“Evlerini satıp Zattartiko’ya yerleştiler”,
“İki sevgili karavana atlayıp Puttoruli dağlarına doğru seyahate çıktı” haberlerini okuyup okuyup, paylaşıp paylaşıp kendimizi daha da *yok gibi hissetmiyor muyuz?
Ediyoruz… Hissediyoruz yani, arada küfür de ediyoruz halimize. Sizi bilmem de ben ediyorum. Alıp başını gidecek cesareti olanlara değil tabii bu serzeniş, sisteme!
Sitemimiz bize rahatlamanın ve huzurlu/mutlu olmanın yolunun; ÇALIŞMAMAK, KIRLARA BAYIRLARA YERLEŞMEK, EMEKLİ OLMAK, KARAVANA ATLAYIP GEZMEK, ÇOK PARA KAZANIP ŞUURSUZCA HARCAMAK gibi kavramlar ile olabileceğini öyle bir hissettiriyor ki, standart bir hayatı devam ettirirken mutlu olmak “imkansız” sanıyoruz.
Hayır efendim ne münasebet!
İşimi seviyorum, oradan nasıl görünüyor bilmem ama işimi birine anlatırken resmen ağzım sulanıyor :) , demek ki sorun çalışmak değil.
Bulduğum her fırsatta çayıra çimene yayılıyorum, vücuttaki negatif enerjiyi atmak ile ilgili de bir sorunum yok demek.
Kendime yarattığım 15-30-45 dakikalarda kendimce geliştirdiğim yöntemlerle meditasyon yapıyorum, kafayı boşaltmak konusunda da başarılıyım demek.
Ay sonu zaman zaman zor gelse bile, “zevklerim” diye adlandırdığım şeyleri yapabiliyorum ve tüketime karşı oldukça sağlam bir direniş içindeyim, para kafamı bulandıran bir konu değil demek.
Soruyorum sana ey sistem!
Mutlu/Huzurlu/Rahat olmak için illa çekip gitmek mi lazım bu diyarlardan?
Biraz gerçekçi olalım. Şehir hayatını bırakıp gitmek hepimizin kolaylıkla yapabileceği bir şey değil.
Sabit gelir yaratmak, çocukların okulları, inzivaya çekilme endişesi, sosyal yaşam derken üst üste koyunca bir çok kalem çıkıyor terk edip gitmemizi engelleyen. Bir de ayrıca nereye gideceğiz, o gittiğimiz yerde ne yapacağız… bunu tam olarak planlamadan nereye gidiyoruz yahu??
Benzer haberleri okuyup kendi kendimizi bunalıma sokmaktansa, mevcut durumda ufak alanlar ve deşarj olma yolları yaratmaktan başka çare yok gibi görünüyor.
Bahsettiğim hafta sonu sahilde ayakları güneşlendirip, haftada bir seramik atölyesine gitmek değil yalnız.
Çayır çimen ile uğraşmak bizi rahatlatıyorsa bahçeli bir eve taşınmayı, şehrin saçma kalabalığındaki manasız aktivitelere para harcamaya tercih ederek mesela.
Şimdi çekip gidemiyorsak ve sistemin parçalarından biri olmaya mecbursak bir kaç sene sonra bunu başarabilmek için el emeğimizi değerlendirip para kazanabileceğimiz veya evden de para kazanabileceğimiz bir sistemin alt yapısı için eğitim vs alarak mesela.
İşe gelip giderken, her gün yolda geçen 3 saatlik zamanı farklı bir lisan, farklı bir uzmanlık konusunda kendimizi geliştirip bunu hayal ettiğimiz o hayatta kullanabileceğimiz hale sokmaya çalışarak mesela.
Olduğumuz durumdan şikayet edip, sisteme küfür edip, bunalıma girmemek için bir şeyler yapmak lazım… şu an için yapamıyorsak ilerisi için yapmak lazım şekerler :)
Siz neler yapıyorsunuz? Yapıyor musunuz ?
Papatya Somer