Yazarlar
Haberin Devamı
Evladı olup, içi alev alev yanmayan yoktur; taciz, tecavüz, istismar ifadelerini duyduğunda…
Evladı olmasına gerek var mı? Vicdanı olması yeterli değil mi? İnsan olması... yetmez mi?
Kadınlara ve çocuklara yönelik tacizlere tepki göstermek, lanet okumak, hakkını aramak, kan ağlamak için kadın olmaya gerek var mı? Vicdanlı olmak yeterli değil mi? İnsan olmak….yetmez mi?
……..
Basında çıkan haberleri okuduğumuzda;
“40 yaşındaki bir adamın 9 yaşındaki bir çocuğa” yaptıkları gözümüzün önüne gelmiyor mu?
“12 Yaşındaki bir kızın 30 yaşındaki bir adamla” gerdeğe girme ihtimali gözümüzde canlanmıyor mu?
6 yaşındaki bir erkek çocuğunun dayısı tarafından taciz edilmesi gözümüzde canlanmıyor mu?
Evine gitmeye çalışan bir kadının sokak arasındaki çaresiz çığlıkları kulağımıza gelmiyor mu?
Eşinin ağabeyi tarafından yıllardır tecavüze uğrayan bir gelinin kendini öldürüp öldürmemek arasındaki gelgitleri zihnimizde canlanmıyor mu?
Öz babası tarafından ilişkiye zorlanan bir erkek çocuğunun yaşadığı travma aklımıza gelmiyor mu?
…. Okuduğumuzda 3 dakika kadar “ahhh”, “vahh” çektiğimiz. “Ay tövbe ya Rabbim, Allah korusun!” dediğimiz… sonra unuttuğumuz hikayelerin kahramanı bir gün;
SEN DE olabilirsin!
OĞLUN DA olabilir!
TORUNUN DA olabilir!
KIZIN DA olabilir!
Basında çıkan haberleri sanki uzay boşluğunda bir yerlerde birilerinin başına gelmiş, bize asla olmazmış gibi düşünmeyelim.
Basında çıkan haberler masal değildir, hikaye değildir, kurgu değildir.
Basında çıkan haberlerdeki olaylar birilerinin başına gelir ve haber olurlar…
Neden haber olurlar?
“Birileri duysun” diye,
“Birileri ders alsın” diye,
“Toplum koyun gibi yaşamasın, neler olduğu fark etsin” diye,
“Benzer bir durumu yaşıyorsan, yalnız hissetme ve hamlede bulun” diye,
“Çocuğunu eğit” diye,
“Kendini korumak için önlem al” diye,
“Öğren” diye,
“Haberdar ol” diye.
“Gerekiyorsa kalbin sıkışsın, gözlerinden yaş aksın, panik atak hastası ol, sinirlerin tepene çıksın ama tepki ver” diye.
Dünyanın her yerinde olan bu ACİZLİKLER bizim ülkemizde de yıllardır oluyor.
Ben de çocukken asansörde bir adamın tacizine uğradım, en yakın arkadaşıma da sokakta yürüyen bir adam cinsel organını gösterdi, yan binamızdaki oğlan da komşunun tecavüzüne uğradı, komşu teyze de sokakta taciz ile karşı karşıya kaldı…
Biz de yaşadık, yaşayanları duyduk. Ama anlatamadık. Utandık. “Ben yanlış anlamışımdır” dedik. Dedirttirildik.
36 yaşındayım, İstanbul’da yaşıyorum, metrobüs ve metro kullanıyorum, her hafta en az 1 defa, hiç tanımadığım bir adamın bakış, iç geçirme veya sırıtmasına maruz kalıyorum.
NEDEN?
Çünkü ben bir kadınım!
Çünkü benim cinsime aç olan adam, kendine hakim olamıyor.
Çünkü beni taciz edemeyeceğini anladığında sesini çıkartmaktan çekinecek çocuğa doğru yöneliyor. Çünkü vicdansız, çünkü eğitimsiz, çünkü ahlak ve vicdan kavramlarını bilmiyor.
Çünkü buna cesareti var.
Çünkü daha önce yaptı ve yakalanmadı, çünkü yakalanan birini tanıyor ama olay büyümeden kapandı.
Çünkü 3 dakikalık zevki için bu tip bir riski göze alabileceğine inanıyor.
Çünkü vicdanı yok.
Çünkü o bir ACİZ!
Çocuklarımız bu acizlerin arasında büyüyor. Bu acizlerden ders alıyor, bu acizler ile aynı minibüse biniyor, o acizin çocuğu ile arkadaşlık ediyor, o aciz ile birlikte top oynuyor, o acizden alışveriş yapıyor.
Çocuklarımızla konuşalım. “Ay daha çok küçük anlamaz” demeyelim.
Utanmayalım. Utanmasına izin vermeyelim.
Bu tür acizler her zaman olacak, hep oldu. Ne kanun, ne ceza, ne adalet bu tür acizleri durdurmaya yetmediğinde çocuklarımız onları durdurabilirler, biz durdurabiliriz.
O acizleri eğitmek bizim işimiz değil, çocuklarımızı bilinçlendirmek bizim işimiz.
Geçen hafta sonundan beri gündemde olan konuya KADEM’den gelen açıklamayı okudunuz mu bilmiyorum.
Okumanızı tavsiye ederim.
Bu ülkede yanlış anlamaları düzeltmek için çalışan, iyi niyetin kötü bir yola gitmemesi için emek veren, ortak dilin VİCDAN olduğunu vurgulayan, dini, dili, cinsi ayırt etmeksizin insana önem veren yapıların olduğunu görmek güzel.
Hepimiz anneyiz, evladız, babayız, çocuğuz, torunuz… hepimiz kadınız… erkeğiz.. hepimiz insanız.
Ben cennet – cehennem diyeyim, öbürü Karma … ne fark eder ki… dönecek, dolaşacak, bir yerden hepimize dokunacak….
KADEM’in CİNSEL İSTİSMAR SUÇU İLE İLGİLİ YASA TASARISINA YÖNELİK KAMUOYU AÇIKLAMASI
“Kadın ve Demokrasi Derneği olarak bizler, bu tip sosyal meseleleri politik ve ideolojik çekişmelerin ötesinde tutuyor, toplumun üstün yararı için çözüm odaklı yaklaşıyoruz ve bu nedenle tasarının yasalaşması halinde oluşabilecek menfi durumlara dikkat çekmek istiyoruz.
Düzenlenmekte olan tasarıda; “failin” tanımının yeterince anlaşılır ve kamu vicdanını rahatlatacak nitelikte yapılmamış olması en büyük eksikliklerden biri olarak görünmektedir. Keza tasarının bu haliyle yasalaşması durumunda cinsel istismar suçunu işleyenlerin, güç, nüfuz vb. imkanlar ile mağduru ve çevresini etki altına alması ve mağdur ile evlenme yoluna giderek serbest kalmasının önü açılacaktır. Öte yandan mağdurun ise, bu baskı altında erken yaşta zorla evlilik yapması ve bu evliliği sürdürmeye mecbur kalması kuvvetle muhtemeldir. Yine bu tasarı ile suça azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında görülen davaların af ile sonuçlanacak olması ve yasanın yürürlük süresinin belirlenmemiş olması da tasarının sakıncalarındandır.
Tasarının, en önemli çıkmazlarından biri cebir, tehdit ve iradeyi etkileyen hususların tespitinin son derece zor olduğudur. Kaldı ki cebir ve tehdit olmasa bile küçük yaşta bir kız çocuğunun “kendi iradesi” nasıl tespit edilecektir? Bu konunun da ayrıca değerlendirilmesi gerekir.”
Papatya Somer