29.07.2020 - 10:13 | Son Güncellenme:
Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi köşesinde şu ifadelere yer verdi;
'Ayasofya’nın açılışı ile milletimizin 86 yıllık hayalini gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, suni rejim krizi oluşturma çabalarına nasıl baktığını merak ediyordum' ifadelerine yer verdi.
O nedenle doğrudan işin kaynağına, yani İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun’a sordum. “Cumhurbaşkanımızın gözünde bu tartışmalar, gündemi zehirlemek için üretilmiş hükümetimizin son dönemde elde ettiği başarıları gölgelemek üzere sahaya sürülmüş suni ve bir o kadar da sorunlu tartışmalardır” dedi. Erdoğan’ın bu tür tartışmalardan rahatsız olduğunun farkındaydım. Çünkü Erdoğan, açık siyaset yapar. Fahrettin Altun işte o noktaya dikkat çekti, “Cumhurbaşkanımızın tavrı açık ve nettir. Ne yazık ki Cumhurbaşkanımızın siyaseti ile açık ve net kavramlar ve hedefler üzerinden rekabet edemeyenler, bu ülkede yıllar yılı yapay rejim krizleri üretmeye çalışmışlardır. Bu son tartışmalar da bu rejim krizi üretmek isteyen vesayet sevdalılarına malzeme oluşturmak arzusundan başka bir şey değildir. Gel gelelim bunların Türkiye sosyo-politik gerçekliğinde bir yeri yoktur. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın gündeminde de hiç ama hiç yer tutması da söz konusu değildir” diye konuştu.
Bir de benden uyarı. Vesayetle savaşarak gelen Erdoğan, suni rejim krizleri üzerinden yeni vesayet odakları oluşturulmasına izin vermez.
ADIM ADIM CHP-HDP YAKINLAŞMASINA
CHP ile HDP arasında zaten bir yakınlaşma var. 24 Haziran 2018 seçimlerinde HDP’lilerin bir kısmı CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’ye destek vermiş, bu nedenle Selahattin Demirtaş’ın oyları gerilemişti. CHP’liler de barajı aşması için HDP’yi desteklemişti. Yerel seçimlerde ise HDP, İstanbul ve Ankara’da aday çıkarmayarak CHP’ye önemli bir destek verdi. CHP, İYİ Parti ve HDP’nin desteğiyle 25 yıl sonra İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanmıştı. Ancak HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Bundan sonra açık ittifak yapacağız” demişti. Gazetecilik aynı zamanda fikri takibi gerektiriyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kurultay konuşmasında üç kez Kürt sorunundan söz edince, “Mutfakta bir şeyler pişiriliyor” kuşkusuna kapılıp bir araştırma yaptım. Kılıçdaroğlu’nun Kürt raporu hazırlanması için bir çalışma yapılmasını istediği bilgisine ulaştım. CHP Lideri’nin “Bir çalışma yapın. Kurultaydan sonra belki açıklarız” dediğini aktarmıştım. CHP’de Sezgin Tanrıkulu ile Canan Kaftancıoğlu’nun da bu çalışmadan haberi olduğu ifade edilmişti.
İYİ PARTİ’NİN TAVRI NE OLACAK?
Kılıçdaroğlu, dün CHP grubunda yine Kürt sorununa değindi. “40 yıldır Kürt sorunu tartışılıyor. Ben buradan CHP Genel Başkanı olarak bu sorunu demokratik standartlar içerisinde, Türkiye’nin bağımsızlığı çerçevesinde çözeceğime söz veriyorum” dedi. Bunun ardından CHP Kürt raporunu açıklar mı bilmiyorum ama bu süreçte CHP ile HDP arasındaki yakınlaşmayı ve İYİ Parti’nin tavrını dikkatle takip etmekte yarar var.
UĞRADIĞI CİNSEL SALDIRIYI MECLİS’TE ANLATACAK
MARDİN milletvekili Tuma Çelik’in cinsel saldırısına maruz kaldığı iddia edilen D.K., Meclis’te oluşturulan hazırlık komisyonu tarafından davet edildi. Tuma Çelik, Mardin Midyat’ta D.K. isimli kadına tecavüz ettiği iddiasıyla HDP’den ihraç edilmişti. Tuma Çelik’in dokunulmazlığının kaldırılması için oluşturulan hazırlık komisyonu D.K.’nın dinlenmesine karar verdi.
D.K.’NIN AVUKATI KONUŞTU
D.K., tecavüze uğradıktan sonra Tuma Çelik ve Süryani Dernekleri Federasyonu Başkanı E.T. tarafından tehdit edildiğini, HDP’den ulaştığı kadın milletvekillerinin ise olayı kapatması için baskı yaptığını iddia etmişti. Hazırlık komisyonunun daveti üzerine D.K.’nın avukatı Adile Gürbüz ile konuştum. “Meclis’ten davet oldu. Ancak D.K.’nın gidip gitmeyeceği belli değil. Giderse ancak bayramdan sonra olur” dedi. Hazırlık komisyonuna D.K. ile birlikte verilen hukuki mücadeleyi paylaşması için avukatı Adile Gürbüz’ün de gitmesi bekleniyor. D.K. tehditler nedeniyle can güvenliğinin sağlanması için korumaya alındı. Cinsel saldırıya maruz kalan D.K.’nın Meclis hazırlık komisyonu tarafından dinlenmesiyle birlikte hem olayın gerçek boyutu, hem de HDP’de kimlere ulaşmaya çalıştığı ve bu işi kapatması için kendisine hangi tür baskı ve tehditlerin yapıldığı ortaya çıkacak.
DİPLOMASİDE ÇAVUŞOĞLU TARZI
DİPLOMASİDE neyi söylediğin kadar ne zaman söylediğin de çok önemli. Aynı zamanda zamanlama ustası olmak gerekiyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bunu kimi zaman basın toplantısı sırasında, kimi zamanda uluslararası bir toplantıda yapıyor.
İspanya Dışişleri Bakanı Gonzales Laya’nın Ayasofya’dan, “ortak ev” olarak söz etmesi üzerine anında müdahale etti. “Ayasofya camidir. 1453’ten bu yana camidir. 86 yıl müze olarak kaldı” diye düzeltme yaptı.
Tabii her zaman bu denli naif düzeltmeler olmuyor.
Lüksemburg Dışişleri Bakanı Asselborn’a söylediği gibi. PKK ve YPG konusunda Avrupa’nın tutumunu eleştiren Çavuşoğlu, “Eğer bu kadar çok seviyorsanız bu YPG’lileri, PKK’lıları, zaten ülkelerinizde yeterince var, onları da alır götürürsünüz” demişti.
Bir de NATO toplantısında Fransız parlamenterin toplantıyı terk etmesine neden olan yanıtı vardı.
NATO toplantısında Fransız parlamenter Sonia Krimi, sözde Ermeni soykırımını gündeme getirince Çavuşoğlu, “Soykırım konusunda Türkiye’ye ders verebilecek en son ülke Fransa’dır. Ruanda’da olanları unutmadık. Cezayir’de olanları unutmadık. Fransa önce kendi karanlık tarihine baksın” demişti. Çavuşoğlu, salonu terk eden Fransız parlamenteri “Ben de sizi alkışlıyorum. Bravo” diyerek alkışlamıştı.
AB Bakanlığı, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanlığı ve Türkiye’nin en kritik süreçlerinde Dışişleri Bakanlığı gibi önemli görevler üstlenen Mevlüt Çavuşoğlu, anında yanıtlarıyla diplomaside kendi tarzını oluşturdu.