SiyasetMuhsin Yazıcıcıoğlu'ndan, Anayasa Mahkemesi eleştirisi

Muhsin Yazıcıcıoğlu'ndan, Anayasa Mahkemesi eleştirisi

26.12.2008 - 22:34 | Son Güncellenme:

.

Muhsin Yazıcıcıoğlundan, Anayasa Mahkemesi eleştirisi

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Anayasa Mahkemesi’nin siyasetler üstü olması gerektiğini ama tek güç haline gelmemesi gerektiğini belirterek, “Anayasa Mahkemesi bugünkü yapısıyla bir taraftan Meclis'in de üstünde tek güç haline geliyor. Bu tek güç haline gelmesi kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı. Demokrasilerde, en temel unsur kuvvetler ayrılığıdır. Kuvvetler bileşkesi olduğunda, tek güç oluştuğu zaman orada diktatörlük doğuyor” dedi.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nin yerel bir televizyon kanalı ile birlikte hazırladığı televizyon programına katılmak üzere Bolu'ya gelen Yazıcıoğlu, programin öncesinde Yurdaer Otel'de bir akşam yemeği yedi. Rektör Prof.Dr. Atilla Kılıç ile Bolu Emniyet Müdürü Mehmet Yazıcı'nın da katıldığı yemeğin ardından Muhsin Yazıcıoğlu, gazetecilerin sorularını cevapladı. Yazıcıoğlu, gazetecilerin Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile Danıştay arasındaki tartışmayı sorması üzerine, şöyle cevap verdi:
“Yüksek yargı organları arasındaki tartışmalar, devletin tepesindeki o çatışma ve aykırılıklar, tabii zarar veriyor. Netice itibariyle bütün bunları ortadan kaldırmanın asıl yolu, gerçekten sivil ve demokratik bir Anayasa'dan geçiyor. Taşları yerli yerine koyacak, yargı, yürütme, yasama erkleri arasındaki bağımsızlığı sağlayacak ve bu yargı organları içerisinde de kendi iç bütünlüğünü sağlayacak bir düzenlemeye ihtiyaç var. Maalesef bu gerçekleştirilemediği için hem yargının yürütmeye ve yasamaya baskısı devam ediyor, hem de zaman zaman yürütme organının yargının üzerinde baskısı oluyor, siyasetin yargıyı baskıladığı dönemler oluyor. Yargı ve siyaset dışı odakların yer yer daha çok baskıladığı dönemler oluyor. Bütün bunlar ülkenin istikrarını bozmaktadır. Bu istikrarı temin edebilmenin yolu, sivil ve demokratik bir Anayasa'dan geçiyor. Bunu başaramadığınız sürece bu tartışmalar hep devam edecektir.”
Yazıcıoğlu, bir gazetecinin, “Yapılan bu açıklamaların ardından Anayasa Mahkemesi siyasallaştı mı?” sorusuna işe şöyle yanıt verdi:
“Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın açıklamalarından kaynaklanmıyor. Anayasa zaten siyasal bir mahkeme, yapısı tamamen siyasi bir yapı. Hukuki bir yapı olmaktan çok siyasi bir yapı. Baktıkları işler de siyaset. Anayasa Mahkemesi üyelerine de baktığımızda, yargı dışından gelmiş üyeler. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi bugünkü yapısıyla bir taraftan Meclis'in de üstünde tek güç haline geliyor. Bu tek güç haline gelmesi, kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı. Demokrasilerde en temel unsur kuvvetler ayrılığıdır. Kuvvetler bileşkesi olduğunda tek güç oluştuğu zaman orada diktatörlük doğuyor. Bu illa askeri bir tavırla diktatörlük olmaz. Tek partinin tek güç haline gelmesi durumunda da diktatörlükler olur. O zaman çoğunluk diktatoryası doğar. Basının tek güç haline gelmesi, yargının tek güç haline gelmesi, her biri de ayrı ayrı anti demokratik bir yapının doğmasına neden olur. Bu bakımdan da Anayasa Mahkemesi'nin siyasetler üstü olması gerekir, ama tek güç haline gelmemesi gerekir. Bu yapının düzeltilmesi gerekir. Daha önceki Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin bey, bugünkü Anayasa Mahkemesi'nin yapısının mutlaka değiştirilmesi gerektiğini ve demokratikleşmesini ve demokratik parti ülkelerine mutlaka dönüştürülmesi konusunda da talepte bulunmuştu. Şimdiki Anayasa Mahkemesi Başkanı da ‘bizi bundan kurtarın’ diyor. Anayasa Mahkemesi'nin bugünkü yapısının hukuka uygun olmadığını, millet iradesine baskıladığını ve meclisin üstünde bir kurum haline geldiğini bizzati kendisi ifade ediyor.”
TRT'nin Kürtçe yayına başlamasıyla ilgi soruya ise Yazıcıoğlu, “Kürtçe yayının yapılmasını doğal karşılıyoruz. Zaten zamanında bu yasakları koyanlar, gereksiz yere bu gerginlikleri oluşturdular. Tabi ki, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, devletin üniter yapısına ve milli birliğimize aykırı olmadığı koşyuluyla ülkemizdeki farklı lehçelerin mutlaka konuşulması Türkiye'deki çoğulcu yapının gelişmesine, farklı kültürlerin yaşamasına vesile olacaktır. Burada belgesellere önem verilmeli. Yerel sorunların gündeme taşınması ve çözüme yönelik halkın katılımını sağlamak lazım. Kültürel değerlerin, folklorik farklılıkların gündeme taşınarak bu yayın vasıtasıyla bilinçlendirilmesi yararlı olur” diye cevapladı.