yine bu toplantılarda tartışıyor olacaklarını ifade etti.
Tek ve temel hedeflerinin hem kampanya süreçlerinin güvenliğini hem de seçmen iradesinin sandığa sağlıklı ve özgürce yansımasını temin edebilmek olduğuna değinen Bakan Soylu, bunun için il özelinde dikkat etmeleri gereken konuları, fiziki, teknik ve beşeri kapasiteyi, varsa bu noktadaki eksiklikleri istişare etmeye ve bunları gidermeye çalışacaklarını belirtti.
Arka arkaya gelen seçim süreçlerinin, bakanlık olarak mevcut tecrübelerini daha da pekiştirdiğini anlatan Soylu, bu toplantılardan, önceki seçimlerde verim aldıklarını, bu yıl bunu daha üst bir noktaya taşıyacaklarını kaydetti.
Türkiye'nin hem iç dinamiklerinin etkisiyle hem de küresel gelişmeler nedeniyle son yıllarda yoğun bir siyaset ve güvenlik gündemi ile karşı karşıya kaldığını ifade eden Soylu, şöyle konuştu:
"Özellikle 7 Haziran seçimleri sonrası yaşanan terör hadiseleri, Suriye kaynaklı göç, 15 Temmuz darbe girişimi ve güney sınırımızın hemen yanı başında yaşanan karışıklıklar, son 5-6 yıllık dönemin temel tehdit parametreleriydi. Şunu çok iyi görmemiz lazım; Türkiye siyasal, güvenlik ve ekonomik istikrarını bozmaya yönelik bu hassas dönemi, köklü devlet geleneğiyle, millet iradesine dayalı güçlü bir liderlikle, ama en önemlisi milletinden ve demokrasisinden aldığı güçle yönetebilmiştir. Siyaset, seçimle birlikte istikrarını tahkim eder, oradan güç alır. Büyük bir gururla ifade etmek isterim ki; Türkiye, özellikle son 5-6 yıllık süreçte bu enstrümanı çok doğru ve etkili şekilde kullanmıştır. İstikrarına ve demokrasisine yönelmiş bütün tehdit ve tahditleri, sandığa müracaat ederek aşmasını bilmiştir. ?Önümüzdeki 31 Mart yerel seçimleri, elbetteki siyasetin doğal takvimi içerisinde gerçekleşecek olan seçimlerdir. Önemi ve farklılığı şudur ki; Türkiye'nin önemli dönüşümler ve kritik süreçler yaşadığı birkaç seçimin hemen sonrasında gelmektedir ve kendisinden sonra 4,5 yıl daha seçim olmayacaktır."
Bakan Soylu, bu seçimin, istikrarı, kardeşliği, siyasal istikrarı tahkim eden, perçinleyen bir seçim olacağını vurgulayarak, İçişleri Bakanlığı olarak sorumluluklarının açık olduğunu, kanunla belirlenmiş yetki ve sorumluluklar çerçevesinde her türlü şaibeden uzak, güvenliğin, oy kullanma hakkının, propaganda hürriyetinin tam olarak tesis edildiği, seçim sonuçlarının sağlıklı ve hızlı şekilde alındığı, millet iradesinin sandıkta tam olarak tecelli ettiği bir seçim ortamını temin etmenin, bu sorumluluğun en net tarifi olduğunu aktardı.
Bakanlık ve ülke olarak bu konuda iyi bir karne ve yüksek bir tecrübenin bulunduğuna işaret eden Soylu, önümüzdeki seçimde de buna bir yenisini daha ekleyeceklerini, mutlu bir seçim yaşayacaklarını bildirdi.
SEÇMEN LİSTELERİ VE ADRES BİLDİRİMİ
Hemen her seçimde, klişeleşmiş belli konular üzerinden seçimlerin sıhhatine gölge düşürmeye yönelik bazı tartışmaların ortaya atıldığını gördüklerini belirten Soylu, son günlerde özellikle, seçmen listeleri ve adres bildirimine ilişkin birtakım yayınların söz konusu olduğunu ifade etti.
Bakan Soylu, şöyle devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanımız da geçtiğimiz günlerde herkesin kendi yaşadığı yerde oy kullanması, farklı davranışlar ve arayışlar içine girmemesi gerektiğini, bunu tasvip etmediklerini, hatta bundan şikayetçi olduklarını ifade ettiler. Hepinizin bildiği gibi seçim süreçlerinin yönetimi, anayasamızın verdiği yetkiyle Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) aittir. Seçmen listeleriyle ilgili bütün durumlarda da itiraz mercii, yine YSK il, ilçe seçim kurullarıdır. Listelere esas teşkil eden nüfus ve adres bilgileri ise Nüfus Vatandaşlık Genel Müdürlüğü bünyesinde tutulmaktadır. YSK'nin oluşturduğu listelerdeki adres veya kişi bilgilerine ilişkin herhangi bir olumsuzluk tespit edilmesi halinde siyasi partilerimizin zaten YSK il ve ilçe seçim kurullarına da itiraz başvuruları olmaktadır."
İtirazların YSK tarafından alındığını, ilgili kurumlardan bilgi ve belge istendiğini, yapılan değerlendirme sonucunda da karara bağlandığını anımsatan Soylu, bir yanlış tespit edildiğinde de düzeltildiğine işaret etti.
Halihazırda bu şekilde partilerinin yaptığı itirazlar neticesinde yapılan düzeltmelerin olduğunu, tahkikatı devam edenlerin bulunduğunu aktaran Soylu, çeşitli nedenlerle meydana gelmiş eksiklikler varsa, bunu düzeltecek hukuki yolların açık olduğunu belirtti.
Devam eden süreçleri, yapılan düzeltmeleri, seçimin sıhhatine gölge düşürecek şekilde gündem maddesi haline getirmenin doğru olmadığını vurgulayan Soylu, kendileri için her vatandaşın oyunu kullanabilmesinin esas olduğunu anlattı.
"SOKAKTA GÖRDÜĞÜNÜZ HER SURİYELİNİN OY KULLANMA HAKKI YOKTUR"
İçişleri Bakanı Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu noktadan hareketle İçişleri Bakanlığı olarak adres bilgilerinde eksiklik olduğunu tespit ettiğimiz 363 bin 555 vatandaşımıza çağrıda bulunduk, SMS ile bildirim yaptık. 64 bin 348 vatandaşımız başvuruda bulundu ve bu sayede bilgilerini güncelleyerek oy kullanmalarının önündeki engeli kaldırmış olduk. Bakanlık olarak görev ve sorumluluğumuz, her vatandaşın oyunu hür ve özgürce kullanabilmesini temin etmektir, çalışmalarımız da buna yöneliktir. Artık klişe haline gelen bir tartışma konusu da Suriyelilerin oy kullanması meselesidir. Hukuk da devlet yönetimi de söylentilerle değil, gerçeklerle, resmi kayıtlarla, gerçek bilgi ve rakamlarla yapılan bir iştir. Türkiye'deki 3 milyon 632 bin 622 Suriyeli, uluslararası koruma statüsüyle ülkemizdedir. Yani sokakta gördüğünüz her Suriyelinin oy kullanma hakkı yoktur, böyle bir şey mümkün değildir. Oy kullanma hakkı, ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına hak kazanmış Suriyeliler için mümkündür. Bunun da toplam sayısı şu an itibarıyla tüm Türkiye'de 79 bin 820 kişidir. Bunların içinden reşit olmayanları çıkardığımızda önümüzdeki seçimde oy kullanabilecek olanların sayısı 53 bin 99'dur. Üstelik bunların arasında 2011 krizi öncesinde vatandaşlık hakkı elde etmiş, eskiden beri Türkiye vatandaşı olan insanlar da var. Yurt içi seçmen sayısının geçen seçimlerde 53.6 milyon kişi olduğu bir ülkede, 53 bin kişi üzerinden seçimin sıhhatini tartışmaya açmak, demokrasiye ve bu milletin aklına hakarettir. Rakamlar ortadadır, devletin resmi kayıtları ortadadır, bunun üzerine fazlaca birşey söylemek, zaman kaybıdır."
"SANDIK GÜVENLİĞİNİ HİÇBİR NOKTADA ZAAFİYETE UĞRATMAYIZ"
Bakan Soylu, "Seçim dönemi, İçişleri Bakanlığı için tam bir teyakkuz halidir. Özellikle seçim günü 547 bin kolluk personelimiz görev başında olacaktır. Yaptığımız risk analizleri ve bundan önce meydana gelen seçim olaylarının tahlili neticesinde terör örgütünün tehdit ve baskı yoluyla vatandaşlarımızın oy kullanma hakkına tesir edebileceği değerlendirilen 11 il ve 12 ilçemize, yine bu il ve ilçelerdeki üs bölgelerinde görevli 6 bin 680 ilave kolluk personeli, seçim günü için görevlendirilmiştir." diye konuştu.
Burada görev yapan güvenlik güçlerinin de en nihayetinde oy kullanma hakkına sahip vatandaşlar olduğunu kaydeden Soylu, görevleri itibarıyla bu haklarından mahrum kalmasının düşünülemeyeceğini vurguladı.
Soylu, "Dolayısıyla bunların da oy kullanmasına ilişkin yasal bir prosedür zaten kanunlarımızda yer almaktadır ve bu yasal çerçeve içinde bu arkadaşlarımız da oylarını görev yaptıkları yerlerde kullanacaklardır. Elbetteki bu adımdan terör örgütü ve onun yandaşı olan yapılar rahatsız olacaktır ve birtakım hezeyanlar ortaya koyacaklardır. Ancak bizim devlet olarak sorumluluğumuz, her vatandaşımızın oyunu özgürce, tehdit ve baskıdan uzak bir şekilde kullanabilmesini temin etmektir. Sandık güvenliğini hiçbir noktada zaafiyete uğratamayız ve bu konuda kararlılığımız tamdır." değerlendirmesini yaptı.