15.10.2021 - 07:01 | Son Güncellenme:
MEHTAP GÖKDEMİR Ankara - CHP İstanbul Milletvekili, Parti Meclisi Üyesi Yunus Emre, milletvekili seçiminde ortaya çıkacak parlamento aritmetiğine ilişkin olarak, “Millet İttifakı olarak en az 360 sandalyeyi almamız lazım. Çünkü bu 2017 değişikliğinden sonra yapılan anayasa, Türkiye’nin bugün en büyük sorunu haline geldi, bunun değişmesi lazım. Türkiye’nin sorunlarının çözülebilmesi ancak böyle mümkün olur” dedi.
TBMM’deki makamında Milliyet’in sorularını yanıtlayan Emre, özetle şunları söyledi:
BÖYLE BİR HAFIZA VAR: Genel Başkanımıza Çubuk’ta yapılan bir saldırıyı hatırlayın. Ondan önce PKK’nın Artvin’de yaptığı ve bir jandarmanın şehit olduğu saldırıyı hatırlayın. Ya da o mafya raconu gibi bir şehit cenazesi namazında önüne mermi bırakılmasını hatırlayın. Meral Hanım’ın evine baskın gibi insanların gitmesini hatırlayın. Akşener’e yönelik saldırı sonrası Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı, ‘bunlar daha iyi günleriniz’ sözleri... Düşününce 8-10 vaka hemen aklımıza geliyor. Sanki, Türkiye’de siyaseti tanzim etmeye dönük böyle olaylar yaşanıyor. Siyasete yön vermek, siyaseti tanzim etmek için yapıldığını ben görüyorum. Türkiye’nin tarihinde de var. 1980’de darbe oldu. 12 Eylül’de, o yaz darbeden bir kaç ay önce Başbakan öldürüldü Türkiye’de. DİSK’in eski Başkanı Kemal Türkler öldürüldü. MHP’li bir bakan öldürüldü. O bakımdan Türkiye için böyle bir hafıza var.
İKTİDAR DEĞİŞECEK: Genel Başkanımızın söylediğinden benim anladığım, ‘Türkiye’de iktidar seçimlerde değişecek. Biz, muhalefet olarak çoğunluğu aldık. O yüzden Türkiye’yi bir kaygan zemine taşıyıp, seçimde iktidar değişikliğinin önüne geçmeye dönük bir gayret olabilir. Bu, Türkiye’nin içinden de olabilir, dışından da olabilir. .
VAATLERİ GERÇEKLEŞMEDİ: Bir defa topluma karşı en büyük vaatleri gerçekleşmedi. ‘Türkiye’yi parlamenter sistem ekonomik gelişmeden mahrum ediyor, bu kardeşinize yetkiyi verin, bak ben dolarla, işsizlikle nasıl baş ediyorum görün’ diyorlardı. Bunun tam tersi bir durum ortaya çıktı. Buna karşılık muhalefet cephesinde de geniş bir birliktelik oluştu.
Bize eskiden diyorlardı ki CHP’ye, ‘CHP Bakırköy’de, Kadıköy’de, Konak’ta, Çankaya’da yani ekonomik durumu, eğitim durumu, gelir durumu, görece daha iyi yerleşim bölgelerinde güçlü. Oraların partisi, oraların temsilcisi’... Bu yerel seçim deneyimi, CHP’nin bütün toplumu kucaklama azminde olduğunu, geçmişten beri kendisine oy veren destekçilerinin değil, çok geniş bir çoğunluğun dertleriyle ilgili olduğunu gösterdi. Bu farklı bir durum. Seçmen bunu yeni görüyor. İktidar, korku yaratmaya çalışıyor. Yeni kavramla karşı karşıyayız: ‘Endişeli muhafazakârlar’ deniyor. ‘Onlar gelirse’...
ADIM ADIM İNŞA ETTİ: Genel Başkanımızın özellikle 2017 referandumuyla başlayarak 2018 seçimi, 2019 yerel seçimi ile adım adım inşa ettiği bir strateji var. Bu, iktidarın baskıcı otoriter yönetimini, çok geniş bir halk desteği oluşturarak sandıkta yenmeye dayalı. Bunu yaparken de doğal olarak geçmişte oy almadığımız kesimlerden oy almaya, desteğe dayalı.
Niye böyle? Türkiye’de zaten çok yüksek seçimlere katılım oranı var. İnsanlar, yüzde 85 sandığa gidiyorlar. Bu ne demek? İktidara gelmek istiyorsanız sandığa gitmeyen seçmeni organize etmek değil, rakibinizin seçmeninin desteğini almanız gerekiyor.
360 SANDALYE: Bizim yapmamız gereken şu; Millet İttifakı olarak en az 360 sandalyeyi almamız lazım. Çünkü bu 2017 değişikliğinden sonra yapılan anayasa, Türkiye’nin bugün en büyük sorunu haline geldi, bunun değişmesi lazım. Türkiye’nin sorunlarının çözülebilmesi, ancak böyle mümkün olur.
Birkaç hafta içinde Meclis’te bütçe görüşmeleri başlayacak. Meclis, bütçeyi reddedemiyor. Yani Meclis, bütçeyi beğenmezse geçen yılki bütçe üzerine yeniden değerleme oranı da eklenerek kabul ediliyor. Denetim yapılamıyor.
Bizim Cumhurbaşkanlığı ve parlamento çoğunluğunu almanın yanında temel hedefimiz, anayasayı değiştirecek bir çoğunlukla yani bizim ittifakın Meclis’e gelmesi, bizim bunu yapmamız lazım.
‘Türkiye’de yeni bir siyasi fark var’
Bugün Türkiye’de o eski tip sol-sağ ayrımı yerine, demokrasi-otoriterlik ayrımı ön planda. Türkiye’de yeni bir siyasi fark var. Psikolojik bağlılık, aidiyet hisleri de var. Bu ayrıca her gün tahkim ediliyor. Belli semboller, tarihsel olaylar kullanılarak bir kutuplaşma stratejisi iktidar tarafından Türkiye’de uygulanıyor. Türkiye’de AK Parti, Erdoğan’ın bir seçim makinası haline dönüştü. Başka bir işe yaramıyor. Yeni kadrolar, yeni fikirler çıkarmıyor.
‘Siyasi Partiler Kanunu düzenlemesi yapacağız’
Tabii ki biz anayasayı değiştiremeyecek bir sayıyla gelsek bile, yine yapacak çok iş var. Mesela, Siyasi Ahlak Yasası çıkaracağız. Bunun için anayasayı değiştirmeye gerek yok. Türkiye’de siyasal hayat demokratikleştirmek için Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu düzenlemeleri yapacağız. Bunun için anayasa değişikliğine gerek yok. Meclis’te yeni bir komisyon, Kesin Hesap Komisyonu oluşturacağız. Başında da muhalefet partisinden bir milletvekili olacak.
Ekonomik Sosyal Konsey çalışmıyor. Bunun çalışması lazım. Yeni sosyal güvenlik yaklaşımı olarak biz aile destekleri sigortasını oluşturacağız. Yapacak çok şey var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin uygulanmayan kararları, Demirtaş, Kavala kararları başta olmak üzere. Türkiye’de tamamen sorunun kökeninde anayasa var ama hem mentalite bakımından yapılacak değişikliklerle hem de bir takım yasal düzenlemelerle Türkiye çok yol alır. Anayasayı değiştirmeden de aslında birçok şey yapılabilir.