03.03.2018 - 11:27 | Son Güncellenme:
AA
Psikoloji eğitimi alan ve bu alanda uzun yıllar hizmet veren, meslek hayatı ve milletvekilliği süresince özellikle kadınlar ve çocuklar konusunda pek çok çalışma içinde yer alan MHP Aydın Milletvekili ve Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) üyesi Deniz Depboylu, çocuklara yönelik cinsel istismarın önlenmesi konusunda soruları yanıtladı.
Çocuklara yönelik istismar vakalarının önemli ve siyaset üstü bir mevzu olduğunun altını çizen Depboylu, konuya sadece uzman bakışı açısıyla değil, insani duyarlılıklarla da yaklaşılması gerektiğini bildirdi.
Bu tür olayların önlenebilmesi için pek çok bileşenin bir arada ele alınmasının önemini vurgulayan Depboylu, çocuğun istismarının arkasında mutlaka çocuğun ihmali durumunun olduğuna vurgu yaptı.
Depboylu, "İstismarcılar kötü emellerine ulaşmak için uygun ortamı bekler. Bu uygun ortam da çocuğun boş bırakıldığı, ailenin gözünden kaçan anlardır. Ya da pusu kurar. Çocuk istismarı varsa, ihmal de beraberinde vardır." dedi.
"AİLE ÇOCUĞU İHMAL ETTİĞİNİN FARKINDA OLMAYABİLİR"
Aileleri suçlamak değil, uyarmak amacıyla ihmale dikkati çektiğini dile getiren Depboylu, istismarcıların çocuklara nasıl ulaşabileceği konusunda ailelerin mutlaka uyanık olması gerektiğinin altını çizdi.
Deniz Depboylu, şöyle konuştu:
"İhmalin pek çok nedeni olabilir. Birincisi, aile ne kadar çocuğunu çok sevse de birtakım şeyleri ihmal ettiğinin farkına varmasa da ihmali söz konusu olabilir. İkincisi aile sağlıksız olabilir. Bu sağlıksızlıktan kaynaklı bir ihmal söz konusu olabilir. Üçüncüsü ise aile kasıtlı görmezden geliyor olabilir. Bu ender bir durumdur ama ensest vakalarında karşımıza en çok çıkan durumdur. Aile bireyleri nereden yardım alacağını bilemeyebilir ya da örtbas ederek üstesinden gelinebileceğini düşünür, çevre baskısından çekinebilir. Ama şunu unutmamak gerekir ki mazeretler yanlışı doğru yapmaz."
''ÇOCUKLARLA ÇALIŞANLAR RUH SAĞLIĞIYLA İLGİLİ TESTLERDEN GEÇİRİLEBİLİR"
Çocuğun ev dışında geçirdiği zamanları paylaştığı kişilerin de ihmali olabileceğini anlatan Depboylu, servis şoförü, öğretmeni, komşusu, çocuğun kaldığı kurum ve kuruluşların görevlileri ile sonuçta herkesin duyarlı olmasının ihmalin önüne geçebileceğini söyledi.
Kurum ve kuruluşlarda çalışan kişilerin takibinin önemli olduğunu belirten Depboylu, yöneticilerin özellikle çocuklarla temas halinde olan çalışanlarını çok iyi tanımalarını istedi. Çocukta oluşabilecek ruhsal ve bedensel değişikliklerin işaretlerinin gözlemlenmesinin gerekliliğini kaydeden Depboylu, akran istismarı konusunda da uyanık olunmasını istedi.
"Devlet, çocuklarla ilgili kurum ve kuruluşların sağlıklı bir şekilde çalışmasından sorumludur." diyen Depboylu, bu kurum ve kuruluşlarda çocuklarla çalışacak personelin ruh sağlığıyla ilgili bazı testlerden geçirilebileceği, çalışma ve eğitimlere katılabileceği önerisinde de bulundu.
"AİLELERİN YAPISINA BAKILMALIDIR"
İstismar vakalarıyla mücedelenin önemli adımlarından birinin de çocuğun ihmalinin önüne geçmek olduğunu kaydeden Depboylu, şöyle konuştu:
"Bir çocuk istismara uğramışsa faille birlikte ihmal eden kişilerin de soruşturmalara dahil edilip ceza alması gerekir. Eğer bu yapılmazsa bu da devletin ihmali olur. İhmal eden aile bile olsa bu yapılmalıdır. Ailelerin yapısına bakılmalıdır. İhmali bulunanlar elbette ki fail gibi bir ceza almaz ama en azından çocuk koruma altına alınır. Ceza kısmını hukukçular düşünür, psikoloji alanında uzmanlar ve sivil toplum örgütleri de buna katkı sunar."
"BİLDİRİMLERLE İLGİLİ CİDDİ SIKINTI VAR"
Çocuk istismarı vakalarında bildirimlerle ilgili de ciddi sıkıntı yaşandığını belirten Depboylu, bildirimi yapacak kişilerin kendi güvenlikleri noktasında risk olduğunu düşünerek geri çekilebildiğini anlattı.
Deniz Depboylu, "Bu da bir ihmaldir. Bu ihmalin ortadan kalkmasında ise devletin güvencesinin olması lazım. Biliyoruz ki kurum ve kuruluşlarda bazı istismar vakalarını ortaya çıkaranların ceza aldığını görebiliyoruz. Bu durumda vakaları nasıl ortaya çıkaracağız?" değerlendirmesinde bulundu.
Tüm bu tespitlerin ihmalleri ortaya çıkardığını kaydeden Depboylu, "Bu ihmaller ortadan kaldırılırsa, bir düzenleme gelirse istismar vakalarının sayısının çok düştüğünü görürüz. Tamamen biter mi? Maalesef. Maalesef. Keşke bitse. Ama dünyanının hiçbir yerinde tamamen bitmiyor. İhmal kısmını ciddi olarak ele almak durumundayız." şeklinde konuştu.
"SOSYAL DESTEK AĞLARIMIZ ZAYIFLADI, ÇOCUKLAR KORUMASIZ KALDI"
Sosyal hayattaki değişimlerin ihmal noktasında etkili olduğunu dile getiren Depboylu, özellikle internet ve sosyal medyanın çocuğu kolay ulaşılır hale getirdiğini, anne ve babaların bu noktada dikkatli ve kontrollü olmaları gerektiğini söyledi.
Depboylu, şunları kaydetti:
"Sosyal destek ağlarımız zayıfladı. Çocukların kontrolü artık daha zayıf. Eskiden evde çocuk üzerindeki ihtimam daha farklıydı. Dışarıdan uyaranların internet, televizyon gibi, sayısı azdı. Komşular birbirini tanırdı. Birbirlerinin çocuklarına göz kulak olurlardı. Mahalle okuluna gidilirdi. Servise binmek gerekmezdi. Aynı mahallenin çocuklarıyla hareket edilir, herkes birbirini bilirdi. Okulun öğretmenleri, müdürü mahallede oturanları tanırdı, ailelerle daha yakın ilişki kurardı. Bütün bunları kaybettik. Komşular birbirini tanımıyor. Yabancılar dikkati çekmiyor. Böyle bir durumda çocuklar korumasız kalıyor."
Depboylu, eğitimin her alanda olduğu gibi istismar suçlarının önlenmesinde en önemli unsur olduğunu vurgulayarak, sorunun çözümünde iyi bir eğitimin cezadan daha etkili olduğunu bildirdi.
Aile başta olmak üzere tüm toplumun bu konuda iyi eğitilmesinin gerektiğinin altını çizen Depboylu, "Çocuğumuz olmasa bile duyarlılıklarımız yüksek olmalı. Sadece kendimizinkine değil, tüm çocuklara sahip çıkmalıyız. Toplumsal bilinci yükseltmeli, bu soruna sessiz kalmamamızın hayat kurtaracağını bilmeliyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Depboylu, ailelerden çocukların da başkalarının kendilerine nasıl davranabileceği konusunda eğitmelerini isteyerek, "Unutulmaması gerekir ki en çok istismar yaşları 2-10 yaş arasıdır. Ve bu yaşlardaki çocuklar kendisine yapılanı farkında değildir. Çocuğa bu eğitimi anlatabileceği şekilde vermek, anlatamayacak yaştakileri de sürekli gözlemlemek gerekiyor." şeklinde konuştu.