SiyasetHDP, Öcalan’ı zor duruma düşürüyor

HDP, Öcalan’ı zor duruma düşürüyor

25.11.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Çözüm süreciyle HDP’ye çok önemli bir görev düştüğünü belirten Arınç, HDP temsilcilerinin söylemleriyle hem hükümeti hem PKK lideri Abdullah Öcalan’ı zor duruma düşürdüklerini söyledi

HDP, Öcalan’ı zor duruma düşürüyor

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, İmralı’ya ziyaretin birkaç gün içindeki gerçekleşebileceğini, makul taleplerin karşılanacağını belirterek, “Akil İnsanlar değil sadece, toplumun farklı kesimlerinden insanlar da koyacağız ama herhalde otobüslerle kafile yapacak halimiz yok” dedi. Arınç, HDP temsilcilerinin söylemleriyle hem hükümeti hem PKK lideri Abdullah Öcalan’ı zor duruma düşürdüklerine işaret etti. Arınç, Bakanlar Kurulu’nun ardından yaptığı açıklamada, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın sözlerine ve çözüm sürecine ilişkin şunları kaydetti:
* HDP ÇOK ÖNEMLİ GÖREV YAPIYOR: HDP çok önemli bir görev yapıyor. Çözüm süreci içerisinde Öcalan ile ve diğer paydaşlarla irtibat konusunda, bir siyasi kanat olarak halkı temsil eden bir siyasi parti ve milletvekilleri olarak onların çok daha sorumlu davranması, çok daha anlayışlı olması, hükümetle ilişkilerini çok daha dürüst götürmeleri gerekir.
Bunun dışına çıktıkları zaman çözüm süreci bundan olumsuz etkilenir. Geçmişte çok acı çekmiş arkadaşlarımız var, Sakık gibi Ahmet Türk gibi Leyla Zana gibi Hatip Dicle gibi Selim Sadak gibi, bu meselenin Türkiye için önemini idrak eden, bu mesele çözülmezse Türkiye için felaket olacağını düşünen insanlar var. Ama çözüm sürecini bir şekilde baltalamaya çalışan başka yönlere kulaklarını açmış, oraların talimatlarıyla hareket edenler de var. Çözüm sürecini istemeyenler elbette sadece bunlar değil. Öylesine tuzaklar, öylesine hileler önümüzü tıkayabilir, çözüm sürecini başarısız hale getirebilir.
* BİR BUÇUK AY NEREDEYDİ: Gazeteciler her şeye meraklıydı, Deniz Seki nasıl yakalandı günlerce yazdılar. Peki hiçbir gazeteci Demirtaş’ın bir buçuk ay boyunca nerede olduğunu, grup toplantılarına niçin gelmediğini, niçin basınla yüzyüze görüşmek imkanı bulmadığını merak etmedi mi? Ama biz neler olduğunu neler bittiğini çok iyi biliyoruz. Siz egosu yüksek bir insan olabilirsiniz ama Türk siyasetinde başarılı olma şansınız var. Sahici olun, çözüm sürecini tıkayacak, başka noktalara götürecek hiçbir şey yapmayın.
* ÖCALAN’I İTİBARSIZ HALE GETİRMEK İSTİYORSUNUZ: ‘Sekreterya olabilir, 15 yıldır cezaevinde bulunan bir insana önem veriyorsanız, onun talebinin yerine getirilmesi lazım ama formül bulunabilir’ diyorum. ‘Sekreterya şunlardan olsun’ diyorsunuz. Bu aramızda anlaşılmış bir mesele değil. Ziyaretçi heyetleri içerisine şunları koyuyorsunuz, 3. göz diyorsunuz. Bunların iki türlü zararı var. Hükümeti zor duruma düşünüyorsunuz, hükümet bunları vadetmiş gibi oluyor. Biz kurumsal olarak, ‘Üzerinde çalışalım’ diyoruz. İkincisi, Öcalan’ın bile talep etmediği, Öcalan’la hükümet olarak görüşmediğimiz, MİT’in bu görüşmeleri yaptığı bilindiği halde, onun taleplerinin dışında bir takım şeyler ileri sürmek suretiyle Öcalan’ı zor duruma düşürdüğünüzü bilmiyor musunuz? Siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz da Öcalan’ı itibarsız hale getirmek istiyorsunuz?
* SİYASİ DEĞİL İNSANİ GÖREV: Biz dürüst bir hükümetiz, ayağımızı sağlam yere basıyoruz. Başbakanımız ‘Kamu güvenliği esastır’ diyor. Buna evet demek bu kadar zor mu? Hükümet çözüm sürecinin başarıyla sürmesini istiyor. Tutukluların veya hükümlülerin hastane şartlarında infazlarının mümkün olmaması halinde tahliye edilmesi yeni bir konu değil. Bu siyasi değil, insani bir görev. İçeride bakmak o kadar zor hale gelmiştir ki yakınlarını cezaevlerine çağırıyorlar ‘Hadi şunun altını temizleyin’ diyorlar. Bu insan ölebilecek durumdaysa, son arzusunun yerine getirilmesi gerekmez mi? Annesini babasını özleyen bir insana, çıkarsan topluma tehlike meydana getirebilirsin demek hangi insani düşünceyle bağdaşır? Bu yapılacak. Bizim görevimiz.
* KENDİLERİNE İHTİYACIMIZ VAR: Adı ne olursa olsun, kim olursa olsun, HDP’li arkadaşlarımızın siyasi partilerine de kendilerine de ihtiyacımız var. Ama bu sürecin önünde bin tane tuzak varken, bunları ‘Olmamış, düşünülmemiş, ham halde, kendi istekleri veya kendilerini ön planda göstermek’ amacıyla ifade etmesinler. Bize güvensinler, biz onlara güveniyoruz. Eğer güvensizlik varsa bu işin devam etmesi mümkün değil. Şurama kadar doldum, siyasetçi birbirini korumak zorundadır, yok etmek durumunda değil.
* OTOBÜSLERLE KAFİLE YAPACAK HALİMİZ YOK: İmralı’ya ziyaret elbette olacak. Talepleri olur, Adalet Bakanımız değerlendirir. En kısa zamanda belki birkaç gün içinde bu ziyaret olacak. Bu ziyaretler olmayacak diyen oldu mu? Farklı insanlar da gidebilir makul olan her şeyi karşılıyoruz, karşılayacağız. Akil insanlar değil sadece, toplumun farklı kesimlerinden insanlar da koyacağız ama herhalde otobüslerle kafile yapacak halimiz yok. Bunları konuşarak ama adım adım ilerlemek suretiyle yaparak bir neticeye varacağız.

Haberin Devamı


‘Yüzleri tanınmaz hale geldi’

* 6-7 EKİM YÜZDEKİ MAKYAJLARI BOZDU: Demirtaş, 6-7 Ekim olaylarından önce ‘sokağa çıkın’ çağrısı yaptılar. Sokağa çıktılar ama insanlarımız öldü. O insanların kanları hala yerde. Bunlar masum Kürt insanlarıydı. Siyasi çizgileri farklı olduğu için hedef seçilmiş insanlardı. Dışarıdan gelenler, içeride hazırlıklı olanlar kötü işler yaptılar. Demirtaş yarım ağızla özür dilemek ihtiyacını duydu, kamuoyu kabul görmedi çünkü Demirtaş cumhurbaşkanlığına adaylığını koyduğu zaman HDP çizgisini farklı bir noktaya götürmüştü. CHP’lilerden, Kemalist, laikçi, sol kesimlerden de LGBT’lerden de oy aldı. Parti olarak girseler yüzde 10’luk barajı aşacaklardı. 6-7 Ekim olayları yüzdeki makyajları bozdu, boyaları çözdü ve yüzler tanınmaz
hale geldi.

Haberin Devamı

‘Valimiz yanlış yapmıştır’

Arınç, Edirne Valisi Dursun Ali Şahin’in açıklamalarına ilişkin olarak şunları söyledi:?“Edirne’deki sinagogu büyük bir şevkle restore ettik, 4 trilyon civarında masrafımız oldu. Ülkemizde yaşayan farklı inanç gruplarına eşit gözle bakıyoruz. Sinagogu tekrar restore ederken, ibadet yapma imkanını almayı düşünmedik. Musevi cemaati maalesef çok azaldı. Edirne’de 20 bin civarında Musevi varken, şu anda sadece 1 kişinin olduğu biliniyor. Bunlar önemli değil. Valimiz yanlış yapmıştır, hissi davranmıştır. Mescid-i Aksa’da onlar yapılıyor diye buradaki Musevi vatandaşlarımıza kötü gözle bakamayız. Bu çağdışı bir düşüncedir. Birileri bunu alkışlasa bile yanlış olduğunu söyleriz. Valimizin sözlerinin arasına maksadını aşan bazı cümleler -ki kabul etmek mümkün değil- duygusallığıyla karıştırınca kötü bir anlayış ortaya çıktı. Valimizin açıklamasını yeterli görüyorum.”