Tiyatrosunu çok istememe rağmen izleyemediğim ve bu yüzden kendime çok kızdığım Haybeden Gerçeküstü Aşk'ın film uyarlaması Tatlım Tatlım’ı izlemeye koşa koşa gittim. Özellikle sevgili / eş ile izlenmesi gereken tatlı tatlı bir film olmuş gerçekten.
Yılmaz Erdoğan başta olmak üzere bu işe emek veren herkesin ellerine sağlık.
Farklı kültür, farklı tarz, farklı algı, farklı üsluba sahip insanların dönüp dolaşıp benzer durumları yaşamasını, kadın erkek ilişkilerinin ne eften püften sebeplerden ne hale geldiğini, acı ve tatlı sona gitmenin saniyeler ile değişebildiği öyle tatlı tatlı bir dille anlatılıyor ki… kendinden izler bulmamak imkansız.
Eminim izleyen herkes tek bir sahnede bile olsa yanındakine dönüp; “Ahhhaaa.. aynı sen”, kendi içine dönüp; “Aahhhhhaa… aynı ben” diyecek.
Filmdeki çiftlerden hangisini kendinize yakın görürsünüz bilmem ama bildiğim bir şey var ki hepsi çok gerçek ve tanıdık. Erkekler tanıdık, kadınlar tanıdık, tepkiler tanıdık, taktikler tanıdık, duygular tanıdık, başlangıçlar tanıdık, sonlar tanıdık…
Filmin sonuna doğru sarf edilen birkaç söz ile tokat yemiş gibi olup aniden kendine geliyor insan.
PS: Sözleri yazmayacağım bir zahmet izleyin :)
Birkaç hafta önce Instagram’da yazdığım bir şey geldi aniden aklıma.
Gerçekten tekrar soruyorum…
“Hepimiz;
Aynı acıların mahkumu, benzer zaafların müptelası,
örtüşen hayallerin düşkünü, kesişen kırgınlıkların mağduruyuz.
Neden bu direniş?
Neyin peşindeyiz?”
~eğer onu bulduğunuza inanıyorsanız, yapışın şekerler, bırakmayın ;)
Papatya Somer