14.02.2018 - 14:46 | Son Güncellenme:
DHA
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin genel merkez binasında basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Destici, Astsubay Musa Özalkan'ın, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Afrin'deki teröristlere yönelik başlattığı Zeytin Dalı Harekatı'nda şehit olmasından bir gün sonra emekli ikramiyesine ve aracına haciz konulmasını talep eden Avukat Emine Gün'e tepki göstererek, "Tüm Türkiye tek yürek olmuş bu operasyonlarda kahraman ordumuzun yanında yer alıp, şehitlerimizi bağırlarına basıp ve hakka uğurlarken bazı fırsatçılarında, kendini bilmezlerinde şehitlikten, millet sevgisinden nasibini almamışlarında daha şehidimizin kanı kurumadan onu icraya verecek kadar alçalmalarını da anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum. Bu konuyla ilgili Adalet Bakanlığı ve diğer mercileri gerekli çalışmaları yapmışlardır. Bu haysiyetsizlik bizim kaldırabileceğimiz türden bir şey değildir. Evine haciz göndermek ya da alacağına hakkı olan şehitlik parasına icra koymak yerine, bu çok daha kolay bir şeklide halledilebilirdi. Ne şehidimizin ruhu incitilirdi, ne ailesi böyle bir hüzne ve kedere boğulurdu" dedi.
'BU TERÖR ÖRGÜTÜ NEDEN BİTMEDİ?'
Destici, Afrin Harekâtı'nın siyasete alet edilmemesi gerektiğini söyleyen eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a tepki göstererek, şöyle konuştu: "Eski Genelkurmay Başkanlarının özellikle siyasetçilerin birbirleriyle yapmış olduğu tartışmalara müdahil olmalarını doğru bulmuyorum. İlker Başbuğ’a şunu sormak isterim: 'Siz konuşacak makamda değildiniz. İcra edecek makamdaydınız. Genelkurmay Başkanlığı döneminizde bu PKK terör örgütü neden bitmedi?' İlk önce bunun cevabını versin. Dolayısıyla siyasetçiler hakaret içermeden, toplumu ayrıştırıcı bir dil kullanmadan birbirlerini eleştirebilirler. Yapılan harekatla ilgili düşüncelerini ifade edebilirler. Kahraman Mehmetçiğimizin moralini yüksek tutmak ve başarılı olma adına dilek ve temennilerini, görüşlerini yüksek sesle dile getirebilirler. Bunlara karşı yapılan haince açıklamalara, bildirilere karşı en sert şekilde cevap verebilirler. Anladığım kadarıyla İlker Başbuğ, özellikle Türk Tabipler Birliği (TTB) ve HDP'nin etrafında hizalanan, onlara arka çıkan birtakım siyasetçilere verilen sert cevaplardan rahatsız olmuş gözüküyor. Bence İlker Başbuğ pozisyonundaki insanların bu tür siyasi tartışmalara girmek yerine, askeri alanda bir önerileri varsa onları söylesinler. PKK ile ilgili kendi dönemlerinin hesabını versinler"
'İTTİFAK İÇERİSİNDE HER PARTİ KENDİ AMBLEMİYLE YER ALMALI'
AK Parti ve MHP arasında devam eden ittifak görüşmelerine değinen Destici, "Milli yerli kesimleri bir araya getirmeyi amaçlayan milliyetçi, maneviyatçı, siyasi oluşumların seçimlere birlikte girme konusundaki arzularının yanında olduğumuzu, desteklediğimizi ve Büyük Birlik Partisi olarak da bunun içerisinde yer alacağımızı ifade ettik. Bugün tamamlanan iki parti arasında kurulmuş olan komisyon taslak çalışmasını tamamladı. Dolayısıyla bunun nihai bir çalışma olmadığının kanaatindeyim. Bu çalışma liderlere, parti genel başkanlarına sunuldu. Burada tekrar bir değerlendirme yapılacaktır. Bizde divan heyetimizle bir araya geleceğiz. Bu ittifakın yasal hale getirilmesi üzerine yeni çalışmamızı son gelişmelere göre, AK Parti ve MHP başta olmak üzere diğer siyasi partilerimizle paylaşacağız. Partilerin seçimlere ittifak ederek girmelerinin önündeki yasal zorluğun kaldırılması ve bunun yasal hale dönüştürülmesi. İttifak içinde yer alacak her parti mutlaka kendi amblemiyle ittifakın içerisinde yer almalı ve liste tek olmalıdır. Çünkü liste farklı olduğu zaman ittifak etmiş partiler seçim meydanında birbirleriyle karşı karşıya gelirler. Bu partilerin aleyhine bir sonuç doğurur" diye konuştu.
'TÜRKİYE ASLINDA ABD İLE MÜCADELE ETMEKTEDİR'
ABD Dışişleri Bakanı Tillerson'un Türkiye'ye gerçekleştireceği ziyaretin hatırlatılmasını üzerine Destici, şunları söyledi: "ABD eğer Türkiye ile ilişkilerini olumlu bir şekilde sürdürmek istiyorsa, bölgede barış ve istikrar istiyorsa, demokrasi ve insanlık hakları öncelikleri ise, terör örgütlerine verdiği desteği kesmek ve bugüne kadar verdikleri ağır silahlar başta olmak üzere bütün silahları geri almak olmalıdır. Türkiye şuanda YPG ve PKK ile mücadele ederken aslında ABD’yle de mücadele etmektedir. Onları eğiten, donatan ABD’nin CENTCOM’dur. Bunlar bilindiği halde sözde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) oluşturulmuştur. Yardım PKK ve YPG’ye değil, ‘Amerikan Kongresi’nden SDG’ye yapılmaktadır’ gibi açıklamalar yapılmaktadır. Bu bir kılıftır. Türkiye bu konuda kararlıdır ve geri adımı olmaz. Amerika’nın yapması gereken yarınki ziyaretle birlikte Türkiye ile ilişkilerini normalleştirmek, iyileştirmek ve gerçek bir müttefik, stratejik ortak gibi hareket etmek. Türkiye’nin terör mücadelesinde yanında yer almak olmalıdır"