08.11.2018 - 19:20 | Son Güncellenme:
Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle;
Beşeriyetin tarihi akışı içinde; 1.Dünya Savaşı’yla İmparatorluklar dönemi kapanmış, 2.Dünya Savaşı’yla totaliter sistemler rafa kalkmıştı. En azından görünen ve genel kabul buydu. Ancak ne imparatorluk özlemleri son buldu, ne de totaliter eğilimler hız kesti.
Türkiye maruz kaldığı her küresel şok ve med-cezire milli birlik ve dayanışma ruhuyla direndi veya yönetim ve hükümet etme yapısını gözden geçirerek duruş ve durumunu tekrardan teyit ve revize etti. Tarihin doğru yerinde durmak bunu gerektiriyordu.
Dünya Soğuk Savaş Dönemini geride bıraktı.Belki de herkes öyle zannetti. Berlin Duvarı yıkıldı yıkılmasına ama, tarih son bulmadı, tek kutuplu bir düzen hakimiyet kur(a)madı. Tarih boyunca sıcaklığı artan hegemonya mücadeleleri devamlı üzerinde yaşadığımız coğrafyada vasat buldu.
ABD stratejik amaçlarını icra etmek amacıyla bazen küresel hakem,bazen küresel hakim,bazen de küresel hükümranlığa soyundu.Kıtalar arası tırmandırdığı istikrarsızlığı yönetmek,anlaşmazlıkları önce bileyip sonra köreltmek için bütün imkân ve kabiliyetiyle sahaya ve araziye yöneldi
Türkiye, ABD’yle 1945 baharında yapılan San Francisco Konferansı’ndan beri dalgalı bir seyir, inişli çıkışlı bir süreç, sabır ve sinirleri gerip gerip yumuşatan bir ilişki safhası yaşadı. Adımıza müttefik dendi, ne var ki iki ülke arasındaki sorunlar hiçbir zaman eksilmedi.
Stratejik ve model ortaklığı içinde buluştuk, dostluk ilişkisiyle avunduk; her seferinde hayal kırıklığına, her defasında heyecan kısırlığına savrulduk. ABD’yle Türkiye’nin tarihsel ve egemenlik çıkarlarının bugünkü kadar cepheleşip cendereye girmesine hiçbir dönemde de şahit olmadık
ABD’de Kongre ara seçimleri 6 Kasım’da yapıldı. Demokratlar Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu ele geçirdi. Trump sıkıştı, siyaseten zora girdi, dara düştü. Senato’daki üstünlüğü ise kendisini bir nebze de olsa rahatlattı.
Önemli olan ABD’nin bundan sonra Türkiye’yle ilişkilerini nasıl ve ne şekilde tesis edeceğidir. Bunu kararlı bir şekilde takip edeceğiz.
PKK’lıların başına ödül koydular. Halbuki, malum üç teröristin adres ve koordinatlarını en iyi bilen ABD’dir. İsteseler bu canileri elleriyle koydukları gibi bulurlar.
ABD’nin maksadı başkadır, senaryo farklıdır. Yeni bir cambaz oyunu sahnededir. Akıllarınca YPG’yi sivriltip PKK’yı sobeliyorlar. Çok iyi biliyorlar ki; PKK=YPG’dir.
Hatta PKK=FETÖ=YPG’dir. PKK’lı teröristlerin başına ödül koymuşken, FETÖ’cüleri ne yapacaklar, hasıraltına nasıl itecekler? ABD ödül koymasına koysun, fakat terörle mücadelemize gölge düşürmesin, YPG ile FETÖ muhafızlığına heves etmesin.
Güney sınırlarımız boyunca sözde büyük Kürdistan (yani büyük İsrail) kuracaklarını sanıyorlarsa, Türk milleti ve Türkiye bu hıyanete asla izin ve icazet vermeyecektir.