SiyasetCumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye tarihi bir tercihte bulunacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye tarihi bir tercihte bulunacak

24.03.2017 - 15:06 | Son Güncellenme:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye 16 Nisan'da tarihi bir tercihte bulunacak" dedi.Avrupa'ya sert sözlerle yüklenen Erdoğan, "Nazi deyince rahatsız oluyorlar. Siz Tayyip Erdoğan'a 'diktatör' dedikçe size rahat olmayacak. Tayyip Erdoğan da size faşist de diyecek Nazi de diyecek" şeklinde konuştu. Erken seçim tartışmalarına son noktayı koyan Erdoğan, "Yeni sisteme göre, seçimler ne zaman yapılacak, Kasım 2019'da. O zaman eğer partim beni kalkar da aday yaparsa milletim de teveccüh gösterirse o zaman beraber yürürüz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye tarihi bir tercihte bulunacak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Denizli'ye geldi. Helikopterle il merkezine geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Denizli Büyükşehir Belediyesi'ni ziyaret etti. Erdoğan'ı belediye önünde Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ziyarette Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de eşlik etti. Basına kapalı gerçekleşen ziyaret yaklaşık 25 dakika sürdü.Ziyaret sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz Delikliçınar Şehitler Meydanı'nda düzenlenen toplu açılış töreninde katıldı.

Haberin Devamı

HADDİNİ BİL...

Erdoğan törende konuştu. Almanya'nın İstihbarat Başkanı'nın açıklamalarına sert tepki gösteren Erdoğan, "Bir istihbarat başkanı açıklama yapamaz. Diyor ki; biz bu olayların arkasında FETÖ'yü görmedik diyor. Bunu önce muhatabına sor. Türkiye'nin milli istihbarat teşkilatına sor. Sen kimsin ya! Haddini bil!" dedi. Meydandan gelen 'İdam isteriz sloganlarına' karşılık veren Erdoğan, "İşte 16 Nisan kırılma noktasıdır. Sayın Kılıçdaroğlu, Yıldırım, Bahçeli varım diyorlar. 16 Nisan'dan sonra parlamentodan geçip bana gelirse onaylarım. Avrupa'nın ne dediği de beni enterese etmez" diye konuştu.

YORULMADINIZ MI?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki yıllık bir aranın ardından bir kez daha Denizli'de olmanın memnuniyeti içerisinde olduğunu ifade etti. Erdoğan, vatandaşlara, "Nassınız bakem? Dinelmekten yorulmadınız de mi?" dedikten sonra sevgileri, coşkuları ve vefaları için teşekkürlerini iletti. Denizli'nin bağımsızlığın, özgürlüğün ve hürriyetin kıymetini iyi bildiğini dile getiren Erdoğan, Anadolu'nun işgaline karşı en güçlü tepkiyi veren yerlerden birinin de Denizli olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Denizli'nin "Bu tecavüze karşı hareketsiz kalmak din ve devlete ihanettir" diyen Müftü Ahmet Hulusi Efendi'nin çağrısıyla Denizli'nin milli mücadeleye katıldığını aktararak, "Denizli düşman işgaline uğramamıştır ama Milli Mücadelede en ön saflarda yer almıştır. Malazgirt Zaferi'nden sonra bu toprakları bize vatan yapan Server Gazilerin, Mehmet Gazilerin izinden giden Denizli halkı terörle mücadelede de yiğitliğini, kahramanlığını açıkça ortaya koymuştur." değerlendirmesinde bulundu. Denizli'nin son 1,5 yılda sınır içinde, dışında yürütülen terörle mücadele operasyonlarında ve 15 Temmuz darbe girişimi sırasında toplam 16 şehit verdiğini anımsatan Erdoğan, tüm şehitlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.

Haberin Devamı

TÜRKİYE TARİHİ BİR TERCİHTE BULUNACAK

Bu sırada vatandaşların "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" şeklinde tezahürat yapması üzerine Erdoğan, "Evet, Rabbim öyle buyuruyor, 'Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, onlar diridirler ancak siz bilemezsiniz'. Türkiye 16 Nisan'da tarihi bir tercihte bulunacak. Yapacağımız iş gayet basit, ülkemizin eski yönetim sistemiyle mi devam edeceğinin yoksa yeni bir yönetim sistemine mi geçeceğinin tercihini yapacağız, mesele bu. Eski mi, yeni mi?" şeklinde konuştu.

Haberin Devamı

Eski yönetim sisteminde hükümetlerin Mecliste kurulduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer Mecliste bir parti çoğunluğu elde edebilmişse mesele yok. Başbakan belli olduğu için hükümet kuruluyor, güvenoyu alıyor ve çalışıyordu. Şayet Mecliste bir parti çoğunluğu elde edememişse işte o zaman yandık demektir. Çünkü bu durumda çeşitli partilerin bir araya gelip koalisyon kurması gerekiyordu. Nerelerde kuruyorlardı bu koalisyonu? Otellerde, otellerde milletvekili pazarlarının açıldığı, siyaset baronlarının, medya patronlarının hükümet kurup, hükümet yıktığı günleri içimizde hatırlayanlar çoktur." Erdoğan, 1970'li yıllarda hükümetlerin ortalama ömrünün 9 ay, 1990'lı yıllarda 14 ay olduğunu, 1950'den bu yana her 16 ayda bir hükümet değiştiğini dile getirdi. Vatandaşların, "Dik dur eğilme Denizli seninle." şeklindeki tezahüratlara Erdoğan, "Şüphem yok. Şunu bileceksiniz, biz beşer planında hiçbir gücün önünde eğilmedik. Biz sadece Rabbimizin huzurunda rükuda eğildik, secdede eğildik, başkası asla?" karşılığını verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Böyle 9 ayda, 16 ayda hükümetlerin kurulup, indiği bir ülkede istikrar olur mu? Güven olur mu?" diye sordu.

Haberin Devamı

'ÇİFT BAŞLILIKTAN HERKES RAHATSIZDI'

Erdoğan,konuşmasında 1960 darbesinin ardından kurulan sistemle, hiçbir sorumluğu olmayan ama çok geniş yetkilerle donatılmış cumhurbaşkanları ile başbakanların "adeta birbirlerini yediklerini" söyledi. Hepsinin de bu çift başlılıktan rahatsız olduğunu belirten Erdoğan, "Bakıyorsunuz Gazi Mustafa Kemal, İnönü ile kavgalıydı. İstifasını dahi istemiştir. Bunları bu ülke yaşadı. Aynı şekilde İnönü kendi Başbakanı ile kavgalıydı. Ne zaman ki rahmetli Menderes geldi, ondan sonra istikrar geldi." diye konuştu. Erdoğan, "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganlarına, "Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Gerçi ana muhalefet gençlerin parlamentoya girmesini istemiyor ama varsın istemesin, biz istiyoruz. İnşallah genç, dinamik bir parlamentonun nasıl olacağını 16 Nisan'da göstermeye hazır mıyız?" karşılığını verdi.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanın bir tarafa çektiği Başbakan'ın bir başka tarafa çektiği Türkiye'nin "siyasi ve ekonomik krizlerden başını kaldıramadığını" dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hani ana muhalefetin başındaki zat soruyor ya; 'Herkes uzaya giderken Türkiye ne yapıyordu?' diye. İşte o dönemlerde Türkiye koalisyonlarla, Cumhurbaşkanı-Başbakan kavgalarıyla uğraşıyordu ey Kılıçdaroğlu. Bak, Türkiye 15 senedir nasıl kalkınıyor. Çünkü artık koalisyon diye bir şey olmadı. Bizler ülkemizi sıçrattık. Soruyorum; Denizli 15 yıl önce neydi bugün ne oldu? Ben Başbakan değildim, Sayın Gül Başbakandı, Aydın'a geldim. Aydın-Denizli arası 105 kilometrelik bir bölünmüş yol meselesi vardı. 14 sene öncesinden bahsediyorum. Orada söz verdim: 'Burayı süratle yapacağız.' Aydın-Denizli arası bölünmüş yol yaptık mı? Biz, buyuz. Biz 'yol medeniyettir' dedik, yolları yaptık. 'Havaalanı' dedik, Çardak'ı yaptık mı? Bunların, herkes uzaya giderken meşgul oldukları şey, Gezi Parkı'nda oynamaktı. Onlar, onlarla meşgul oluyordu. Biz ise acaba eğitim sisteminde, üretimde ne yaptık...

4 temel direk dedik: Eğitim, sağlık, adalet, emniyet. 75 üniversitemiz varken sayısını 181'e çıkarttık. Şu anda üniversitesi olmayan il yok. Bununla kalmadık, üniversitelerdeki öğrencilerimizi dilenci durumuna düşürüyorlardı. Onlara ciddi rakamlarla burslar vermeye başladık. Burs ve kredi olarak kim müracaat ederse eli boş dönmez ama bazı gençler 'illa da burs' diyor. 'İlla burs' deme. Burs burs, kredi kredi. Çünkü krediyi, iş bulduğun zaman ödemeye başlıyorsun. Üstelik faizsiz. Böyle bir imkan kaçırılır mı?

Türkiye'de bütün dersliklerin sayısını artırdık. 270 bin derslik ilave ettik, ilk ve orta öğretimde. Çünkü yetmiyordu. 70-80 kişilik sınıflarda tahsil yapıyorduk. Bunun ortalaması 30 olacak, aşağısı olur ama 60-70, o devir kapandı. Milli bütçeden en fazla payı milli eğitime ayırdık, öğretmen sayısını arttıralım diye. Şimdi yoğun şekilde öğretmen alıyoruz, yetiştiriyoruz. Derdimiz başka, derdimiz insan. Her şey insan için, her şey Türkiye için, diğerleri boş. Benim yaşımda olanlar iyi bilirler, kitap bulamazdık. Şimdi biz sıraların üzerine kitapları koyuyoruz. Okullarımız açıldığı gün yavrularımız kitaplarını sıraların üzerinde buluyor. Artık bilgisayar tabletleriyle, akılı tahtalarla sınıfları donatılıyor."

'BUNLARDA DEMOKRASİ YOK'

Şu anda hastanesi olmayan il bulunmadığını; ilçelerde bile hastane kurulduğunu, gün hastaneleri oluşturulduğunu anımsatan Erdoğan, şimdi yeni bir adım attıklarını, şehir hastaneleri kurduklarını aktardı. Mersin Şehir Hastanesinin açılışını Başbakan Binali Yıldırım ile birlikte yaptıklarını, Yozgat'ta açtıklarını, bugün Başbakan Yıldırım'ın Isparta Şehir Hastanesinin açılışını yaptığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü biz sıçramak zorundayız. Muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak durumundayız. Onun için çok çalışacağız ve 16 Nisan üretimi, süratle kalkınmayı getirecek." diye konuştu.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin ekonomide nereden nereye gelindiğini anlattığını belirten Erdoğan, "Bundan öncekiler neredeydi, biz nerdeyiz? Şu ana muhalefetin bu ülkede terör estirdiği zamanı biliriz. Bunlar Menderes idama götürüldüğü zaman alkışlayanlardır. İki arkadaşını idama götürüldüğü zaman alkışlayanlardandır. Bunlarda demokrasi yok." dedi.

AP'YE SERT TEPKİ

Erdoğan, Almanya'da, Hollanda'da, İsviçre'de, Belçika'da demokrasinin, inanç özgürlüğünün olmadığını, bu ülkelerde özgürlük adına bir şeyin bulunmadığını bildirdi. Meydanı dolduran kalabalığın, "Vur vur inlesin, batı dinlesin" sözlerine karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, asıl dinlemenin 16 Nisan'da olacağını kaydetti. Sabah Gazetesi'nin Avrupa baskısı Daily Sabah'ın Avrupa Parlamentosu'na girmesinin yasaklandığını anımsatan Erdoğan, şunları söyledi: "Hani sizde medya özgürlüğü vardı, hani basın özgürlüğü vardı. Niye yasakladınız? Hesabını vereceksiniz. Tayyip Erdoğan'a 'diktatör' de, Tayyip Erdoğan 'faşist' dediği zaman, 'nazi' dediği zaman rahatla. Size rahat olmayacak. Niye olmayacak? Siz Tayyip Erdoğan'a 'diktatör' dediğiniz sürece bilesiniz ki Tayyip Erdoğan da sizlere 'faşist de diyecek, nazi de'. Niye mi söyleyeyim: Bizim Avrupa'daki mabetlerimizin duvarlarına bunlar gamalı haç yapıyor mu? Ey devlet sen neredesin? Niye bu gamalı haçların yapılmasına müsaade ediyorsun? Bizim camilerimizin camları, çerçeveleri indiriliyor mu? Peki neden siz bunları takip etmiyorsunuz, neden? Birçok vatandaşımız Avrupa'da öldürüldü, daha neticesi yok."

HALEP ORDAYSA ARŞIN DENİZLİ'DE

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin tek parti hükümetleri döneminde ortalama büyüme oranının yüzde 6, koalisyon dönemlerinde yüzde 4 olduğunu ifade etti. "Türkiye sadece 1990'ların başlarından beri tek parti iktidarıyla yönetilseydi, bugünkünden iki kat daha zengin olacaktı." diyen Erdoğan, şu an kişi başına düşen milli gelirin 11 bin dolar yerine, 22 bin dolara çıkacağını vurguladı. O günlerin de geleceğini belirten Erdoğan, cumhurbaşkanlığı sisteminin devreye girmesiyle, 2023 hedeflerinin yakalanacağını anlattı. Ulaşımda atılan adımların ortada olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 79 senede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapıldığını, kendilerinin ise 14 yılda 19 bin kilometre bölünmüş yol inşa ettiklerini bildirerek, "Halep oradaysa, arşın Denizli'de." dedi.

DAHA NELER OLACAK NELER

Yurt genelinde 25 havalimanının olduğunu, bu sayıyı 59'a çıkardıklarına vurgu yapan Erdoğan, şöyle konuştu:"Bu hayırcılar var ya çok enteresan. Herkes oyunda serbesttir, bunlar ayrı mesele ama bunlar bir garip. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü yapılırken bunlar 'hayır' diyordu, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü yapılırken, bunlar 'hayır' diyordu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün temelini atıyoruz buna da 'hayır' dediler. Bu köprüler şimdi şakır şakır hizmeti veriyor. Kendileri de üzerinden rahatlıkla geçiyor. Çünkü bunlar 'hayır' derken niye dediklerini bilmiyorlar. Şimdi de 'hayır' derken niye dediklerinin farkında değiller. Osman Gazi Köprüsü'nü yapıyoruz yine 'hayır' dediler. 'Ne olacak ya körfezi dolaşsınlar' dediler. Bizim derdimiz başka. İstanbul-İzmir arasını 3 saat 15 dakikaya indirelim istiyoruz. Aynı şekilde şimdi 18 Mart Çanakkale Köprüsü'nün temelini attık. İnşallah 2023'de açılışını yapacağız. Dünyanın bir numaralı köprüsü olacak bu. İki kule arasındaki açıklık itibarıyla bir numara. Türkiye yapar, çünkü iman öyle bir şeydir ki tekeden bile süt çıkartır. Onun için azmedip yapacağız. 'Ekonomi çöktü' dediler. Ekonomi bitse... 11 milyar Türk lirası bu köprünün maliyeti. Bunun yarısı Kore'den geliyor yarısı Türk sermayesi. Bu köprünün temeli atıldı, daha neler olacak neler."

ŞİMDİ OTOMOBİLLERİYLE BEY BEY DOLAŞIYORLAR

Önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde dünyanın bir numaralı havalimanın açılışını yapacacaklarına değinen Erdoğan, bu havalimanın ilk etabında yıllık yolcu kapasitesinin 90 milyon olacağını, 2023'de tamamı bittiğinde ise yolcu kapasitenin 150 milyona ulaşacağını açıkladı. Hayırcı cephenin buna da "Hayır" diyeceğini anlatan Erdoğan, "Çünkü hayırcı bunlar. Marmaray'ın temelini attığımızda da 'hayır' dedi bunlar. Niye? Denizin altından geçiyor ya... İnanmadılar. 'Denizin altından nasıl böyle bir şey yapacaklar?' dediler. 3 yıl oldu. 3 yılda Marmaray'dan geçenlerin sayısı 200 milyonu aştı. 'Şimdi insanlar raylı sistemden geçiyor ama bir de otomobillerin geçeceği sistemi kurucağız denizin altından, Avrasya Tüneli' dedik. 'İstemezük' dediler. Ve biz Avrasya Tünelini de yaptık. Şimdi otomobilleriyle bey bey geçiyorlar." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Evet" diyene olduğu gibi "Hayır" diyene de saygı gösterdiklerine ancak kimlerin "Hayır" dediğinin önemli olduğunu belirtti. Kandil'deki PKK terör örgütünün başındaki kişinin "Hayır" dediğini, İmralı'dakinin "Hayır" dediğini, Pensilvanya'daki FETÖ'cünün "Hayır" dediğini hatırlatan Erdoğan, "Şimdi 'Hayır' diyenlerin iyi düşünmesi lazım. 'Ben hayır derken acaba kimlerle beraberim.' diye düşünmesi lazım öyle mi? Kişi sevdikleriyle beraberdir. Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Mesele bu."

ERKEN SEÇİM TARTIŞMALARINA SON NOKTAYI KOYDU

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine göre seçimlerin Kasım 2019'da yapılacağını belirterek, "Eğer o zaman milletim, partim kalkar da aday yaparsa, milletim de teveccüh gösterirse, o zaman beraber yürürüz. Başka birine teveccüh gösterirse, o kişi gelir ülkeyi yönetir." dedi. Erdoğan, konuşmada, miting alanını dolduran kalabalığa, dün akşam Kanal D ve CNN Türk ortak canlı yayınına çıktığını anımsatarak, "İzlediniz mi?" diye sordu. Kalabalık, hep bir ağızdan "Evet" diye bağırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Niye evet dediğimizi anladınız değil mi?" sorusuna da "Evet" yanıtını veren kalabalık, "Şüphe kaldı mı?" sorusuna ise "Hayır" karşılığını verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim ne içeride ne dışarıda kimseyle kavga etmek, kimseyle aramızı bozmak gibi bir niyetimiz asla yok. Ama bizim milletimize karşı sorumluluğumuz var. Biz 81 vilayetiyle bu ülkenin, 80 milyon vatandaşımızla bu milletin, yurt dışındaki kardeşlerimizin, umudunu bize bağlamış tüm dostlarımızın, soydaşlarımızın hakkını, hukukunu savunmak mecburiyetindeyiz. Çünkü biliyoruz ki bu ülke ve bu millet varsa hep birlikte biz de varız. Şayet ülkemizin bütünlüğüne halel gelirse, milletimizin birliğine, dirliğine zarar gelirse, o zaman kıyamet hepimiz için kopmuş demektir. Nasreddin Hoca'nın kıyamet hikayesini biliyorsunuz değil mi? Hoca'ya, 'Kıyamet ne zaman kopacak?" diye sormuşlar. O da 'Karım öldüğünde küçük kıyamet, ben öldüğümde büyük kıyamet kopacak.' demiş. Biz de diyoruz ki 'Ülkemizin ve milletimizin başına kötü bir şey geldiği zaman, hep birlikte kıyameti yaşarız.' İşte yakın çevremizde yaşananları görüyorsunuz. Suriye'deki yakılmış ve yıkılmış şehirlerin fotoğraflarına bakıyorsunuz değil mi? Irak'ta yaşanan acıları takip ediyorsunuz değil mi? Türkiye'yi de işte bu duruma düşürmek isteyenlere karşı en büyük gücümüz birliğimizdir, beraberliğimizdir."

Erdoğan'ın, "Onun için, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız." sözlerini, alanı dolduran kalabalık hep birlikte tekrarladı. "İşte mesele bu, 16 Nisan bunun tescilidir, bunun teyididir." ifadesini kullanan Erdoğan, 4,5 yıl İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, 12 yıl Başbakanlık, son 2,5 yıldır da Cumhurbaşkanlığı yaptığını söyledi.

YÜREĞİMİZ MİLLETİMİZİN TAMAMI İÇİN ATMIYOR MU?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu: "Bugüne kadar ülkemizin, milletimizin, herhangi bir şehrimizin veya vatandaşımızın aleyhine bir adımımız, kötülüğüne yol açacak bir tasarrufumuz olmamıştır. Yaptığımız hizmetlerden, hayata geçirdiğimiz projelerden hangi bölgeden, hangi kökenden, hangi mezhepten, meşrepten, görüşten olursa olsun herkes yararlanmıyor mu? Yüreğimiz milletimizin tamamı için atmıyor mu? Alın terimiz herkes için dökülmüyor mu? Bu anayasa değişikliğinde farklı olması için herhangi bir sebep mi var?

Türkiye için, Türk milleti için, tüm kardeşlerimiz için iyi olacağına, güzel olacağına, faydalı olacağına inanmasak böyle bir reformun arkasında niye duralım? 14 yıldır ülkeyi yöneten, halen de Meclisiyle, hükümetiyle, Başbakanıyla uyum içinde çalışmalarını yürüten bir Cumhurbaşkanı olarak, kendim için bir şey istiyor olabilir miyim? Bizler faniyiz, 16 Nisan'a çıkmaya elimizde senet var mı? Yok. Bazıları diyor ki 'Tayyip Erdoğan iyi de Tayyip Erdoğan'dan sonra ne olacak?' Bu, Tayyip Erdoğan için yapılan bir sistem değil ki, bu farklı bir şey. Biz eski köhne sistemi bir kenara koyalım, ortaya yeni bir sistem getirelim. Rejim 1923, orada. Ama biz şimdi yeni bir yönetim sistemiyle bir adım atıyoruz. Çünkü, Tayyip Erdoğan fani, bugün var yarın yok. Allahım böyle emrediyor. Değil mi? Ne bir an ileri ne bir geri. Öyle ise yapmamız gereken, öyle bir sistem kuralım ki kim gelirse gelsin bu sistemle ülkemizi çok daha ilerilere taşıyacak bir yapıyı elinde bulsun. Bizim derdimiz bu."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek amacının ülkeye ve millete, gelecekteki hedeflere ulaşmayı sağlayacak, birliği, beraberliği ve kardeşliği güçlendirecek bir yönetim sistemini kazandırmak olduğunu ifade etti.

' MİLLETİMİZİN YARISININ TEVCCÜHÜNÜ KAZANMAK...'

Yeni sisteme göre, seçimlerin Kasım 2019'da yapılacağını anımsatan Erdoğan, "O zaman milletim, eğer partim beni kalkar da aday yaparsa, milletim de teveccüh gösterirse, o zaman beraber yürürüz. Başka birine teveccüh gösterirse, o kişi gelir ülkeyi yönetir. Bu sistemin işleyişi konusunda en büyük güvencem nedir biliyor musunuz? En büyük güvencem sizsiniz, millettir millet. Çünkü bu milletin yarısından fazlasının teveccühünü kazanmak öyle kolay bir iş değil. Bunun için değerlerinizle, birikiminizle, samimiyetinizle, projenizle, programınızla milletle bütünleşmeniz gerekiyor. Aksi takdirde o sandıktan çıkamazsınız." sözlerini kullandı. Erdoğan, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı çıkanların asıl itirazının sistemin kendisine olmadığını, onların, bu sistemde milletin kendilerine teveccüh etmeyeceğini bildiklerini belirterek, "Onun için meseleyi başka taraflara çekmeye çalışıyorlar." dedi.

"Tek millet için evet mi, tek bayrak için evet mi, tek vatan için evet mi, tek devlet için evet mi?" sözlerine, kalabalığın "Evet" yanıtını vermesi üzerine Erdoğan, "İşte bu coşku, bu heyecan var olduğu sürece, Allah'ın izniyle kimse Türkiye'ye diz çöktüremez. Biz Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcüsü'yle, Abhaza'sıyla, Roman'ıyla tek milletiz." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bayrağımızın rengi, şehidimizin kanının rengidir. Hilal bağımsızlığımızın ifadesidir, yıldız şehidimizin ta kendisidir. 780 bin kilometrekare ile bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. 780 bin kilometrekare ile tek vatan. Bu vatanda kimse ne yapamaz? Herhangi bir operasyon yapamaz. İşte şu anda askerimizle, polisimizle, bütünüyle Tendürek Dağları'nda, Gabar'da, Bestler Deresi'nde inlerine kadar girdik, giriyoruz. Bu terörü Allah'ın izniyle bitireceğiz. Bu ülkenin huzuruna, mutluluğuna, refahına kastedenlere oralarda inşallah yaşam hakkı tanımayacağız." sözlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "AB değerleri, Avrupa ülkelerinin kendi çıkarları söz konusu olduğunda rafa kaldırılacak ama başka devletlere saygısızca dayatılacak araçlar haline dönüştürülemez. Eğer Avrupa böyle bir yanlışa düşerse en büyük zararı kendisi görür. Ben bunları söyleyince rahatsız oluyorlar, kendilerini tehdit ettiğimizi söylüyorlar. Bunun neresi tehdit?" dedi. Erdoğan, Denizli 15 Temmuz Delikliçınar Şehitler Meydanı'nda düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, halk oylamasını hatırlatarak, vatandaştan yükselen "evet" seslerinin istikbaline ve istiklaline sahip çıkan bir milletin arşa yükselen sadası olduğunu ifade etti.

İDAM ÇIKIŞI

Meydandan gelen "İdam isteriz" sözleri üzerine Erdoğan, şu karşılığı verdi: "İşte 16 Nisan. 16 Nisan bunun kırılma noktasıdır. Sayın Kılıçdaroğlu, 'Ben varım' diyor, Sayın Bahçeli de aynısını söylüyor, Sayın Yıldırım da. Parlamentodan 16 Nisan'dan sonra geçip onay için bana geldiğinde, ben bunu onaylarım. Avrupa Birliği ne der, Beni enterese etmez. Biz George'a, Hans'a bakmayız. Biz Ahmet'e, Mehmet'e, Ayşe'ye, Fatma'ya bakarız. Biz Rabb'imize bakarız. Çünkü biz halk ve hak ile hareket etmek durumundayız. Çünkü aksi takdirde şehitlerimizin hesabını veremeyiz. Onun için bunu yapacağız."

' YERLİ VE MİLLİ BAŞKANLIKTAN BAHSEDİYORUZ'

Türkiye'nin 1923 yılında rejimini cumhuriyet olarak belirlediğini, milletin demokrasi, hak ve özgürlüklerin teminat altında olduğu hukuk devletini benimsediğini vurgulayan Erdoğan, amaçlarının milli, yerli, demokrat, özgürlükçü, müreffeh Türkiye'yi daha ileriye taşımak olduğunun altını çizdi. Erdoğan, "Onun için biz yerli, milli bir başkanlıktan bahsediyoruz. Filanca şöyle yapmış, böyle yapmış. Hayır. Türk tipi bir başkanlık sistemi. Bugünlere demokrasi ile geldik. Bundan sonra da yolumuza demokrasi ile devam edeceğiz. Aksi yönde bir tehditle karşılaşırsak mücadelenin en ön safında, 15 Temmuz'da olduğu gibi, biz yer alırız. Tıpkı 15 Temmuz gecesi ülkeye silah zoruyla el koymaya çalışan o FETÖ'cü ihanet çetesine yaptığımız gibi. Milletimizle el ele verip ölümüne mücadele ederiz." diye konuştu. Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin yaşandığı geceye de değinen Erdoğan, kendisinin her zaman halkın gücüne inandığını ve milletin 15 Temmuz gecesi 81 ilde meydanlara dökülerek, darbe girişimine karşı koyduğunu anlattı. Erdoğan, şöyle devam etti: "Biz de yanımda eşim, çocuklarım, damadım hep beraber birlikte tereddütsüz atladık ve son ana kadar Ankara mı, İstanbul mu diye pilotum dahi bilmiyordu. Son anda dedik ki İstanbul. Pist karanlık. Pilota sordum, 'sen karanlık piste inmesini bilmiyor musun?' diye. 'İnerim ama tanklar, otobüsler varsa...' 'Bir alçak uçuşla geç bakalım, yak farlarını' dedik. Ve pistin üzerine gelindiğinde hiçbir şey yok. O zaman 'bu piste in' dedik. Ve İstanbul'a indik. Alçak uçuşlar yaptılar üzerimizden. Ama bütün bunlara rağmen bizler orada halkımızla kucaklaştık. Ve o andan itibaren, İstanbul'dan zaten işi yönetmeye başladık. Elhamdülillah 16-17 saatte bu karşı operasyon neticesini verdi. Bunlar çil yavrusu gibi dağıldı mı? Unutmayın, korkaklar zafer anıtı dikemez. Halbuki bunların altında F-16'lar vardı. Bunlar helikopterlerle, tanklarla, modern silahlarla saldırıyorlardı. Ama bizim gencimiz, hanım kardeşlerimiz, yaşlılarımız, hiçbiri tereddüt etmediler. Niye? Çünkü onlar şuna inanıyordu, şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda. Canı, cananı bütün varımı alsın da Huda, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Mesela bu." Türk milletinin FETÖ'nün darbe girişimi gecesi gövdesine siper ederek vatanını savunduğuna işaret eden Erdoğan, 249 şehit verildiğini, 2 bin 193 kişinin gazi olduğunu ancak ülkenin, milletin kurtulduğunu belirtti.

'HADDİNİ BİL'

Erdoğan, Batı'nın o geceye ilişkin tavrına da değinerek, şunları kaydetti: "Şu Batılılar var ya, müstesnalar bir tarafa, üç gün geçmeden bize başsağlığı dileğinde bulunan olmadı. Bunlar böyle. Bunlara güvenmeyin. Çünkü onlar, bu FETÖ'yü metöyü destekliyordu. İşte Almanya'nın istihbarat başkanı çıkıyor açıklama yapıyor. Bir istihbarat başkanı açıklama yapamaz. Diyor ki 'Bu olayların arkasında biz terör örgütü olarak FETÖ'yü görmedik' diyor. Şunlara bak ya. Sen ne anlarsın FETÖ'den, FETÖ'nün terör örgütü olup olmadığından. Bunu önce muhatabına sor. Türkiye'nin Milli İstihbarat Teşkilatı ile bunu görüş. Sen kimsin? Haddini bil. Bu ne demektir biliyor musunuz? Almanya'nın en üst düzeyinde olanı diyor ki, 'Ben söylemiyorum, sen söyle'. Bu, bu demektir. Ama Arapların bir sözü var; 'men dakka dukka' diye. Kime siz bir kötülük yaparsanız, karşılığını bulursunuz. Bu, budur."

AB İÇİNDE BİR MÜSLÜMAN ÜLKE VAR MI?

Erdoğan, Türkiye'nin demokraside, ekonomide, büyük projelerde daha iddialı, daha güçlü olması için yönetim sistemini yenileme yoluna gittiklerini dile getirdi. "Biz hayatımızın hiçbir döneminde değişimden, yenilikten korkmadık. Bugün de korkmuyoruz." diyen Erdoğan, Türk milletinin tarihi boyunca iyi, güzel ve faydalı şeylere açık olduğunu, değişime daima öncülük ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnanıyorum ki bugün de tercihini değişimden yana kullanacaktır. Bunun istemeyenler mevcut düzenin çarpıklıklarından nemalananlardır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi elbette büyük bir değişimdir ama hepimiz için faydalı bir değişimdir." değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde de demokrasi, özgürlükler, insan hakları odaklı bir yaklaşım içinde olduğunun altını çizen Erdoğan, bazı AB ülkelerinin ise bu değerlere ters davrandığını belirtti. Erdoğan, şöyle konuştu: "Düşünün; sene 1963, sene 2017... 54 sene AB Türkiye'yi kapısında bekletiyor. Hiçbir ülke böyle o kapıda bekletilmedi. Ama Türkiye bekletiliyor. Neden? İşte bakın AB içinde bir tane Müslüman ülke var mı? Halkı Müslüman olan bir ülke yoktur. Türkiye'yi hazmedemiyorlar. Bize gerekçe gösteriyorlar; 'Sizin nüfusunuz çok kalabalık, çok büyüksünüz.' Başka kalabalık olanlar da var. Almanya'nın nüfusu da bizim kadar. Biz ilk müracaat edenlerdeniz."

'TÜRK ARKADAN HANÇERLENMEZ'

Türkiye olarak, Türk vatandaşlarına yapılan muamelelerin AB değerlerine uymadığını kendilerine söylediklerini aktaran Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Bu değerler Avrupa ülkelerinin kendi çıkarları söz konusu olduğunda rafa kaldırılacak ama başka devletlere saygısızca dayatılacak araçlar haline dönüştürülemez. Eğer Avrupa böyle bir yanlışa düşerse en büyük zararı kendisi görür. Ben bunları söyleyince rahatsız oluyorlar, kendilerini tehdit ettiğimizi söylüyorlar. Bunun neresi tehdit? Bizim yaptığımız Avrupa ülkelerini demokrasi, özgürlük, insan hakları konusundaki yanlışları sebebiyle doğacak sonuçlar konusunda ikaz etmekten ibarettir. Bir Türk atasözü der ki dost acı söyler ama gerçeği söyler. Bizim söylediklerimiz Avrupalılara acı geliyorsa bilsinler ki biz onları dost kabul ediyorduk da onun için söylüyoruz. Bizim meşrebimizde yüzü gülüp arkadan kuyu kazmak, arkadan hançerlemek yoktur. Türk arkadan hançerlemez, arkadan kuyu kazmaz. Avrupalılar merak etmesinler, biz ne düşünüyorsak açıkça söyleriz, ne yapıyorsak açıkça yaparız."

Erdoğan, , 16 Nisan'da oylanacak anayasa değişikliğinin 18 maddeden oluştuğuna dikkati çekerek, "Bu 18 maddelik anayasa değişikliği ile ilgili saysak belki 180 tane yalan uydurmuşlar. Dere tepe gezip bunları anlatıyorlar. Badırdayıp duruyorlar, aynen öyle badırdayıp duruyorlar." diye konuştu. 2011 yılından beri adeta yalvar yakar olduklarını, Türkiye'yi tarihinde ilk defa sivil siyaset eliyle yapılan, Meclisin kendi iradesi ile inşa edeceği bir anayasaya kavuşturulması için girişimde bulunduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hiç oralı olmadılar, 'İpe un serdiler'. Hatta 60 maddeyi ortak hallettik. Hadi adım atalım, bu CHP kaçtı. Bundan sonrada yumuşama yok böyle. Çünkü bunlar ekmeden biçmeye alışmışlar. Sorumluluk dedi mi hemen sıvışıveriyorlar. İyi de Türkiye'nin meseleleri kaçmakla çözülmüyor ki." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Millete hizmetin sıvışarak yapılamayacağını" vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun için çalışacaksın, ter dökeceksin, mücadele edeceksin, risk alacaksın, gerektiğinde bedel ödeyeceksin. İstanbul'a hizmetin bedelini dünyayı, cezaevinin parmaklıkları arkasından seyrederek ödedik. Ülkemize hizmetin bedelini tehditlerle, tacizlerle, bildirilerle, darbe girişimleriyle, hayatımıza kastedilerek ödedik. Hem elini sıcak sudan soğuk suya vurmayacaksın hem de sürekli itiraz edip kendine paye çıkartmaya çalışacaksın. Yok öyle yağma. Biz diyoruz ki Türkiye, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile daha iyi yönetilecek. Peki anayasa değişikliğine karşı çıkanlar ne diyor. Türkiye'nin böyle daha iyi yönetildiğini söylüyorlarsa darbeleri, koalisyonları, krizleri, kaos dönemlerini savunuyorlar demektir.

Biz diyoruz ki Türkiye, yeni hükümet sistemi ile daha çok yatırım yapacak, daha çok projeyi hayata geçirecek, daha çok büyüyecek daha zengin olacak. Gensorular kalkacak, güvenoyu kalkacak, çünkü güvenoyu kimin yetkisinde, milletin yetkisinde. Beş senede bir. İstikrar olacak, güven olacak. Çünkü hükümet beş yıl ben bu işi götüreceğim diyecek. Herhangi bir pürüz yok. Herhangi bir şikayet mi var. Hemen yazılı soru önergeleri ile anayasa mahkemesine varıncaya kadar, başta cumhurbaşkanı olmak üzere bakanlar olmak üzere hepsi hakkında soru önergesi verebilirsin."

"Anayasa değişikliğine karşı çıkanların ülkemizi ve milletimizi daha iyiye, daha ileriye götürmek konusunda herhangi bir taahhüdünü, sözünü, hayalini duyan var mı." diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, değerlendirmelerine şöyle devam etti: "Şahsen ben duymadım. Çünkü öyle bir dertleri de yok hedefleri de. 'Hani ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar' diye bir söz var ya. Ülkemiz için dertlenirsek milletimizle birlikte biz dertleniriz. bu dertlere milletimizle birlikte bizler derman oluruz. Onların her şeyleri gibi ağıtları da yalandır. Türkiye dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girerek devler ligine yükselmeye layıktır. Milletimiz dünyanın en müreffeh en huzurlu en mutlu toplumları arasında yer almayı hak ediyor. Biz bunun için ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız. Yönetim sistemimizi de işte bu sebeple değiştiriyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşlerini paylaştı: "Şimdi ne diyor: '18 yaşındaki gencin Parlamentoda ne işi var?' 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24 yaşındaki gençlerin hepsi de parlamentoya girme hakkına sahip. Bu demek değildir ki parlamento tamamen 18 ila 25 yaş arası gençlerle dolacak. Öyle bir şey var mı? Yok. 25-30 yaş arası şu an parlamentoda 5 milletvekili var. Sorun bakalım bu CHP'ye, sen kaç tane genç gönderdin? Gençler, parlamentoya girmekte kararlı mısınız? Öyleyse siyasette çok daha etkin olacaksınız, çok daha çalışacaksınız. Bu, benim ne kadar hakkımsa sizin de en az o kadar hakkınızdır. Şu anda dünyada 59 ülkede 18 yaş grubu parlamentoya girme hakkı var. Öyleyse, biz ülkemizde de gençliğimizin önünü açacağız. Düşünün, benim ecdadım Fatih, 21 yaşında İstanbul'u fethetmek suretiye bir çağı kapatıp bir çağı açtı mı? Onlara bizim önderlerimiz. Onlar yaptıysa evellallah şimdi de bu gençlerin içerisinden aynı Fatihler çıkacaktır. Çok koşacağız çok çalışacağız, Allah'ın izniyle bunlar da olacak. Bu değişimi hayata geçirmeden, hedeflerimize ulaşamayacağımızı gördük, görüyoruz.Buradan Denizli'ye, tüm halkıma sesleniyorum: Büyük Türkiye için evet mi; Güçlü Türkiye için evet mi; müreffeh Türkiye için evet mi; istikrarlı Türkiye için evet mi. Denizli böyle diyorsa 16 Nisan'da sandıklar patlayacak demektir. Şimdiden hayırlı olsun. Şu Denizli tarımda ve sanayide elde ettiği başarılarla ülkemizin örnek şehirlerinden biri. Dış ticaret hacminde 81 ilin içinde 7. sırada. Bunun için Türkiye'nin ihracatını Denizli'nin bir evladına Nihat Zeybekci kardeşimize emanet ettik. Tekstilden madenlere kadar geniş bir alanda üretim üssü haline gelen bu şehrimizle gurur duyuyoruz. Geçen yılki ihracatı 2,5 milyar lirayı bulan Denizli'nin bu gayretine biz de son 14 yılda 16 milyar liraya yakın kamu yatırımı yaparak destek olduk."Bugün de toplam yatırım tutarı 953 milyon lira olan eser ve hizmetlerin toplu açılış törenini gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, "Daha birçok yatırımlarla devam edeceğiz ama şu 23 gün, 16 Nisana kadar durmak yok, yola devam, çok gayret edeceğiz. Eğitimde, sağlıkta, birçok alanda atılan adımlarla Denizli'nin çok daha farklı bir konuma doğru taşıyoruz. Ülkemize, şehrimize hayırlı olsun." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Acıpayam, Sarayköy ve Serinhisar ilçelerine bu yılın sonuna kadar doğalgazın getirileceğini bildirdi. Erdoğan, yatırımların kazandırılmasında emeği geçenleri tebrik etti. - Notlar Tören alanında, Olimpos Dağı’nın çocukları varsın titresinler, Hira Dağı’nın evlatlarının dirilişini izlesinler”, “Sen geldin adalet güneşi doğdu”, “Sözünüz sözümüz, sevdanız sevdamız, davanız davamızdır”, “Her zaman seninle olceez, evet deyip durceez gari”, “Hedeflerimizden vazgeçmeceez, yolumuzdan dönmeceez, evet deyip durceez gari”, “Seninle yürüdük, seninle büyüdük, seninle başardık”, ”Çıktığın kutlu yolda her zaman seninleyiz Reis”, “Milletin hizmetkarı, büyük liderimiz, Denizlimiz’e hoşgeldiniz” şeklindeki pankartlar dikkat çekti. Konuşmalar öncesinde başkanlık sistemine ilişkin görüşlerin yer aldığı bir video gösterimi yapıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yanına gelen bir çocukla fotoğraf çektirdi. Konuşmasını tamamlayan Erdoğan'a, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan tarafından Denizli'nin bağımsızlık sembolü olan sancak takdim edildi.

İHRACATÇILARA YEŞİL PASAPORT

Öte yandan, yurt dışında iş adamlarının daha etkin bir şekilde yer alabilmesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatı ve onayıyla Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla ihracatçılara yeşil pasaport verilmeye başlandı. Bu kapsamda Erdoğan bazı bölge iş adamlarının yeşil pasaportlarını takdim ederek, kendilerinden başarılarla dolu bir süreç beklediğini, özellikle 16 Nisan'dan sonra ihracatın artırılmasına ilişkin söz istedi. Törende, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, milletvekilleri, Denizli Valisi Ahmet Altıparmak ile Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan da hazır bulundu.

YAKLAŞIK 1 MİLYAR LİRA OLAN 112 KAMU YATIRIMI

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Denizli'de çeşitli bakanlıklara ait yaklaşık 1 milyar lira olan 112 kamu yatırımının açılışını gerçekleştirdi. Bu kapsamda, açılışı yapılan yatırımlardan bazıları şöyle:"Denizli İl Müdürlüğü Hizmet Binası, Engelsiz Yaşam Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi, 112 Acil Çağrı Merkezi İnşaatı, Emniyet Amirliği Hizmet Binası, 18 okul, 750 öğrenci kapasiteli 4 pansiyon ve yurt binası, 1 otistik çocuklar özel eğitim ve uygulama merkezi, 231 yataklı 3 devlet hastanesi ve 2 sağlık hizmetleri istasyonu, Denizli-Acıpayam Yeşilyuva Göleti ve Sulaması, Denizli-Acıpayam ve Serinhisar Ovası Ana Tahliye Kanalı Sanat Yapıları, Dalaman Çayı Islahı Yenilenmesi, Muhtelif Bölgelerde Park ve Mesirelik Alan Yapım ve Onarım İşi, Fatih, Cumhuriyet, Deliktaş, Siteler Mehmetçik, Alt Yapı Şebeke İnşaatı ve Scada Sisteminin Kurulumu, kapalı pazar yerleri, düğün salonu, çarşı dükkanları, çeşitli kamu kurumlarına ait hizmet binaları, 1 ilçe adalet sarayı, 1 gölet, 3 köprü, 1 kavşak, 1 huzurevi."

Yazarlar