21.09.2021 - 16:19 | Son Güncellenme:
AA
CHP'den yapılan açıklamaya göre, Kemal Kılıçdaroğlu, Dünya Barış Günü kapsamında, sol ve sosyal demokrat 96 siyasi partiye gönderdiği mektubuna, "Bu çağrı mektubunu tarihsel bir sorumluluk bilinciyle kaleme alıyorum." ifadesi ile başladı.
İnsanlığın bir kez daha keskin bir yol ayrımının eşiğinde olduğunu, yüzlerce yıllık ortak demokrasi birikiminin hem ülkeler hem de uluslararası toplumda büyük zorlukların içinden geçtiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, mektubunda şunları kaydetti:
"Bu zor sınavlar içerisinde belki de en trajik olanını, özellikle bölgemizde bitmeyen çatışmaların ve savaşların da sonucunda milyonlarca insanın yer değiştirmek zorunda kalması oluşturuyor. Yerinden edilen milyonlarca insanın yüzleştiği insani kriz karşısında ne hükümetlerimiz ne de uluslararası toplum şimdiye kadar iyi bir sınav verebildi. Hatta milyonlarca insanın hayatı mali müzakerelerin yanı sıra siyasi pazarlıklara dahi konu oldu. Böylesine zorlu bir dönemeçte ihtiyacımız, insan hayatı üzerinden siyasi pazarlıkların yerine, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü değerlerine dayanan ortak bir çözümü ortaya koyacak uluslararası dayanışma ve iş birliğidir. Hep birlikte, sosyal dünyayı inşa etmek zorundayız. Göç akışını durdurmak ve mültecilerin evlerine güvenli bir şekilde dönmelerini sağlamak için uluslararası hukuka ve insan haklarına dayalı bütünsel bir çerçeveye çok ihtiyaç vardır. Kısa vadede, ölümden kaçan ve yaşam hakları için çaresizce başka ülkelere sığınan herkesi korumak her ülkenin ortak insani görevi olmalıdır."
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, orta ve uzun vadede, Birleşmiş Milletler Cenevre Sözleşmesi'nde belirtilen uluslararası hukuk standartlarına uygun olarak çatışmaların, istikrarsızlıkların ve sosyoekonomik yıkımın sona erdirilmesi ve mağdurların yaşam haklarının korunması gerektiğine dikkati çekti.
Bütün demokratik siyasi partilerin inisiyatif alarak birlikte hareket etmesi ve uluslararası topluma öncülük etmesi gerektiğine inandıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, böylece kitlesel göçleri önleyerek yaşanabilir bir dünyayı gelecek kuşaklara bırakmanın sorumluluğunu yerine getirmiş olacaklarını vurguladı.
"KRİZİN ÇÖZÜMÜNÜN HER ÜLKEDEKİ DEMOKRATİK KURUMLARIN GÖREVİ OLDUĞUNU UNUTMAYALIM"
Kılıçdaroğlu, sosyal dünyanın inşasında, uluslararası iş birliği ve dayanışmayla elde edilen ekonomik ve mali kaynakların, çatışma bölgelerinde ekonomik kalkınmayı hızlandırmak için kullanılması gerektiğini belirterek şunları kaydetti:
"Ekonomik fonların ve yatırımların, mültecileri belirli bir tampon bölgede tutmak için değil, kendi ülkelerindeki altyapıyı ve kamu hizmetlerini yeniden inşa etmek için kullanılmasını destekliyoruz. Dünyanın bunu yapacak kaynakları var, hatta şu ana kadar güvenlik sınırlarımızı aşan askeri müdahaleler ve göçü durdurmak için harcanan kaynaklar ihtiyaçtan fazla olabilir. Önemli olan bunu yapma iradesini göstermek ve buna göre hareket etmektir. Göç krizinin ve sığınmacıların yaşadığı insani krizin hızlı, barışçıl, demokratik ve sosyal eşitlikçi çözümünün her ülkedeki demokratik kurumların görevi olduğunu unutmayalım.
Bugüne kadar, demokratik kurumları ve değerleri kabul etmeyen otoriter parti ve yönetimler, göç krizini siyasi propaganda malzemesi olarak kullandılar. Toplumların korku ve endişelerini suiistimal ettiler. Bu popülist anlayış, demokratik kurumlara büyük hasar verdi. Irkçılığı, ayrımcılığı ve nefret suçlarını besledi. Göç krizinin ve sığınmacı sorununun barışçıl ve demokratik çözümü, sağ popülizmin elindeki en büyük siyasi silahı da bertaraf etmek ve demokratik kurumlarımızı koruma anlamına gelecektir. Yüzyılımızın en büyük trajedisi haline gelen, bitmek bilmeyen savaşlar ve çatışmalar sonucunda ortaya çıkan göç akınlarını sona erdirmek, sığınmacıların yaşadığı insani krizi çözmek için demokrasi ve insan hakları mücadelesi veren hepimize çatışmalara son vermek ve küresel bir kalkınma hamlesini başlatmak yönünde tarihsel bir sorumluluk düşüyor. Sosyal dünyayı inşa etmek için tarih karşısındaki demokratik sorumluluğumuzu yerine getirmeli ve sorunun değil çözümün parçası olmalıyız."