24.07.2022 - 19:04 | Son Güncellenme:
DHA / İHA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı olan 2023, büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasında tarihi bir dönüm noktası olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İbn Haldun Üniversitesinin mezuniyet törenine katıldı. Mezuniyet töreninde konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kuruluşunun üzerinden kısa süre bir zaman geçmesine rağmen üniversitemiz bünyesindeki 6 fakülte, 12 bölüm, 2 enstitü ve toplam bin 701 öğrenci ile iftihar verici bir seviyeye ulaşmıştır. Uluslararası öğrenci, lisansüstü öğrenci, tam bursu öğrenci bakımından ilk sırada yer alan İbn Haldun Üniversitemiz gençlerimiz tarafından en çok tercih edilen Yüksek Öğretim Kurumlarımızdan birdir. Bu başarının gerisinde 1996 yılında bizzat kurucuları arasında yer aldığım İstanbul Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı ile başlayan bir mücadele vardır. Daha sonra Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı kısa adıyla TÜRGEV adını alan bu çatı altında yürütülen çalışmaların noktalardan biride, İbn Haldun Üniversitesidir. Kendi alanında ülkemiz sınırlarını aşıp uluslararası bir marka haline gelen bu vakfımız, merkezine gelen nitelikli, eğitimle, özgüven sahibi bir insanı yerleştiren medeniyet mücadelesi vermektedir. Eğitim öğretim şayet bir medeniyet davasından beslenmiyorsa, tek başına insanı ve toplumu fıtrata uygun istikamete yönlendiremez. TÜRGEV ve onun etrafında şekillenen yapıların gayesi kendi milletimizden başlayarak tüm insanlığı günün sorunlarına cevap verecek ve geleceğin ihtiyaçlarını karşılayacak geleceğin ihtiyaçlarını karşılayacak donanıma sahip kılmaktır. Üniversitemizin adını kendi kavramıyla Ümran ilminin bu günkü tarifiyle sosyolojinin kurucusu İbn Haldun’dan alması böyle bir yaklaşımın ürünüdür” dedi.
“YETİŞTİRECEĞİMİZ HER BAKIMDAN KALİTELİ İNSAN GÜCÜYLE, İNSANLIĞIN BUGÜNKÜ SORUNLARI ÇÖZECEĞİZ”
“Dünyadaki tüm büyük kalkınma devrimlerinin, tüm büyük değişimlerin gerisinde güçlü bir fikri temel vardır” diyerek konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fikri temelden yoksun, bir kalkınma çabası, insanlığı ekonomik olarak zengin kılsa da, gönül çoraklığının hakim olduğu belirsizliklere mahkum eder. Maddi imkanlar bakımından belki de tarihin en müreffeh döneminde olmasına rağmen insanlığın bir süredir yaşadığı derin sancıların gerisinde işte bu hakikat vardır. Karşımızdaki tablo insanlığın geleceğine yön verecek, yeni bir değişimin eşiğinde bulunduğumuza işaret ediyor. Yeni teknolojilerin etkisiyle baş döndürücü bir hıza ulaşan bu değişim süreci, uluslararası ilişkilerden ekonomiye, aile ve toplum yapısına kadar her alanda insanlığı yeni sınamalarla karşı karşıya bırakıyor. Önümüze her biri ayrı öneme sahip tehditleri ve fırsatları birlikte çıkaran bu kritik süreci kendi inanç ve kültürümüzle birleştirerek tarihi bir avantaja dönüştürmek mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde iklim değişikliğinden, gelir dağılımındaki bozulmaya, giderek artan küresel göçten toplumsal düzenin yeniden biçimlenen yapısına kadar pek çok alanda yüzleştiğimi sınamalardan başarıyla çıkamayız. Sözünü ettiğimiz tüm bu tehditlerin ve fırsatların merkezinde gençlerimizin dolayısıyla onların eğitim öğretimlerinin yer aldığına inanıyorum. Biz dünyanın en eski eğitim kurumlarına ev sahipliği yapan bir coğrafyada yaşıyoruz. Ecdadımız binlerce yıl boyunca Orta Asya’dan Avrupa’ya ve Kuzey Afrika’ya kadar kadim dünyanın tüm önemli medeniyet merkezlerinde insanlığın maddi ve manevi gelişimine katkı sağlayan hizmetler yapmıştır. İşte böyle bir müktesebatla bu gün yeniden ortaya koyacağı maddi ve manevi eserlerle insanlığa yön verecek bir değişimin öncülüğüne talibiz. Yetiştireceğimiz her bakımdan kaliteli insan gücüyle, insanlığın bugünkü sorunları çözecek ve geleceğini inşa edecek bir medeniyet inkişafını inşallah hep birlikte gerçekleştireceğiz” diye konuştu.
“ÖZGÜN YAKLAŞIMIMIZLA ÜLKEMİZİ YENİDEN DÜNYANIN EN GÖZDE İLİM VE TEKNOLOJİ MERKEZİ HALİNE GETİRMEMİZ ÖNÜNDE HİÇBİR ENGEL GÖREMİYORUM”
Tüm insanlığa faydalı hizmetler üretecek gençler yetirilmesi gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece kendisine değil, ailesinden, şehrinden, ülkesinden başlayarak tüm insanlığa faydalı hizmetler üreten nesiller yetiştirmedikçe bu büyük davanın hedefine ulaşmasını sağlayamayız. Bunun için her bireyin doğumundan ölümüne kadar bazı temel becerilere sahip olarak yetişmesi ve hayatın içinde yer alması öncelikli hedefimiz olmalıdır. Bir başka ifadeyle eskilerin münevver dediği bugün aydın diye isimlendirilen iletişim, sosyal, dil, dijital, mesleki becerileri yüksek insanlara ihtiyacımız var. Bu becerilerde herkes aynı olmak mecburiyetinde değildir. Ama eğitim öğretim programlarımızı ve kadromuzu, ölçme ve değerlendirme sistemini buna göre yenileyerek ideal olanı hedefleyip, mümkün olana ulaşmamız gerekiyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden başlayarak başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı sürecinde bunun mücadelesini verdik. Milli Eğitim Bakanlığımıza bağlı okullarımızı öğretmeniyle, dersliğiyle, kitabıyla, tablet bilgisayarıyla, akıllı tahtasıyla, kütüphanesiyle, laboratuvarlarıyla, spor salonuyla bunun için baştan sona yeniledik. Sayılarını 76’dan 208’e çıkardığımız ve 81 ilimize yaydığımız üniversitelerimizle sayılarını 70 binden 185 bine yükselttiğimiz öğretim elemanı kadromuzla mevcudunu 1,6 milyondan, 8,3 milyona çıkardığımız öğrencilerimizle yüksek öğretim sistemimizi bunun için geliştirdik. Artık üniversitelerimiz kendi gençlerimizle birlikte sayıları 15 binden 260 bine çıkan ve dünyanın dört biryanından gelen uluslararası öğrenciye de hizmet veriyor. Elbette bu rakamlar ne kadar mesafe kat ettiğimiz gösteriyor. Önemli olan bu güçlü alt yapı üzerinde keyfiyette hangi başarılara ulaşılacağıdır. Yaklaşık 2 yıl önce İbn Haldun Üniversitemizin külliyesinin açılış töreninde de ifade ettiğim gibi, bu alt yapı üzerinde ilimle, fikirle, hikmetle donanmış nesiller yetiştirmek öğretmenlerimizin vazifesidir. Kendi özgün yaklaşımımızla ülkemizi yeniden dünyanın en gözde ilim ve teknoloji merkezi haline getirmemiz önünde hiçbir engel göremiyorum. Biz millet olarak bunu geçmişte yaptık, bu günde yapabiliriz. Bu millet rast gele bir millet değil, bu millet öyle rast gele giderken yolda toparlanan bir millet değil. Bu milletin mayası sağlam. Bu milletin mayası sağlam olduğu içinde geleceği çok farklı şekilde inşa etmeye namzet. İbn Haldun Üniversitemizden beklentim, işte bu misyonu kendi ihtisas alanında hayata geçirerek herkese örnek olmasıdır. Az önce mütevelli heyet başkanımızın da ifade ettiği gibi, şu anda bin 710’dan hedef 5 bin demesi manidardır. İnşallah 5 bine ulaşmamızın getireceği bir çok bereket var. İnşallah bugünkü mezuniyet törenimiz üniversitemizin bu misyonunda yeni bir safha olarak tarihteki yerini alacaktır” dedi.
“KUZEYİMİZDEKİ SAVAŞTA TARAFLARLA HER DÜZEYDE KONUŞABİLEN, SON TAHIL ANLAŞMASINDAKİ GİBİ MÜMKÜN OLAN YOLLARDA İŞBİRLİĞİNİ SAĞLAYAN ANAHTAR ÜLKE KONUMUNDAYIZ”
İklim değişikliği, salgın hastalıklar gibi sebeplerle tarih boyunca güç dengelerinin değiştiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tarih boyunca iklim şartları, salgın hastalıklar, fetihler gibi sebeplerle dünyadaki güç dengeleri sürekli değişmiştir. Bir süredir salgın ve savaş gibi gelişmelerin tetiklediği üretim ve tedarik zincirindeki kırılmalar, dünyanın tamamını etkileyen ekonomik ve sosyal dönüşümleri hızlandırmıştır. Küresel yönetim ve ekonomi sisteminin yeni baştan oluştuğu bu dönemde, Türkiye olarak kendimize çok büyük hedefler belirledik. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız demokrasi ve kalkınma alt yapısından aldığımız güçle hedeflerimize adım adım yürüyoruz. Vesayetle, terör örgütleriyle, darbecilerle, ekonomik tetikçilerle mücadele ederek geldiğimiz bu noktada son dönemdeki sınamaları da başarıyla geçtiğimize inanıyorum. Salgın döneminde sağlık ve üretim gücümüzü test ettik. Rusya-Ukrayna savaşıyla bölgesel krizler karşısındaki dayanıklılığımızı gördük. Kur, faiz, enflasyon şeytan üçgeninde sıkıştırıldığımız ekonomik istikrar mücadelemizi de inşallah zaferle neticelendireceğiz. Böylece 2023 hedeflerine ulaşmış, 2053 vizyonunu hayata geçirme yolunda kararlılıkla ilerleyen bir Türkiye’yi bizden sonraki nesillere bırakma imkanına kavuşacağız. Hiç şüphesiz bu hem zorlu, hem de büyük bedeller ödenmesini gerektiren kutlu bir mücadeledir. Allah’ın yardımı, milletimizin dirayetiyle, ülkemizi bu günlere ayağına taş değdirmeden getirdik. Gelişmişinden az gelişmişine tüm ülkelerin çok ciddi siyasi ekonomik, sosyal çalkantıların eşiğinde olduğu döneme biz toparlanmamızı ve yükselişimiz tamamlamış bir şekilde girmeye hazırlanıyoruz. Güney sınırlarımızı terör örgütlerinden temizleme kararlılığımızın hem uluslararası meşruiyetine güçlendiriyor, hem bölgedeki desteğini artırıyoruz. Kuzeyimizdeki savaşta taraflarla her düzeyde konuşabilen, diyalog yollarını açık tutan, son tahıl anlaşmasındaki gibi mümkün olan yollarda işbirliğini sağlayan anahtar ülke konumundayız. Çeşitli sebeplerle sorunlar yaşadığımız ülkelerle ilişkilerimizi hal yoluna koyduk. Bazı dostlar şunu söylüyor, ‘Ben sizi anlayamıyorum. Hem kavga ediyorsunuz, hem ara buluyorsunuz, nasıl oluyor bu iş?’ işin zaten anahtar kısmı orası. Bütün mesele dost kazanmak, düşman değil. Biz de bunu şuana kadar başardık, başarıyoruz. Bize güvenen dost ve kardeş toplumları, ülkeleri zor zamanlarında hep yanlarında olarak hayal kırıklığına uğratmadık” şeklinde konuştu.
“CUMHURİYETİMİZİN KURULUŞUNUN 100. YILI OLAN 2023, BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE’NİN İNŞASINDA TARİHİ BİR DÖNÜM NOKTASI OLACAKTIR”
“Türkiye’ye karşı sistematik husumet politikası izleyen herkesi tutumunu gözden geçirmeye ve uzlaşma yolları aramaya mecbur bıraktık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Siyasi, ekonomik ve askeri çıkarlardan taviz vermeden bölgesel ve küresel ilişkilerimizi koruyabileceğimizi herkese gösterdik. Göreve geldiğimizde bizim savunma sanayinde sadece bize ait olan yüzde 20’ydi, ama şuanda savunma sanayinde ürettiğimiz yüzde 80’e ulaştı. Bütün bunlarla beraber, artık savunma sanayinde kendi ürünlerimiz ortada, kendi ürünlerimizi üretirken, birilerine de ciddi manada Türkiye’ye göz kırparken dikkatli olun demeyi getiriyor. Bunları yaparken yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütme esasına dayanan ekonomi politikamız küresel tehditler karşısında en önemli koruma kalkanımız haline dönüştü. Pek çok ülkenin resesyon ve buna bağlı krizlere sürüklenme korkusu yaşadığı dönemde biz ekonomimizi büyüterek yolumuza devam ediyoruz. Küresel dengesizliklerin ve içimizdeki kimi açgözlülerin sebep olduğu yüksek fiyat artışlarına karşı vatandaşlarımızı gelirlerini artırarak korumakta kararlıyız. Elbette çözmemiz gereken sıkıntılar var. Ama elimizdeki imkanlar ve önümüzdeki potansiyel, bu sıkıntıların fevkalade üzerindedir. Biz umutsuzluğu küfre yakın gören bir anlayışın mensuplarıyız. Umutlu olmak için elimizde ziyadesiyle sebebimiz mevcuttur. Bizim sadece son 8 yılda başımıza gelenlerin herhangi birine maruz kalması halinde ayakta durabilecek pek az toplum, pek az ülke olduğuna inanıyorum. Türkiye olarak bir yandan önümüze çıkan engelleri aşıp, tehditleri bertaraf ederken, diğer yandan da demokrasi ve kalkınma hedeflerinden en küçük bir sapma göstermedik. İnşallah cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasında tarihi bir dönüm noktası olacaktır. Akademi dünyamızdan ülkemizin bu kritik süreçte yaşadıklarını tüm boyutlarıyla ortaya koyacak bir çalışmaları yaparak bize ve milletimize ışık tutmasını bekliyorum” ifadelerini kullandı.