29.08.2013 - 17:38 | Son Güncellenme:
DHA
KCK Eş Başkanı Cemil Bayık, Taksim Gezi Parkı eylemleri sırasında Kürt siyasi hareketinin hata yaptığını söyledi. Bayık, 1990’larda kendileriyle görüşen devlet yetkilileri arasında generallerin de bulunduğunu öne sürdü.
BBC Türkçe servisi muhabirinin Kandil’de sorularını yanıtlayan Bayık, "Gezi’den sonra Türkiye artık eskisi gibi olamaz" derken, bu eylemlerin demokratik siyasetin önünü açtığını, dolaylı olarak çözüm sürecine de hizmet ettiğini ifade ederken, "Ona katılmama, tereddütler yaşama yanlıştır. Kürt siyasi hareketi bu eylemlere katılmada tereddüt yaşadı. Bunun nedenleri arasında birincisi ’Katılırsak, devlet Türkiye’deki demokrasi güçlerine saldırabilir, eğer katılmazsak saldırı olmayabilir, o zaman bu hareket daha güçlü gelişebilir’ diye düşünüldü. İkincisi, ’Eğer katılırsak Önder Apo’nun başlattığı süreç zarar görebilir. Bunu kullanan güçler olabilir. Özellikle hükümet bunu kullanabilir. Zaten çözüm yönünde adım atmaya pek niyeti yok, bunu da gerekçe yapıp adım atmayabilir’ anlayışı vardı" dedi.
Bayık, bu endişelerle, Gezi Parkı eylemlerine katılmama ve zayıf katılma durumu görüldüğünü, bu iki anlayışın da yanlış olduğunu kesin olarak söylediğini ifade etti. Bayık, CHP, MHP ve İşçi Partisi’nin Gezi Parkı eylemlerini AKP’yi yıpratma hareketine dönüştürmek istemelerinin yanlış olduğunu. Türkiye’nin demokratikleşmesine, Kürt sorununun demokratik, siyasal çözümüne hizmet etmediklerini söyledi. Bayık’ın diğer iddia ve görüşleri özetle şöyle:
* Gezi Parkı’nda eyleme katılanlar çok çeşitli çevrelerdi. Bir kesimi de belki hiçbir örgütle ilgili olmayan kesimlerdi. Bu muazzam bir şeyi ifade ediyor. Özellikle uzun bir tarihten sonra Türkiye toplumunda böyle bir oluşumun gelişmesi, Türkiye için büyük bir şanstır. İşte egemenler bunun tehlikesini gördüler ve onu provoke etmeye çalıştılar. Gezi Parkı eylemlerinde Atatürk ve Abdullah Öcalan bayraklarının birlikte taşınabilmesi görüntülerinden daha iyi bir gelişme olamaz. İşte bu, Türkiye ve Kürt halkının yakınlaşmasını sağlayabilir, birlikteliğini sağlayabilir. O iki resmin birlikte taşınması Türkiye toplumunda ulusalcı denen kesimin bile çözüme gelebildiğini, benimsediğini gösteriyor.
* Türkiye’de AKP iktidarı artık eskisi gibi güçlü değil. İçte de dışta da ona destek veren birçok çevre, şimdi artık o desteği eskisi gibi vermiyor. Yine içeride eskiden, Fethullahçılarla AKP’nin ittifakı vardı. Şimdi o ittifak çatırdamıştır.
* Turgut Özal, PKK’yı bitirmek için bütün yöntemleri kullanmak istedi ama bitiremedi. Özal, Misak-ı Milli’yi yeniden geliştirmek istedi. Osmanlı’da Musul Vilayeti demek, Güney Kürdistan’ın tümü demektir. Projesinin başarılı olabilmesi için Kuzey’de Kürt sorununun bir biçimde engel olmaktan çıkarılması gerekiyordu. Bu temelde, Celal Talabani, Turgut Özal’la Önder Apo arasında arabuluculuk yaptı. Birinci ateşkesin ilan edilmesi bununla bağlantılıdır. Bu yönde epeyce mesafe alınacaktı ama bu, içimizde Şemdin Sakık, dışımızda da Mahmut Yıldırım, Yeşil kod adlı cinayet şebekesi tarafından önlendi. Daha sonra Turgut Özal ve ekibinin tümü tasfiye edildi. Hatta bazı milletvekilleri trafik kazası süsü verilerek tasfiye edildi.
* Erbakan,gerçekten yurtseverdi, Türkiye’yi seven biriydi, Türkiye’nin gelişmesini isteyen biriydi, Kürt sorununu çözmek için bize 3 mektup gönderdi. 1998 ateşkesi devlet yetkililerinin bize ulaştırdığı mesajlar temelinde geliştirildi. Bu mektuplaşmalar üzerine, 1996’da Abdullah Öcalan’ın çekilmeyi hayata geçirmek istedi, ancak bölgede ve dünyada barış isteyen güçler olmaması, hem de savaş isteyen bazı güçlerin mektuplaşmalardan haberdar olmaları üzerine bu gerçekleşemedi.
* 1998’de Genelkurmay’dan gelip bizimle görüşenler oldu. 1998 ateşkesi, devlet yetkililerinin bize ulaştırdığı mesajlar temelinde geliştirildi. Ordunun içerisinden, Genelkurmay kesimlerinden gidip, Avrupa’da arkadaşlarımızla görüşenler oldu. ’Eğer siz ateşkes ilan ederseniz, çözüm için çaba göstereceğiz, artık bu savaş bu tarzda yürütülemez. Savaşla sorun çözümlenmiyor’ dediler. Biz de bunun üzerine 1 Eylül ateşkesini ilan ettik. Çözüm isteyen generalleri, subayları tasfiye ettiler.
* Ergenekon Davası’nda yargılananlar genelde, çözüm isteyenler de dahil olmak üzere, bizimle Kürdistan’da savaşan generallerdi, o kirli savaşı yürüten generallerdi. Bunlar Zap operasyonuyla sonuca gitmek istedi. Zap operasyonu stratejik bir operasyondur. Eğer başarılı olsalardı, Ergenekon davası olmayacaktı. Silivri mahkemeleri olmayacaktı. Şimdi belki AKP oralarda yargılanacaktı. Ama başarılı olamadıkları için AKP ve ABD onun üzerinden hamle yaptı. ’Size destek verdik ama başarılı olamadınız’ dendi. Dolayısıyla onları tutuklayıp yargılamaya başladılar. Dikkat ederseniz Ergenekon davasında Kürdistan’da yaptıklarına dair bir yargılama yoktur. Yargılama sadece hükümeti ilgilendiren, AKP’yi ilgilendiren yanlarıyladır.