13.08.2018 - 13:49 | Son Güncellenme:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"G-20 Dünya İnsani Zirvesi, G-8, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi pek çok toplantıya ülkemizde başarıyla ev sahipliği yaptık. Siz kıymetli büyükelçilerimizle de defalarca bir araya geldik ancak Büyükelçiler Konferansı’nın konumu çok daha farklıdır. Konferans uluslararası ilişkilerimizin durumu, geleceği ve başarısı açısından çok kıymetli bir imkandır. Bu seneki toplantının öncekilerden farkı Cumhurbaşkanlığı sisteminin ilk toplantısı olmasındandır.
24 Haziran gecesi sandığın renginin belli olmasıyla beraber daha önceki tartışmaların hiçbiri yaşanmamıştır. Millet sandığa giderek hem yürütmeyi, hem de yasama organını belirlemiştir. Milletimizin alkışlanması gereken bir diğer başarısı böylesine kritik bir değişikliği sandık yoluyla, tamamen demokrasinin kurallarını işleterek yapmasıdır. Dünyanın bir çok bölgesinde gerilimlere, kutuplaşmalara hatta kanlı çatışmalara sebep olabilecek tarihi bir değişim; Türkiye’de demokrasi şöleni havasında gerçekleşmiştir.
Sistem ne kadar mükemmel olursa olsun, başarısını ya da başarısızlığını belirleyecek olan temel faktör insandır, insan unsurudur. İnsanı dikkate almayan hiçbir sistem başarılı olamaz. İnsanı motive etmeyen hiçbir model hedeflerine ulaşamaz. Yeni yönetim sistemimizin de başarı çıtasını hiç şüphesiz insan belirleyecektir.
"Herkes güçlü Türkiye ideali için çalışmak, üretmek ve mücadele etmek zorundadır"
Memurundan amirine, uzmanından başkanına, valisinden büyükelçisine kadar herkes tam bir koordinasyon içerisinde büyük ve güçlü Türkiye ideali için çalışmak, üretmek ve mücadele etmek zorundadır. Çatışmalara, yersiz kaygılardan veya koordinasyon eksikliğinden kaynaklanan vakit kayıplarına asla tahammülümüz yoktur. Genel müdürün rolü ne kadar mühimse vatandaşlarımızın güvenliği için gece uykusundan fedakarlık yapan bekçimiz de o kadar mühimdir.
Kimsenin sistemi tıkamasına, yavaşlatmasına müsaade edemeyiz...
Statüsü, konumu, unvanı ne olursa olsun devlet teşkilatımızın tüm kadrolarının aynı adanmışlıkla meseleye eğilmesi gerekiyor. Hiç kimsenin sistemi tıkamasına, yavaşlatmasına müsaade edemeyiz. Şüphesiz bunu sağlayacak olan da öncelikle kurumların üst yöneticileridir. Yeni dönemde üst kademe yöneticilerimizin omuzlarına eskisine göre çok daha büyük sorumluluklar düşüyor. Özellikle bulundukları ülkelerde devletimizi temsil eden siz değerli büyükelçilerimizin mesuliyetleri daha da ağırlaşıyor.
Emekleriniz için her birinize şahsım, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Türkiye’nin son yıllarda elde ettiği uluslararası zaferlerde siyasi iradenin kararlı tavrının yanında siz büyükelçilerimizin de çok önemli payı bulunuyor. Hariciye teşkilatı güçlü olmayan bir devletin, beynelmilel ilişkilerde güçlü olması beklenemez. Ülkemiz bu noktada gerçekten yetkin, nitelikli, kadim değerlerimizi içselleştirmiş, dünyayı ve Türkiye’yi yakından takip eden bir hariciye kadrosuna sahiptir.
Açıkçası bu kadroyu yeteri kadar etkin şekilde maalesef kullanamadığımıza da inanıyorum. İnşallah yeni dönemde sizlerden daha büyük gayretler ve sonuçlar bekliyoruz.
'Bu atakların farklı biçimlerine karşı da hazırlıklı olmalıyız'
Görünen köy kılavuz istemez. Son birkaç haftadır yaşadığımız hadiseler hepimize şu gerçeği bir kez daha gösterdi. Türkiye diğer alanlarda olduğu gibi ekonomide bir kuşatmayla karşı karşıyadır. Gezi olaylarıyla başlayan, 17-25 Aralıkla devam eden, 15 Temmuz hain darbe girişimiyle bir üst aşamaya taşınan saldırıların bir müddet daha devam edeceği açıktır. Türkiye’nin milli onurunu, şahsiyetini hedef alan bu atakların farklı biçimlerine karşı da hazırlıklı olmalıyız.
Göreve geldiğimiz andan beri milletin emanetini namusumuz bilip üzerine gölge düşürmedik. Siyasetin yeniden vesayetin emrine girmesine izin vermedik. Toplumsal çatışma senaryolarını milletimizle sırt sırta vererek engelledik. Terör örgütleri üzerinden kurulan oyunları deşifre edip önüne geçtik. Suriye’de DEAŞ ile mücadele bahanesiyle, oluşturulmaya çalışılan terör koridoruna rıza göstermedik.
"Ben yaptım oldu' diyemezsin..."
Ekonomide, fakir fukaranın rızkının finans lobilerine peşkeş çekilmesine göz yummadık. Döviz kurundaki gelişmelerin, ekonomik hiçbir temeli olmadığı, tamamen ülkemize bir saldırı mahiyeti taşıdığı herkesin ortak tespitidir. Dünyada bir, dünya ticaret örgütü var. Şu atılan adımlara baktığınız zaman bunun dünya ticaret örgütünün umdeleriyle yakından uzaktan bir alakası var mı? “Ben yaptım oldu” diyemezsin. İstediğin kadar başkan ol, ne olursan ol. Akşam yatıp sabah kalkıp demir çeliğe şu kadar vergi koydum diyemezsin.
Uluslararasında güven bir şey kalır mı? Bir taraftan stratejik ortak olacaksın, öbür taraftan stratejik ortağına evet, ayaklarına kurşun sıkacaksın. Bir taraftan Afganistan’da herkes terk ederken beraber olacaksın, Somali’de NATO’da beraber olacaksın, sonra kalkıp stratejik ortağını sırtından vurmaya yöneleceksin. Böyle bir şey kabullenebilir mi? Bunlara eyvallah etmemiz mümkün değildir.
"Battık, bittik’ böyle bir şey yok!"
Bugün yaşadığımız hadisenin ne 1994 kriziyle, ne 2001 kriziyle ne 2007 kriziyle bir ilgisi yoktur. Gerçekten bambaşka bir durumla karşı karşıyayız. Bu saldırılara karşı hazine ve maliye bakanlığımız ile ekonomi birimlerimiz gereken adımları atıyoruz, atmaya devam edeceğiz. Şu anda bizim bütün olaylar karşısında temkinli bir şekilde attığımız adımlar var, atacağımız adımlar var, çeşitli planlarımız var. Kurun geldiği yerin ekonomik izahı olmadığı gibi, biz kur şöyle oldu böyle oldu demek suretiyle ‘battık, bittik’ böyle bir şey yok. Türkiye2nin ekonomik dinamikleri sağlamdır, güçlüdür ve yerinde olmaya da evelallah devam edecektir.
'Bunlar ihanet şebekesidir'
Döviz kurunun özellikle ekonominin kuralları içindeki makul seviyesi neyse, en kısa zamanda oraya da oturacaktır. Hiç endişe etmeyin, bu konuda rahat olun. Ülke olarak bu süreçte serbest piyasa ekonomisinin kurallarından taviz vermedik. Aksi yönde çıkartılan söylentilere itibar edilmemelidir. Sosyal medya üzerinden bir çok ‘ekonomik terör’ kişilikleri var. Onların yaptığı çalışmalar var. Yargımız tedbirini almıştır, SPK ile üzerine gidiyoruz. Bunları yakaladığımız yerde de gereken cezayı bunlara da uygulayacağız. Çünkü bütün bunlar bu vatana ihanettir. Bu ihanet şebeklerine de elini kolunu sallayarak gezebilirsin demeyeceğiz, dedirtmeyeceğiz.
Dün de söylediğim gibi biz bu oyunu gördük. Tavrımızı ortaya koyduk. Diğer alanlarda da aynı şekilde yolumuza devam ediyoruz. Neler söylüyorlar? İşte “C planı… C planının arkasında yatan şu.. Nedir? Sermayeye el koyma…” Sen benim hafıza kayıtlarımı nereden okuyorsun? Bunlar falcı mıdır nedir? Anlamak mümkün değil. Böyle bir şey mi açıkladık? Neye göre bunları söylüyorsun. Bunlar maalesef gerçekten ihanet şebekesi. Ama biz bunlara yüz vermeyeceğiz. Gereği neyse, işte bu tür spekülasyonları yapanlara da gereken bedeli ödeteceğiz. Milli güvenliğimizi tehdit eden FETÖ ihanet çetesinin ve bölücü terör örgütünün sadece saldırılarını engellemekle kalmadık, inlerini başlarına geçirdik. Bunların da inlerini başlarına geçireceğiz. Türkiye’yi kendi vatandaşlarıyla beraber yüz milyonlarca insanın umudu haline biz getirdik.
Ülkemize yönelik son yıllarda artan saldırıların hedefi asla partiler, şahıslar, kurumlar değildir. Ciddi bedeller ödemiş bir devlete karşı her alanda düşmanca tavır içine girilmesinin hiçbir makul gerekçesi yoktur. Burada amaç bağcıyı dövmek, hatta mümkünse bağcının dişlerini dökmek, ciğerini sökmektir. Asıl mesele Türkiye’yi hedeflerinden, hak ve adalet arayışından vazgeçirmektir. Maruz kaldığımız oyunların gayesi ülkemizi tekrar boyunduruk altına sokarak, cüssesi büyük ama içi boş kağıttan kaplana dönüştürmektir. Hangi cafcaflı kavramlarla süslenirse süslensin, operasyonun gerçek sebebi budur. Bu saldırılardan alnımızın akıyla çıkmak da milletimizin desteğiyle mümkündür.
“Yurtta sulh cihanda sulh”
Ya bir yol bulacağız, ya bir yol bulacağız. Bunun başka çıkışı yok. İnşallah bu oyunu hep birlikte bozacağız. Devletimize atılan iftiraları hep birlikte boşa çıkaracağız. Siz büyükelçilerimizi cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin getirdiği enerjiyi, dinamizmi en iyi şekilde kullanarak seferberlik ruhuyla çalışmaya davet ediyorum. Yeni dönemde sizlerin çok daha etkin çalışmalara imza atacağınıza inanıyorum. Millet olarak bu coğrafyadaki varlığımızı, birilerinin ihsanına ikramına borçlu değildir. her zaferimizin ardında milletimizin fedakarlığı vardır, alın teri vardır, kanı canı vardır.
Adları, sanları, cüsseleri, kendilerine biçtikleri rol ne olursa olsun küresel sistemin kabadayıları bedeli kan ile ödenmiş kazanımlarımıza, hoyratça destursuzca el uzatamaz. Hele hele sözüm ona hukuk namına hukuksuzlukları bize kimse dayatamaz. Türkiye’nin kırmızı çizgileri bellidir. Bizim gayemiz milletimizin huzur ve ehliyeti yanında, yakın komşularımızdan başlayarak bölgemize ve dünyaya istikrarın hakim olmasıdır.
Gazi Mustafa Kemal’in veciz ifadesiyle “Yurtta sulh cihanda sulh” dış politikamızın temel önceliğidir. Nasıl bal bal diyerek ağız tatlanmazsa, sulh sulh diyerek barış tesis edilemez. Barışı sağlamanın yolu her alanda aktif olmaktan, güçlü olmaktan geçiyor.