Caaaanım ciğerim İngilizce ‘den haznemize sokmaya bayıldığımız ifadelerden biri de “Güvenlik Alanı”.
Nam-ı değer “Comfort Zone”.
Halk dilinde kullanım şekli ile şöyle açıklayabiliriz;
İçinde bulunduğun durum, yaşadığın yer, işin, ilişkin, veya olduğun herhangi bir halden memnun değilsin ama durumu değiştirmeye cesaret edemiyorsun.
Neden edemiyorum?
Zira daha iyisini bulamamaktan korkuyorum!
İşte kilit cümle “Daha iyisini bulamama endişesi”
Güvenlik alanımız (tırnak içinde comfort zone) bizi ipleri ile öyle bir bağlamış, süslü sözleri ile öyle bir kandırmış, ışıklı tabelaları ile öyle bir büyülemiş ki; vazgeçmek bir yana biraz değiştirip evriltmeye bile cesaretimiz yok.
“Ay ben değişikliği fazla sevmiyorum”diyerek kendimizi kandırmaya devam ediyoruz ama hayat geçip gidiyor. Yıllar sular seller gibi akıp gidiyor ve biz inanmadığımız hayatları yaşamaya devam ediyoruz.
Bazılarımız hayaller kurup ertelemeye devam ederken, bazılarımız ise sadece bunalımlara girip girip çıkıyoruz.
Sonra ne yapıyoruz?
Ne yapacağız;
Bayram tatilinin hafta sonu ile birleşmesi sonucu fırsat bulduğumuz 9 günlük tatil için ucuz uçak bileti bulup, yurt dışına tatile gitmeyi yenilenmek sanıyoruz.
PS: “Hııı hııı, evet canım aynen, yenilendik”
“Of Papatya şurada bir kaç gün kafa dinledik, moralimizi sıfıra indirdin bıraktın resmen”diyorsunuz, diyorsunuz da... Hatırlatmak isterim ki önümüzdeki seneye kadar bir daha böyle uzun tatil yok JYenilenmek için artık şu Güvenlik Alanı’ndan çıkma zamanı gelmedi mi?
Güvenlik Alanları Nelerdir?
Güvenlik Alanlarından Nasıl Çıkılır?
Güvenlik alanlarımız genellikle hayatımızın temelini oluşturan ana hatlardadır.
Yani; İlişkimiz, Arkadaşlarımız, İşimiz, Yaşam Alanımız, İmajımız.
Temel maddelerden birini değiştirmenin çok ciddi bir karar olduğunu biliyorum.
Ancak eğer;
-Her sabah uyandığımda nefret ederek gittiğim bir işim,
-Her gün saatlerce mesaj veya telefon konuşmaları ile kavga ettiğim ve artık sarılmak istemediğim bir sevgilim,
-Dünyanın parasını ödediğim ancak varabilmek için üç vasıta değiştirmek zorunda kaldığım ve hiç bir arkadaşımın zırt diye gelemediği bir evim,
-Ne zaman ihtiyacım olsa aramama cevap vermeyen ve kaprislerinden bıktığım eski bir arkadaşım,
-Yıllardır aynı boyda olan, sürekli dökülen ve mütemadiyen at kuyruğu yaptığım saçlarım varsa...
Bu işte bir hatta birden çok sıkıntı var demektir...
Sırf “daha iyisini bulazsam?”diye işini değiştirmemek,
“daha iyi biri karşıma çıkmazsa?”diye sevgilinle yolları ayırmamak,
“kiralar bu aralar çok arttı”diye emlakçılara danışmamak,
“başka arkadaş bulamam”diye bencil bir arkadaşa katlanarak gösterdiğin üstün sabır karşısında bir madalya bekliyorsan, öyle bir madalya henüz kimseye verilmedi.
Korkularımız, endişelerimiz, kaygılarımız bizim hayal gücümüz kadar büyüktür.
Kimse bizden kocaman adımlar atıp, birden bambaşka biri olmamızı beklemiyor. İstemediklerimize “hayır”cevabı verecek kadar küçük bir adım atmak bile yeterli.
Yarın istifa edip, sevgiliyi terk edip, saçları kısacık kestirip, Ege’ye yerleşmekten bahsetmiyorum...
Bahsettiğim hak ettiğimize inandığımız ufak adıları atmak. Değişimden korkmamak. Büyük değişimler cesaretimizi kırıyor olabilir, bu yüzden değişimleri ufak ufak yapıp alışmakta fayda olduğunu düşünüyorum.
Örneğin; Yarın uzun zamandır giymediğimiz bir elbiseyi giyebilir veya uzun zamandır aramadığımız bir arkadaşı arayabiliriz (Evet sitem edecek olsa bile)
Örneğin; Uzun zamandır beğendiğimiz muhitteki evlerin kiralarını araştırabilir, civarlarda oturan tanıdıklara sorabiliriz.
Örneğin; İş çıkışında haftada 1-2 gün gidebilceğimiz bir kurs araştırabilir, uzmanlığımıza bir yenisini ekleyerek kariyer değişimi için ilk adımı atabiliriz.
Örneğin; Farklı bir renkteki göz kalemini deneyebilir ve bir hafta boyunca her gün yeni bir renk göz kalemi deneyebiliriz.
Ufak değişimler büyük gelişimler için atılan güzel adımlardır ve sağlam temeller üzerine yapılan değişimler harikalar getirir.
Papatya Somer
papatya.somer@milliyet.com.tr