27.02.2017 - 10:44 | Son Güncellenme:
KONYA (İHA)
Hükümet etme sistemindeki çift başlılığın ortadan kalkacağını kaydeden Mustafa Akış, 2001 yılında yaşanan krizi ve bunun ülke ekonomisine yansımalarını hatırlattı. Akış, “Mevcut sistemin serüveni ve arkasındaki hikayeleri ortada. Türkiye için en uygun olanı kendimize ait, bizim kültürümüze uygun, hep bahsettiğimiz bin yıllık devlet geleneğimize uygun bir sistem olması gerektiğini, bunun da Türk tipi başkanlık sistemi olduğunu hep ifade ettik. Bugün de önümüzde bize ait Türk tipi Cumhurbaşkanlığı Sistemi var. Bu sistemin neler getirdiğini belki mevcut sistem üzerinden okumak gerekir. Çünkü bu sistem mevcut sistemin bozuk yanlarını ortadan kaldıran bir sistem. Sistemin en sıkıntılı yönlerinden birisi çift başlılık. Bu sistem çift başlılığı ortadan kaldırıyor. Bu çift başlılık Türk siyasi hayatında bugüne kadar can yakıcı bir çok hikayenin de varlığını ortaya çıkarmış. Bunu Atatürk ve İsmet İnönü’den başlayarak 2007 yılına kadar Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasına kadar getirebiliriz. Sonraki süreç Sayın Cumhurbaşkanımızın hakim lider konumu, milletle uyumu ve kişilerin devleti öncelemeleri üzerine bir çift başlılık sorunu yaşanmadı. Cumhuriyetin kuruluşundan 2007’ye kadar bu yaşandı. Bunun millete faturaları da gerçekten çok ağır oldu. Hepimizin hala zihinlerinde olan Ahmet Necdet Sezer ile Bülent Ecevit arasında yaşanan Anayasa kitapçığının fırlatılması meselesi. Devletin en tepesindeki iki ismin çatışmasını Türkiye’ye ve Türk milletine faturası biliniyor. Faizlerin bir gece de yüzde 7 bin 500’lere çıkması. Türkiye’nin 29 katrilyon daha fazla borçlanmış olması. Bu gibi meseleler çift başlılığı hem bir devlet ve bürokrasi olarak etkilemekte hem de ekonomiye ilişkin yansımaları var” dedi.
“Bir arabada iki direksiyon iki şoför var”
Ülkeye hükümet etmede çift başlılığın hep can yakıcı hikayeleri olduğunu belirten Mustafa Akış, mevcut sistemin ülkeyi patinajda bıraktığını vurguladı. Akış konuşmasına şöyle devam etti:
“Bir araba var, iki tane direksiyonu var ve iki tane de şoförü var. Maalesef bu sistem bu çift başlılık üzerine kurulu. Dolayısıyla bu yönüyle de devletin zirvesindeki hem Cumhurbaşkanının mevcut sistemde hem de Başbakanının çok ciddi yetkilerin olması dünyadaki parlamenter sistem örneklerinden de bu yönüyle ayrılmasını ortaya koyuyor. Bizim mevcut sistemimiz anayasa hukuku bakımından aslında bir parlamenter sistem değil. Bir parlamenter sistem ülkelerin sınıflandırılması içerisinde geçiyor ama kendisi parlamenter sistem değil. Parlamenter sistemlerde Cumhurbaşkanının bu kadar büyük, geniş yetkileri olmaz. Cumhuriyetin kuruluşundan beri cumhurbaşkanlara ciddi yetkiler veren sistem kurgulanmış ve bu sistem de bizi sürekli bir patinaj haline sokuyor. Son 15 yıl istisna. Son 15 yılda Türk siyasi tarihinde ender görülebilen lider millet uyumu var. O lider millet uyumuyla sorunlar aşılabilmiştir. 15 yıl da başımıza gelmeyen kalmadı. Danıştay saldırısından bugüne kadar yaşadıklarımıza bakarsak Cumhuriyet mitingleri, 337 krizi, AK Parti’ye kapatma davası, 17-25 Aralık, MİT soruşturması ve 15 Temmuz, hepsini bir arada değerlendirdiğimiz de, bir lider millet uyumuyla ancak bunlar aşılabilmiştir. Yeni sistemin en büyük özelliklerinden birisi biraz bahsetmeye çalıştığım bu çift başlılığı ortadan kaldırmak. Bu en önemli hususlardan birisi.”
“Yeni sistemde ‘İstikrarsızlık’ olmayacak”
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Akış, Türkiye’nin yeni hükümet şekliyle yönetilebilir bir ülke olacağını, çok sihirli bir kelime olan ‘İstikrar’ın her alanda kalkınmayı sağlayacağını dile getirdi. Tamamen millete ait bir hükümetin milletin seçtiği gün göreve başlayacağını ifade eden Akış, 15 yıldır süren istikrar sayesinde Türkiye’nin kuruluşundan sonra en çok hizmet aldığı dönemi yaşadığını verdiği örneklerle anlattı. Akış, bölünmüş yolların ilk yapım aşamasında farklı bakanlıklara bağlı ekip ve ekipmanların koordinasyon içerisinde çalıştırılarak verimli kullanıldığını, koalisyon hükümetlerinde kurumlar arası böyle bir birlikteliği görme şansının olamayacağını söyledi.
“Bürokratik Oligarşinin ve vesayetin gücünü kırmak için ‘Evet’ demeliyiz”
Neden ‘Evet’ demeliyiz sorusunu, “Yönetilebilir bir Türkiye için” diyerek cevaplandıran Mustafa Akış, “Türkiye’ye bu makas değişimini yaptırmak istemiyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
Akış, “Yönetilebilir bir Türkiye için evet demeliyiz. Bu güne kadar yönetilemiyor muydu? Sistemler insanın tıkandığı yerlerde insanın önünü açar. Ama bizde öyle değil, bizde sistem tıkanıyor insan unsuru bunun önünü açıyor. O yüzden 15 yıldır bu sistem çalışıyor. O yüzden biz bu sistemi 15 yıllık çalışma performansı açısından değerlendirirsek hataya düşmüş oluruz. Bu sistemin Türkiye’ye vereceği en önemli husus yönetilebilir bir Türkiye. Bu millet kimi severse, bu milletin hoşuna kim giderse onun yönetebileceği Türkiye ortaya koyacağız. Bürokratik Oligarşinin gücünü kırmak için bu sistem gerekli. Bundan sonra millet için çalışacak bir bürokrasi olacak. Niye evet demeliyiz, millete ait bir devlet bu da çok önemli bir husus. Bugüne kadar millete ait değil miydi? Evet bugüne kadar kurgulanan yapı anayasal yapı millete ait değildi. Onu millete ait kılan son 15 yıldır Cumhurbaşkanımızın performansı. O sadece milletten gücünü aldığı için, milletin taleplerini yansıttığı için devleti millete ait kıldı. Biz asıl kazanımlarımızı gelecek kuşaklara aktarmamız için, güçlü bir Türkiye bırakmak için bizim cumhurbaşkanlığı sistemini ve yönetilebilir bir Türkiye’yi çocuklarımızı bırakmamız lazım. Bu yüzden evet demeliyiz. Hükümet sistemi değişikliği Türkiye için hedeflerine giderken çok önemli bir makas değişikliği. Bunu yaptırmamak için herkes elinden geleni yapıyor” şeklinde konuştu.
“Yargılanabilir bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz”
Mevcut sistemde vatana ihanet dışında yargılanamayan Cumhurbaşkanı’nın Anayasa değişikliği ile yargılanmasının önünün açılacağını anımsatan Başdanışman Akış, “Diktatörlük bu olabilir mi?” dedi.
Akış şöyle devam etti:
“Sistemleri değiştirirken korunması gereken değer demokratik hukuk devleti. Demokratik hukuk devleti yeni sistemde korunuyor. Bu neden kaynaklanıyor biliyor musunuz? Hani hep diyoruz ya ne kadar değiştirsek de darbe anayasasının ruhu değişmiyor diye. Darbe Anayasasının ruhu; işte bu mevcut sistemin hükümet şeklidir. Aslında çift başlığıyla, istikrarsızlığıyla, koalisyon ihtimalleriyle, bürokratik oligarşiyi ve vesayeti güçlendiren yapısıyla darbe anayasanın ruhu dediğimiz şey işte bugün üzerinde tartıştığımız ve değişmesi gerektiğini ifade ettiğimiz mevcut hükümet şekli. Şimdi bunu değiştiriyorsunuz. Türkiye’de çok önemli bir değişim yapıyorsunuz. Türkiye’yi 2023, 2053, 2071 hedeflerine götürecek. Türkiye’de devleti yeniden telakki ediyorsunuz. Bunu yaptırmak istemeyen bu eski sistemde her halükarda iktidar ortağı olma ihtimalini bir şekilde vesayet organları nezdinde yakalamış bir grup var. O grup bu hükümet sistemi tartışmalarında milletimizin kafasını karıştırmak için dezenformasyonlar oluşturuyor. Bunlardan birisi ‘Tek adam diktatörlük’ meselesi, diğeri sistem değişince federasyon olacak, Türkiye eyaletlere bölünecek söylemi. Bu ikisi hamdolsun milletimiz nezdinde tutmadı. Özellikle 15 Temmuz'dan sonra baktılar ki bunlar tutmuyor tedavülden kaldırdılar. Yeni bir bilgi kirliliği gayreti daha var. O da Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra ne olacak. Bu da yeni dezenformasyon. Mevcut sistemimizde en basit yoluyla Cumhurbaşkanımızın yetkileri var. Anayasada gayet geniş bir biçimde tanımlanmış, fakat sorumluluğu yok. Cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında hiçbir şekilde yargılanamaz. Biz yeni sistemde Cumhurbaşkanının yargılanabilmesinin önünü açtık. ‘Diktatörlük bu olabilir mi?’ Cumhurbaşkanının yargıyla ilgili tasarrufları var. Bu tasarruflar bugün neyse yine aynı. Burada böyle bir kafa karışıklığı oluşturmak için çalışma yapılıyor. Bu da doğru değil. Zannedersin, bağımsız mahkemeler ortadan kalkacak, TBMM ortadan kalkacak. Oysa yasama daha güçlenecek bu sistemde. Bağımsız yargıya tarafsız ibaresini de ekledik. Tek adam dedikleri hadisenin bir yönünü yargıya atıfla söylüyorlar. 2’nci yönünde yasamayla ilgili söylüyorlar. Tek adamlık otoriterlik falan bu sistem de yok.”
“Bu sistem asıl Cumhurbaşkanımızdan sonra lazım”
Başdanışman Mustafa Akış, Cumhurbaşkanlığı sisteminin Türkiye’ye daha çok Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra lazım olacağını vurguladı. Akış, “Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra ne olacak sorusu zaman zaman önümüze çıkıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızı sevenlerinde kafa karışıklığı yaşadığını görüyoruz. Cumhurbaşkanımızın bir ifadesi var, ‘Ben faniyim bir sistemi bir faniyle özdeşleştirmek yanlış’ diye. Recep Tayyip Erdoğan bir kahraman hem de hikayesi olan bir kahraman. Bu tarz liderlerin özgül ağırlıkları hem makamlarının hem de siyasi hareketlerinin önüne geçer. Lider millet uyumu, sırtını millete dayama ve dik duruş. Bunlar olunca sistemin yanlışları ve hataları bu tarz liderlerin elinde erir gider. Her halükarda ülkeyi yönetir bu tarz kahramanlar. Asıl olan belli bir vasatta da sistemin işler olması, yaşamını devam ettirebilmesidir. Sistem fanilerin üzerinde bir sistem olmalı. Bundan yıllar sonra da biz bu sistemi Türkiye’nin menfaatleri için kullanabilmeliyiz ve Türkiye’nin doğru yönetilebilmesi için, doğru adımlarla doğru yöne gidebilmesi için kullanabileceğimiz bir sistem olmalı. Bu sistem asıl Cumhurbaşkanımızdan sonra lazım olan bir sistem. Biz yönetilebilir Türkiye için bu sistemi istiyoruz” şeklinde konuştu.