SiyasetAdalet Bakanı Gül'den AİHM'e tepki: Çifte standartlarını görüyoruz

Adalet Bakanı Gül'den AİHM'e tepki: Çifte standartlarını görüyoruz

08.03.2021 - 23:10 | Son Güncellenme:

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, katalog suçlarla ilgili somut delillere dayanma koşulunu öngördüklerini belirterek, "Katalog suçlar olduğunda uygulayıcılar otomatik olarak artık delil vardır yaklaşımında. Burada, somut delil bulunma şartı tutuklama için bir gerekliliktir, diye düzenleme düşünüyoruz. Somut delil olacak, ondan sonra tutuklanacak gibi genel ilkelerle mevzuata dönük çalışmalar yapacağız." dedi. Bakan Gül, "AİHM'nin çifte standartlarını da görüyoruz. Bir yerdeki terör eylemlerine karşı sessiz kalmayı demokratik toplum için tehdit olarak görürken, 'Türkiye'de siyasi maddelerle faaliyetler yapıldığı' gibi kararlar da veriliyor." açıklamasında bulundu

Adalet Bakanı Gülden AİHMe tepki: Çifte standartlarını görüyoruz

Gül, Habertürk televizyonunda yayınlanan Kübra Par'ın moderatörlüğünü yaptığı Açık ve Net programında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Haberin Devamı

Samsun ve Ankara'daki kadına yönelik şiddet olaylarının hatırlatılması üzerine Gül, şiddet eylemlerini kınadığını belirterek, kadına yönelik suçların insanlığa karşı işlenmiş suçlar olduğunu, bu konuda en etkin mücadelenin toplumun her kesimi olarak kararlı bir şekilde sürdürülmesi gerektiğini söyledi.

İstanbul Sözleşmesi'nin tartışmaya açıldığının hatırlatılması üzerine Gül, AK Parti'ye birlikte kadının korunması için önemli düzenlemeler yapıldığını dile getirdi.

Uluslararası sözleşmeleri ve kanunları, ailenin ve kadının şiddetten korunmasına yönelik bir enstrüman olarak gördüklerini belirten Gül, "Bundan sonda atılacak adımlarda kadının bu anlamda aldığı hakları daha ileriye götürecek, şiddete uğramasını engelleyecek hangi adımlar varsa yapılacak, bunları yapmaya hazırız. Bizim tutumumuz nettir. Bir kadının dahi şiddete uğramaması, mağdur edilmemesi yönünde ne yapılması gerekiyorsa yapacağız. Kadına, ailenin korunması dair verilmiş haklarla ilgili geri adım asla olmaz. Varsa bu konuda eksiklik, daha ileri adımları atmaya çalışırız." diye konuştu.

Haberin Devamı

Samsun'daki kadına yönelik şiddet olayı

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, kadının, tehdit devam ediyorsa bir kez daha müracaat etmesi ya da kolluğun, kamu görevlisinin, yargının bu konuda daha dikkatini çekecek bazı mekanizmalar düşünüldüğünü, her olayın bundan sonda atılacak adımlarda önemli done olduğunu kaydetti.

Şiddet olaylarında, yargı mensuplarının uzmanların raporlarına baktığını, savcı, hakim karar verirken hazırlanan rapora kadının hikayesinin iyice yansıması gerektiğini söyleyen Gül, uygulamadaki eksiklikler giderilecek şekilde çalışmaların devam ettiğini vurguladı.

Gül, Samsun'daki şiddet olayında konu savcıya intikal etmesinin ardından yakalama kararının verildiğini dile getirerek, "Gözaltına alınıyor, mahkeme de tutukluyor. Bizim konuşmamız gereken sokak artasında bir kadın eski eşi tarafından bu hadiseyi nasıl yaşar. Bunu nasıl önleriz. Bu büyük bir travma. Aslında toplum olarak, adımlar atmamız lazım. Mahkemeye geldiğinde, bir şekilde cezasını veriyor. Asıl olan en ağır cezayı vermek mi, yoksa o fiilin hiç yaşanmaması mı?" dedi.

Haberin Devamı

Gül, kadınların çok büyük mağduriyet yaşadığı ısrarlı takip fiillerinin tutuklama sebebine de girecek şekilde ayrı bir suç yapılacağını belirtti.

Gazetecilere yönelik şiddet

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, gazeteci Levent Gültekin'e yönelik şiddet olayının hatırlatılması üzerine de, geçmiş olsun diyerek, şiddetin tasvip edilemeyeceğini söyledi.

Basın özgürlüğünün Anayasa'da güvence altına alındığını ifade eden Gül, gazeteci güvenliğini İnsan Hakları Eylem Planı'nda önemli bir başlık olarak alındığını dile getirdi.

"Gazeteci Müyesser Yıldız 3 yılın üzerinde hapisle cezalandırıldı. Bir milletvekiline saldıranlar ise 20 gün yatıp çıktılar. 2 yazı yazıp 5 ay hapiste yatıyorsunuz, 3 yıl ceza alıyorsunuz, bir milletvekilini ateşli silahla tehdit ediyorsunuz, sopalarla dövüyorsunuz, 20 gün sonra çıkıyorsunuz. Benzer şeyler twit atanlarda da oluyor. Bu çifte standardı insan hakları paketiyle ortadan kaldırmak mümkün olacak mı?" sorusuna Gül, şu yanıtı verdi:

Haberin Devamı

"Davaların, dosyaların içeriğini yargı mensupları bilir. Yargı mensupları da delilden sanığa ulaşır. Bu somut konularla ilgili yargıç olmadığım için bir yorum yapmam doğru olmaz. Bir kişinin serbest kalması, yaptığı fiillerin cezasız kalacağı anlamına gelmez. O kişi tutuksuz yargılanıyordur. Yargılama devam ediyordur. Mahkeme mahkumiyet verirse, cezanın infazı için cezaevine girer. Tutuklanmayla ilgili sebeplere mahkeme karar veriyor. Biz burada ne yaptık. Katalog suçlarla ilgili somut delillere dayanma koşulunu öngörüyoruz. Katalog suçlar olduğunda uygulayıcılar otomatik olarak artık delil vardır yaklaşımında. Burada somut delil bulunma şartı tutuklama için bir gerekliliktir diye düzenleme düşünüyoruz. Otomatik olarak katalog suç varsa tutuklanıyor. Burada hayır, somut delil olacak, ondan sonra tutuklanacak gibi genel ilkelerle mevzuata dönük çalışmalar yapacağız."

"Hukukta, ekonomide reform dönemine girdik"

Abdulhamit Gül, Türkiye'de herkesin düşüncesini açıkça ifade edebilme özgürlüğüne sahip olduğunu vurgulayarak, farklı görüş, düşünce ve eleştirilerin hukukun koruması altında olduğunu söyledi.

Haberin Devamı

"Bir gazeteci yazı yazdıktan sonra hemen tutuklanıyor." şeklindeki soru üzerine Gül, "Yakın tehdit, açıkça bir hakaret, terör gibi telafisi mümkün olmayan zarar yoksa tutuklama zaten istisnadır. Bu tür fillerde, deliller toplanmış, neyse yazısını yazmış, bu konuda artık tutuklamaya başvurmanın doğru olmadığını, tutuklamanın istisna olduğu hususundaki tavrımız açıktır." dedi.

Bu konuda hakaret ya da eleştiri olup olmadığına mahkemenin karar vereceğini belirten Gül, ifade ve eleştirinin bir suç olmadığını vurguladı.

Soru üzerine Gül, Ahmet Altan gibi herkese cezaevinin belirlediği takvime göre aşılama yapıldığını belirterek, Altan'ın yargılandığı davayla ilgili yargı süreci devam ettiği için yorum yapmasının doğru olmadığını, mahkemenin delile göre karar verdiğini, hukuk çerçevesi içerisinde herkesin hakkını arayabileceğini ifade etti.

Adalet Bakanı Gül, iktidara geldiğinden beri AK Parti özgürlükler için adımlar atarken içeride ve dışarıda Türkiye'nin daha özgürleşmemesi, büyümemesi için engellerle karşılaştıklarını belirterek, vesayetle mücadele ettiklerini, terörle etkin mücadele yaptıklarını, güvenlik anlamında Türkiye'nin bağımsızlığını ve güvenliğini koruduklarını söyledi.

Gül, "Şimdi ise özgürlükleri daha normalleşerek, daha özgürlük adımlarını atabileceğimiz önemli imkana sahip olduğumuzu düşünüyoruz. Hukukta, ekonomide reform dönemine girdik. 2021 bunların adım adım daha yoğun bir şekilde uygulanacağı bir yıl olacaktır. Türkiye'nin birliğini, mevcudiyetini ayakta tuttuk, şimdi özgürlüğünü, reformlarını artırma zamanı. Yeni bir döneme giriyoruz. Siyasette, demokraside, ekonomide, hukukta, adalette çok önemli adımların atılacağı bir dönem olacak." ifadelerini kullandı.

Eylem planında 2 yıl bittiğinde değerlendirme yapılıp yapılmayacağı konusundaki bir soruya Gül, "Biz 2 yıl bitmeden değerlendireceğiz. 6 aylık periyodlarla Adalet Bakanlığı olarak bunların tüm raporlarını alacağız. Süreler önümüzdeki hafta açıklandıktan sonra bunlar kağıtta kalmayacak. Eylem zamanı bu eylemleri ortaya koyacağız." karşılığını verdi.

AK Parti'nin mevcudiyetinin reformun bizatihi kendisi olduğunu dile getiren Gül, "2001'de bu reformcu kimlikle yola çıkan AK Parti, 2021'de de yine aynı ruhla reformu geliştiren, ekonomi ve hukuk alanında reformları, insana temas hikayesiyle yoluna devam ediyor." diye konuştu.

Gül, AK Parti'nin yaptıklarının 18 yıldır ortada olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Bundan sonrası için de bir takvime bağlayarak taahhüdümüz var. Bunları da yerine getireceğiz. İklim dediğimiz sadece iktidarıyla oluşabilecek bir iklim değil. İklimi, muhalefetiyle sivil toplumuyla medyasıyla beraber oluşturmamız lazım. İklimi oluştururken, özgürlükler derken, insan hakları derken, terörle mesafesini koyması gerekenler, demokrasiye inanması gerekenlerin de bu iklime sahip çıkması, destek vermesi lazım. Terörün değil, demokrasinin yanında yer alırsanız bu iklime katkıda bulunursunuz. İklim anlamında her olumlu adıma karşı çıkan bir yaklaşım da var. İklimi beraber oluşturmak ortak bir sorumluluktur. AK Parti olarak bu adımları atma yönünde taahhüdümüzü verdik ve çok uzak değil, yakın zamanda adım adım bunların Meclis'e geleceğini hep beraber göreceğiz."

Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararların uygulama zorunluluğu konusunda, kararın ilgili yargı mensubuna tebliğ edildiğini, uyulmaması halinde de terfi denetim sisteminin getirildiğini, ocak ayından itibaren faaliyetlerin başladığını kaydeden Gül, şunları anlattı:

"Bir kişinin vermiş olduğu kararı, 'Senin verdiğin o karar Anayasa Mahkemesinden yanlış olduğu için bozuldu.' diye ona tebliğ yapıyoruz. Çünkü o kültürü geliştirsin bir daha o kararı vermesin. 'Anayasa Mahkemesinden, AİHM'den döndü ve senin vermiş olduğun bu karardan dolayı hak ihlali oldu.' diye bunu başlattık. Verilen kararlar Adalet Bakanlığına geliyor. Bakanlık HSK'ye gönderiyor. İlgili hakim, savcıya 'Verdiğin karardan dolayı ihlal kararı çıktı, dolayısıyla sen terfi edecekken, terfi etmiyorsun, terfi ettirip ettirmemeyi değerlendiriyoruz."

Gül, "AİHM'nin çifte standartlarını da görüyoruz. Bir yerdeki terör eylemlerine karşı sessiz kalmayı bile demokratik toplum için tehdit olarak görürken, 'Türkiye'de siyasi maddelerle faaliyetler yapıldığı' gibi asla kabul edemeyeceğimiz kararlar da veriliyor." dedi.

"Bir kişiye bile kötü muamele varsa onun sonuna kadar takipçisi olmak bizim temel görevimizdir"

İşkence ve kötü muamele iddialarına ilişkin bir soru üzerine Gül, şunları söyledi:

"İşkence ve kötü muamele AK Parti döneminde sonlandırılmış çok önemli adımlardan birisi. Biz, 'İşkence suçlarına karşı zaman aşımını kaldırıyoruz.' diyen nadir ülkelerden biriyiz. Eylem planında bir başka adım var. İşkence, kötü muameleden dolayı kamu görevlisi, genelde bu tür uygulamalarda bu işin faili, 'disiplin cezalarında da zaman aşımını kaldırıyoruz' diye bir hedefimiz var. Bu konuda düzenleme yapacağız. Türkiye'de işkence, kötü muameleye ilişkin gerek kollukta gerek cezaevlerinde bu konudaki iddiaları asla kabul etmiyoruz. Sistematik bir şekilde işkence asla Türkiye'de yoktur ve bu konuda sıfır tolerans ilkemiz büyük hassasiyetle devam etmektedir. Bir kişiye bile kötü muamele varsa onun sonuna kadar takipçisi olmak bizim hukuk devleti olarak, AK Parti Hükümeti olarak temel görevimizdir. Bu konuda asla taviz veremeyiz, tolerans gösteremeyiz."

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, çıplak arama iddiaları konusunda, "Uşak'taki emniyetteki bir olayla ilgili gündeme geldi ve onu İçişleri Bakanlığımız tüm belgeleriyle böyle bir iddianın asılsız olduğunu ispat etti. Bu konuda Özlem Hanım'a da büyük haksızlık yapıldı. Bir kadın olarak, bir siyasetçi olarak Özlem Hanım'ın bu konudaki tutumu özgürlükçüdür, bir hukuk insanıdır. Çok ağır bir linçe tabi tutuldu. Bizim gerek kollukta, gözaltında gerek cezaevlerinde mevzuatlarımız uluslararası standartlardadır. Kişi onuruna, haysiyetine aykırı hiçbir faaliyet, eylem kabul edilemez. Mevzuatın düzenlediği alanın dışında keyfilik varsa sonuna kadar bunun soruşturmasını, takibini, teftişini, incelemesini yapıyoruz." diye konuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İnsan Hakları Eylem Planı'na büyük destek verdiğini kaydeden Gül, plan açıklanırken gelip desteğini sunduğunu kaydetti.

Gül, yargının bir hükümetin, bir partinin yargısı olmadığını vurgulayarak, "Hangi partiden ya da yaşam tarzından olursa olsun her görüşün, 83 milyonun düşüncesi, iradesi var ve beklentisi var. Biz ortak bir duyguyu burada ete kemiğe büründürmeye çalıştık. Hakimin karşısına çıktığında hangi partiden, hangi yaklaşımda olursa olsun tek şey arıyoruz, adalet." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan belgede 11 temel ilkenin olduğunu aktaran Gül, şöyle konuştu;

"Milletimizin seçtiği devletimizin başı olarak Sayın Cumhurbaşkanımız bunu ortaya koydu. Bunların hiçbirisi lütuf değil, devlet olarak bizim görevimiz. İnsan düşünemiyorsa, düşündüğünü ifade edemiyorsa orada isterse dünyanın en güzel ülkesi olsun. İnsan inandığını yaşayabildiği için özgürdür. Su gibi, ekmek gibi en değerli varlıktır. İnsan doğduğundan itibaren bu haklarla doğar. Bizim varlık sebebimiz insanı yaşatmak. İnsanı yaşatırsan devlet ayakta kalır. İnsan hakları ile birlikte yaşanmasıyla devlet bekasını sağlar. Şu anda bütün bunlarla ilgili önemli başarılar elde edildi. Bizim temel gündemimiz budur. İnsan onuru bütün hakların üzerindedir. Bizim AK Parti öncesi özellikle OHAL uygulamaları, sonrasında ya inandığı için, inancını yaşayamadığı için makbul olmayan vatandaş olduğu baskılayıcı bir statüko vardı. Tanımlanamayan bir dil diye annesi çocuğu ile bunu konuşamasın diye bir anlayış vardı. Biz, 'bu dilleri yaşatacağız' dedik. Kürtçeyle ilgili önemli adımlar attık, inanç özgürlüğüyle ilgili önemli adımlar attık. Bunlar bir lütuf değildi. Bunlar herkesin hakkıydı. 'Kamu hizmeti önünde herkes eşittir' dedik."

"Hukuk güvenliği ilkesi en önemli ilkelerdendir"

Gül, basın özgürlüğünün güçlendirilmesine ilişkin, uygulamalar, itiraz mekanizmalarıyla ilgili değerlendirmeleri genişlettiklerini dile getirerek, "Hukuk güvenliği ilkesi en önemli ilkelerdendir. Oyun başladıktan sonra kural değiştirilirse orada hiçbir oyunun anlamı olmaz. Hukukun güvenliği varsa ekonominin güvenliği vardır. Bunların hepsi öngörülebilir, kurallar açık ve nettir. Hukuk bir labirent değildir. Önünü göremeyen kişi yatırım yapar mı, gelecek kaygısı taşır. Hukuk güvenliği önündeki tüm engelleri kaldıracağız." değerlendirmesini yaptı.

İstinaf mahkemelerinin 15 Temmuz darbe girişiminde 4-5 gün sonra gündeme geldiğini aktaran Gül, şunları kaydetti:

"FETÖ'cü hakimler ihraç oldu ve sisteme yeni arkadaşlarımız girdi. İstinaf ile ilgili 4 yıllık uygulama masaya yatırıldı. İstinafla ilgili nerelerde gecikme söz konusuysa bunlarla ilgili çalışmamız var. Bunlar hedefimizde var. Bu konudaki sorunları ortadan kaldırıyoruz. Ağır cezada üyelerle alakalı olarak belli mahkemeler ağır ceza, sulh ceza, başsavcılık gibi belirli kıdem şartı öngörüyoruz. Yargıtay'a seçilmek için 45 yaş gibi. Bunlar yargıya daha kalitesini artırıcı neticeye ulaşmış olacak. Kıdemli diye FETÖ'cüler devam etsin diyecek halimiz de yok. Son tahlilde Anadolu'dan genç çocuklar var. Bunlar 'abilerden' değil, Anayasadan talimat alıyorlar. Bu Eylem Planı'nın toplumumuz için çok önemli sonuçlar doğuracağına inanıyoruz."

"Kapatma kararını verecek olan Anayasa Mahkemesidir"

Bakan Gül, "Herhangi bir yargı mensubunun hükümetin hoşuna gitmeyecek, bir kararı verebilir mi?" sorusuna "Verdiğiniz bir karardan dolayı 'Ben acaba bu karardan ötürü başka bir yere tayinim olur mu?' Hayır. Teftiş anlamında asla hukuk ve anayasaya uymayacak karar olduğunda bunun müeyyidesi olabilir. Onun ötesinde, 'Bu kararı verirsem buradan bir başka yere, istemediğim bir yere gönderirler mi?' diye kaygı olmayacak. Bunu sağlayacağız. Bir yargı mensubu dosyadaki delile göre karar verir. Onun dışında, 'Ne derler, failin kimliği bu, ben bunu verirsem ne olur?' diyorsa o yargı mensubu değildir. 'Verdiğim karardan hükümet rahatsız olur, bunu vermek zorundayım' derse o kişi hukuk adamı değildir." diye yanıtladı.

Gül, tutuklamalarla ilgili İnsan Hakları Eylem Planı'nda bir hedefleri olduğunu belirterek, "Biz burada bir üst merciinin itiraza bakmasını öngören düzenleme getireceğiz. Sulh ceza karar vermiş ama bu doğru mu diye bir üst mahkeme bakacak. Özgürlükler anlamında çok önemli bir aşama. Eğitim, farkındalık, düşüncesinden ötürü özgürlüğü kısıtlanamaz. Hukuk güvenliği dediğimiz konuda Trabzon'da farklı İstanbul'da farklı karar, insanların yargıya güvenini zedeliyor. Burada ne yapabiliriz? İstinaf, yüksek yargı, uygulayıcılarla düzenli içtihat toplantıları öngördük. Yargıtay yolu açtık. İçtihatlarıyla emsal oluşturacak, ceza ise de beraat ise de bunun kararını verecek. Yargıtay'a gitmediği için insanlarda mağduriyet olabilir. Biz bunu Yargıtay'a taşıdık çok önemli adım attık." ifadelerini kullandı.

Parti kapatmayla ilgili Anayasa ve kanunların çok açık bir şekilde usulü belirlediğini anlatan Gül, "Kapatma kararını verecek olan veya tersi yönde reddedecek olan Anayasa Mahkemesi'dir. Yargının yetkisinde olan bir konuyla ilgili bir yürütme üyesi olarak ihsasta bulunmam doğru olmaz. Bunun yetkisi yargıdadır yargı karar verecektir." dedi.

"Türkiye bir hukuk devleti"

Gül, Adalet Bakanlığı olarak yargı mercilerinden gelen dosyaları TBMM'ye gönderdiklerini hatırlatarak, "Meclis burada yetkili, Meclis kendi gündemine hakim. Siyaset kararını verecektir. Milletvekillerimizin değerli iradeleri söz konusu. Yasama adına bir şey söylemem doğru olmaz." dedi.

Bakan Gül, İrfan Fidan'ın Yargıtay'a daha sonra da Anayasa Mahkemesine (AYM) atanmasıyla ilgili hukuken bir engel olmadığını söyledi.

Kayıp ve kaçırılmalarla ilgili iddialar üzerine Bakan Gül, "Türkiye bir hukuk devleti. Her şey şeffaf. Hak arama yolları açıktır. Türkiye hukuk neyse onu yapan bir devlettir. O konularla ilgili öyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değildir." değerlendirmesinde bulundu.

Gül, AK Parti'nin 1990'lı yılların faili meçhullerini, o dönemin uygulamalarını sona erdirdiğini vurgulayarak, "AK Parti devletin hiyerarşisi dışında yapılarla mücadele eden partidir. Bizim varlık sebebimiz budur. Kimse Türkiye'yi eski Türkiye'ye getiremeyecektir. Vizyonumuz 2023 ve yeni yüz yıl vizyonudur. Türkiye ve milletimiz daha iyisine layık. Bunları da yeni eylem planlarımızla atmaya devam ediyoruz" diye konuştu.

Lekelenmeme hakkına ilişkin bir soru üzerine Gül, şöyle konuştu:

"Bu konuda herkese sorumluluk düşüyor. Mesela medyaya bakıyorsunuz, medyanın da bu konuda bir ortak şekilde sorumluluğu var. Cezanın şahsiliği ilkesi temel ilke. Babası, kardeşi suç işlemiş ben bunu kamuya almayacağım gibi söz konusu değil. Bu konuda net yaklaşım ve atılacak adımlar var."

Gül, infaz koruma memurlarının kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Buradan tüm adliye çalışanlarına selamlarımı sunuyorum. Adalet orada tecelli ediyor. Bu hususta özlük haklarıyla ilgili bakanlıklarla yoğun çalışıyoruz. Umarım bu sene onlar içinde müjdeli bir yıl olmuş olur. Yıpranma payını getirdik, daha da iyileştirme anlamında olacak." dedi.

Bakan Gül, çek yasası ile ilgili yoğun mesaj geldiğini ancak şimdiden bağlayıcı bir şey söylemenin doğru olmayacağını kaydetti.

"1 milyon kişi mahkemeye gitmeden arabuluculukla meselesini halletti"

Arabuluculuğun çok önemli bir gelişme olduğunun altını çizen Gül, şunları ifade etti:

"1 milyon kişi mahkemeye gitmeden arabuluculukla meselesini halletti. Eylem Planı'nda vatandaş devleti mahkeme etmeden önce İdari Sulh'u devreye getireceğiz. Devlet vatandaşla bir araya gelecek. Devlet vatandaşıyla, vatandaş devletiyle mahkemelik olmayacak. İdarenin devleti dikkate alan yaklaşımla dikkate alan mekanizmayı kuracağız. Bu Eylem Planı'nın öznesi insan. AK Parti, MHP, doğu, batı değil. 83 milyonun kendisi bizatihi kendisi öznedir. Eylem Planı'nda 30 gün geçmeden cevap verilecek vatandaşa. On binlerce dava açılıyor, aynı konuda, hepsi istinafa gidiyor. Bir pilot dava olacak, o dosya karara bağlanacak. Diyelim ki memur vatandaşımızın özlük haklarıyla ilgili dava. Bir kişinin davası üzerinden gidecek 9 bin 999 kişi o dava üzerinden gidecek. Kesinleşmiş bir karar, kurul işlem yapmış. Memurumuz da biliyor ki dava açınca kazanacak. Diyorsunuz ki 'Dava aç, kazan ben bunu uygulayayım' diyorsunuz. Burada biz diyoruz ki, 'Kesinleşmiş emsal karar varsa, bu senin hakkındır, bunun için dava açmana gerek yok, bu hakkı veriyorum.' diyeceğiz."

"İnsan Hakları Eylem Planı yargı reformunun hedeflerinden birisiydi"

Bakan Gül, Yargı Reformu'na 2018'de başladıklarını hatırlatarak, "Reform başlayıp, biten bir süreç değil. Özgürlükleri ve ekmeği arttırdık. Ama biz diyoruz ki, 'Daha fazla özgürlük vereceğiz, daha fazla refahı arttıracağız. Yargı reformunu sayın Cumhurbaşkanı 2019'da açıkladı. Pandemiye rağmen yüzde 50'si hayata geçti. Bu sürecin yansımalarını görüyoruz. İnsan Hakları Eylem Planı yargı reformunun hedeflerinden birisiydi. Yargıda daha fazla demokratikleşme, güven veren adaleti sağlayacağız. Özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye" şeklinde konuştu.

Gül, "12 Mart darbesinden sonra Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edilmiştir. O gençlerin ailelerinden devletin özür dilemesi gerektiğini düşünür müsünüz?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

"Bu tür kararları devlet almaz. Devletimizi hep birlikte koruyacağız. Devletin kurumlarında yanlış karar veren ya da bir şekilde vesayet anlamındaki tavırlar, yanlışlar elbette eleştiri konusu olabilir. Türkiye geleceğe yürüyerek daha özgürlükçü, güçlü olarak yoluna devam ediyor. 'Bir soldan, bir sağdan' diyerek idam edilen gençler değil, gençlerimiz daha güçlü bir şekilde, emin adımlarla geleceğe bakacak. Türkiye Sayın Cumhurbaşkanımızın eski Türkiye örnekleriyle ilgili yapılan yanlışları hep ifade eden bir siyaseti vardır. Bu tür yanlışlıklar hiçbir şekilde olmasın diye ortaya konan bir yaklaşım var."

Bu arada, Bakan Gül, tiyatro ve sinemanın usta oyuncusu Rasim Öztekin'in hayatını kaybetmesinden büyük üzüntü duyduğunu belirterek, yakınlarına, ailesine ve sevenlerine baş sağlığı diledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk ile görüşmesi ve Osman Nuri Kabaktepe'nin AK Parti İstanbul İl Başkanlığına getirildiği hatırlatılarak, "Hükümet Milli Görüş açılımı mı yapıyor?" sorusu üzerine şunları söyledi:

"Dün Erbakan Hoca boncuk boncuk terlerken vesayetin yanında yer alanların, bugün Erbakan Hocamızın anma günlerinde de arzıendam etmeleri ayrı bir paradoks. Erbakan Hoca hayattayken karşısında başörtüsüne, Müslümanların inançlarına karşı, Erbakan Hoca'nın siyasetine karşı her türlü mücadeleyi yapanların bugün farklı yerde olmasını da bir tarafa bırakıyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu siyasi hareketin 1994'te büyük bir mücadelesiyle önemli başarılar elde ettiğini anlatan Gül, AK Parti'nin sadece bir düşünceye, yaklaşıma tanımlanacak bir yapı değil, toplumun her kesiminin destek verebileceği bir siyasi parti olduğunu söyledi.

Gül, bu ruhun çok önemli olduğunu ifade ederek, "Bu anlamda milli, Türkiye'ye dair hikayesi, şarkısı, rüyası olan kim olursa olsun. Hangi partili olursa olsun AK Parti'nin kapısı açıktır. AK Parti, bu düşüncedeki herkesle yol yürümeye devam edecektir, kapısını, gönlünü herkese açmıştır. Çünkü bizim yeniden büyük Türkiye idealimiz var. Bunu da tüm milletimizle beraber gerçekleştireceğiz. Herkesin desteğine ihtiyacımız var." dedi.

"Kılıçdaroğlu'na yürütmenin cübbesinin olmadığını hatırlatırım"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İnsan Hakları Eylem Planı ile ilgili eleştirilerde bulunarak, Cumhurbaşkanına hakaret davalarından vazgeçilmesi ve Selahattin Demirtaş ile Osman Kavala'nın serbest bırakılması gerektiği gibi önerileri hatırlatılan Gül, şunları kaydetti:

"Sayın Kılıçdaroğlu'na yargının bağımsız olduğunu, şu kişi tutuklanmasın, şu kişi tutuklansın diye kimsenin tavsiye, telkinde bulanamayacağını, Anayasa'nın 138. maddesini hatırlatırım. Yürütmenin hiçbir şekilde 'kalsın' ya da 'kalmasın' diye bir karar veremeyeceğini, yürütmenin cübbesinin olmadığını hatırlatırım. Onların demokrasi anlayışında demek ki bir parti genel başkanı, 'şu kişi kalsın bu kişi kalmasın, bu tahliye olsun' diye bir yargı anlayışları var. Bizim böyle bir yetkimiz yok. Hükümetin öyle bir yetkisi yok."

Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Cumhurbaşkanına hakaret" davaları ile ilgili adım atmasını istediğini belirten Bakan Gül, "Bu çağrıyı yapalım Sayın Kılıçdaroğlu, Bu ülkenin yüzde 50'sinden fazla vatandaşımızın oyunu almış seçilmiş Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a hakaretler yapmaktan vazgeçmeye ne dersiniz. Her gün hakaretler yapıyorsunuz. Nitekim Cumhurbaşkanımız, 15 Temmuz sonrasında bu adımları da attı. Bu konudaki yaklaşımı da belli." ifadelerini kullandı.

"Daha demokratik bir Türkiye'yi gerçekleştireceğiz"

Abdulhamit Gül, AK Parti'nin reformlarla ilgili sınavlardan başarıyla geçerek dediği her şeyi yaptığını anlatarak, "Bu konuda da hem hukuk anlamında söylediklerini gerçekleştirecek hem ekonomi hem de demokrasi anlamında söylediği, daha demokratik bir Türkiye'yi gerçekleştireceğiz." diye konuştu.

Muhalefetin de İnsan Hakları Eylem Planı'nı daha fazla genişletmek adına her türlü desteği vermeleri gerektiğine dikkati çeken Gül, "İlla 12 Eylül, 28 Şubat, 12 Eylül darbesiyle mi anayasa yürürlüğe girecek. Anayasa diyoruz, 'biz istemezük'... Eylem planı diyoruz, yargı reformu, hukuk reformu, ekonomi reformu... Gelin taşın altına elinizi koyun. Biz burada siyaset üstü, toplumun her kesimi için diyoruz." dedi.

Bakan Gül, bu eylem planını daha iyi uygulama adına nereden bir öneri gelecekse daha iyisini yapma adına bunlara açık olduklarını belirterek, eylem planını tüm milletvekillerine gönderdiklerini kaydetti.

Eylem planın takvimini haftaya, iki hafta içinde açıklayacaklarını dile getiren Bakan Gül, her eylemin karşısında bir tarih koyacaklarını söyledi.

Gül, iyi reformun iyi uygulamayla hayat bulacağını aktararak, "Kanunda eksiklik varsa, uygulamada çıkan hadiselerle ilgili kendimize ev ödevi veriyoruz. Bunu düzelteceğiz, daha iyisini yapacağız." dedi.

"Milletten kaçarak hiçbir şey yapamazsınız"

Tam başarıya ulaşmak için yeni bir sivil anayasanın yapılmasının zaruret olduğunu dile getiren Gül, bu anayasayla beraber bu demokratik süreci reformları taçlandıracaklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çok büyük bir katılımcılıkla önemli bir çağrıda bulunarak, "Gelin hep beraber yeni bir anayasa yapalım" dediğini aktaran Gül, "Milletin gözü önünde yapılan bu çağrıya milletten kaçarak hiçbir şey yapamazsınız. Siyasi partiler millettin beklentilerini, arzusunu yerine getirir. Anayasa, bir partinin verebileceği bir kararla değil, toplumun tüm kesimlerinin anayasası olacaktır. Biz bu çerçevede usulü de esası da başlattık ve bunu da sürdürmeyi düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Adalet Bakanı Gül, siyasetçilerin kararlar üzerine yorum ve değerlendirme yapabildiğini ifade ederek, "Kim ne derse desin hukuk devletinde hakim ve savcılar, 'şu, şu yorumu yapmış bu, bu yorumu yapmış ben buna göre karar vereyim' demez, diyemez, dememeliler. Bizim buradaki tutumumuz bu." dedi.