SiyasetKudüs bizim namusumuzdur

Kudüs bizim namusumuzdur

09.05.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

›› Filistin için tek çözümün başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması olduğunu söyleyen Erdoğan “Ümmetin ilk kıblesi olan Kudüs, tüm Müslümanların namusudur” dedi›› Erdoğan, İsrail Parlamentosu’nda bekleyen, Kudüs’te sabah ezanının yasaklanmasına dair teklife ilişkin olarak da, “İnancınıza güveniyorsanız, bizim ezan seslerimizden neden korkuyorsunuz?” diye konuştu

Kudüs bizim namusumuzdur

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistin’de tek çözümün başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulması olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Vakıf Haftası ve Uluslararası Kudüs Vakıfları Forumu açılış törenine katıldı. Ürdün Prensi Gazi Bin Muhammed, Filistin Devlet Başkanı Rami Hamdallah ve İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Yusuf bin Ahmed el-Useymin’in de katıldığı tören konuşan Erdoğan şunları söyledi:
ALINLARINDAN ÖPÜYORUM: İşgale ve zulme meydan okuyarak ‘Yürü kardeşim ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin’ mısralarına can veren Filistin’in Kudüs’ün cesur gençlerinin, cesur kadınlarının cesur erkeklerinin alınlarından öpüyorum. Hangi dinden, hangi milletten olursa olsun Kudüs için mücadele eden, Filistin’deki adaletsizliği ve işgali gidermek için çaba harcayan tüm vicdan sahiplerine saygılarımı yolluyorum.
ÜÇ SEMAVİ DİN İÇİN KUTSAL: Kudüs 3 semavi din için de kutsal bir şehirdir. Bütün insanlık tarihinin adeta özüdür, özetidir. Kudüs hasrettir, insanlığın gözünün nuru gönlünün sürurudur. Kudüs yer yüzünde arşı alaya en yakın yerdir, çünkü Kudüs İsra’nın ikinci durağı, miracın ise ilk basamağıdır. Ümmetin ilk kıblesi, peygamberler şehri olan Kudüs; tüm Müslümanların harem-i izzeti ve namusudur.
ÜSTÜNLERİN HUKUKU: Filistin meselesine adil bir çözüm bulunmadan bölgemizde barış ve istikrarın sağlanması mümkün değildir. Bunun için öncelikle uluslararası hukuka ve alınan kararlara saygı gösterilmesi gerekiyor. Ancak Filistin meselesinde yıllardır üstünlerin hukuku işliyor. İsrail çeşitli güçlerden aldığı cesaretle hukuk tanımazlığını ısrarla ve inatla sürdürüyor.İsrail yönetiminin mevcut uygulamalarının eskiden Amerika’daki, yakın zamana kadar Güney Afrika’daki siyahilere uygulanan uygulamalardan ne farkı var? Eskiden ABD’deki ırkçı politikalardan ne farkı var?
BU GÜCÜ NEREDEN ALIYOR?: Gazze’ye halen uygulanan kısıtlamaların vicdanda, adalette, insanlıkta yeri olabilir mi? İsrail yönetiminin bu gücü nereden geliyor. Çünkü işlediği suçların tüm dünyanın gözü önünde gerçekleştiği ve bu katliamların karşılıksız kalacağını biliyor. Cezasız kalan her suç faili daha da azgınlaştırır.
TEK YOL BAĞIMSIZ FİLİSTİN DEVLETİ KURMAK: Çözümün yegane yolu nedir? 1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasıdır. Bunun için de İsrail üzerinde baskı oluşturulması gerekiyor. Son dönemde barış sürecinde yaşanan gelişmeleri ihtiyatlı bir memnuniyetle izlediğimizi ifade etmek isterim. Filistin’in Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın liderliğinde yürüttüğü diplomatik çabaları destekledik. Desteklemeye de devam edeceğiz.
BASİT BİR ŞEY DEĞİL: ABD’nin İsrail nezdindeki büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması tartışmalarının kendisi dahi son derece yanlıştır. Bu konudaki uyarıları en üst düzeyden yaptık. Bu mesele bazılarına basit bir tabela değişikliği gibi gelebilir. Böyle düşünenler kutsal topraklardaki dengenin ne kadar hassas olduğunu, değil bir tabelayı, bir taşı dahi yerinden oynatmanın ne denli büyük etkileri olacağını görmezden geliyorlar.
HAREM-İ ŞERİF SADECE MÜSLÜMANLARA AİTTİR: İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’ya yönelik taciz ve saldırılar var. Burada çok tehlikeli bir tırmanışa şahit oluyoruz. Sadece 2016 yılında 14 binden fazla radikal İsrailli silahlı güvenlik görevlileri eşliğinde Mescid-i Aksa’ya girmiştir. Mescid-i Aksa ve Kubbet-ül Sahra’nın içinde bulunduğu Harem-i Şerif 144 dönüm alanıyla sadece Müslümanlar’a ait bir bütündür. Ve edebiyete kadar da öyle kalacaktır. Kudüs’ün karakterini değiştirmeye yönelik bu tür provokasyonlara asla rıza göstermeyeceğiz. İsrail Harem-i Şerif’in kutsiyetini ve bütünlüğünü tehdit eden bu tarz faaliyetlere son vermelidir.

‘Hıristiyanlar da zulüm altında’

Haberin Devamı

Filistin Başbakanı Rami Hamdallah konuşmasında, Kudüs’te yaşayanların zor durumda olduklarını belirterek şunları söyledi: “Kudüs’te ezanların okunması ve çanların çalması hoşgörüyle yaşamın en yücesel örneğidir. Ancak şimdi Müslümanlar değil, Hristiyanlar da zulüm altındadır. Bir Hristiyan kardeşlerimize de destek vermekteyiz. İsrail 1967 yılında işgal ettiğinden beri Kudüs’ün yapısını değiştirmek için elinden geleni yapmaya devam etmektedir. Tarihi, mimari ve kültürel yapısını da bozmaktadır. Kudüs’te yaşayan kişilerin tahammül sınırları fazlasıyla aşılmıştır.”

Macron’a tebrik telefonu

Erdoğan, Fransa’da yapılan seçimlerde Cumhurbaşkanı seçilen Emmanuel Macron’u telefonla arayarak, başarısından dolayı kutladı. Erdoğan, görüşmede, Fransa’daki seçim sonuçlarının Avrupa Birliği’nin geleceğine ilişkin umutları artırdığına dikkati çekti. Brüksel’deki NATO Zirvesi’nde yüz yüze bir görüşme yapma konusunda mutabık kalan Erdoğan ve Macron, Türkiye ve Fransa ilişkilerini her alanda daha ileriye taşıma konusunda kararlılıklarını da vurguladı. Erdoğan ve Macron’un ilerleyen süreçte Türkiye ve AB ilişkilerindeki pürüzlerin aşılmasının önemine de değindikleri öğrenildi. l AA

‘Ezan bir çağrıdır’

Geliyorum önemli bir noktaya. Ezan meselesi. Ezan bir çağrıdır. Sadece Müslümanlara değil, asra bir çağrıdır. Camilerde sabah ezanlarının okunmasını yasaklamayı amaçlayan bir yasa tasarısı halen İsrail parlamentosunda bekliyor. Böylesi bir konunun gündeme gelmesi dahi utanç vericidir. Bize her fırsatta din ve vicdan özgürlüğünden dem vuranların bu konuda sessiz kalarak adeta atılan bu adımı onaylaması ise ibretliktir. Kudüs semalarından ezanın susturulmasına inşallah izin vermeyeceğiz. Eğer inancınıza güveniyorsanız, inanç hürriyetinden neden korkuyorsunuz? Ben şu an İsrail yöneticilerine de bunu hatırlatıyorum. Bizim bu noktada ülkemizde yaşayan Musevi vatandaşlarımıza yönelik bu tür bir olumsuz tavır takınma, alma böyle bir niyetimiz yok. Bugüne kadar böyle bir adım atmadık, atmayız da. Bu yasakçı zihniyete en güzel cevabı Küdüs’teki kardeşlerimiz sabah vaktinde kendileri bizzat evlerinden ezan okuyarak ifade etmişlerdir. Buna mecbur edildiler.

‘Cevabını vereceğiz’

Aklıma Cezaevinde arkadaşımın ezan okuması geldi. Ne yapalım başka çare yok. O da ezan okuyarak bizi kaldırıyordu. Biz şimdi bu açık havayı, bu insanca yaşanan dünyayı cezaevine çevirenlere er ya da geç gereken cevabı vereceğiz. Bu konudaki net tavrımızı doğrudan İsrail Cumhurbaşkanı Rivlin’e de ifade ettim. Dedim bu doğru değil, yanlış bir gidiş. Barışa özlem duyduğumuz bir dünyada, özgürlüklere özlem duyulan bir dünyada, müsabetlerimizi geliştirelim dediğimiz bir dünyada atılacak böyle bir adım bu gelişmelerin önünü tıkar. İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanı olarak meselenin takipçisi olmayı sürdüreceğiz. Dönem tefrika değil, safları sıklaştırma dönemidir.

‘Barış arzu ediyoruz’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün gerçekleştireceği Kuveyt ziyareti öncesinde ülkenin resmi haber ajansı KUNA’ya konuştu. Türkiye ile Kuveyt’in dost ve kardeş ülkeler olduğunu belirten Erdoğan, siyasi ilişkilerle paralel olarak yatırımlar, ticaret, savunma sanayi ve turizm başta olmak üzere pek çok alanda gelişme potansiyeli bulunduğunu ifade etti. Türkiye ve Körfez ülkelerini “sorunlarla boğuşan coğrafyada istikrar adaları” olarak niteleyen Erdoğan, “Hep beraber bölgemizde barış, huzur ve istikrar arzu ediyoruz. Halkların çatışmalardan uzak müreffeh bir yaşam sürmelerini arzu ediyoruz. İç çatışmaların yaşanmadığı, kimsenin inancından veya etnik kökeninden dolayı baskı görmediği, barış içinde bir arada yaşadığı istikrarlı bir coğrafya arzu ediyoruz. Bu arzumuzun Körfez ülkeleri tarafından da paylaşıldığını gayet iyi biliyoruz” dedi. AA