Gündeme bomba gibi düşen haber sanki sadece gündeme değil yüreklerimizde de bomba etkisi yarattı.
Angelina Jolie ve Brad Pitt aşkının son bulması bir çok insanda belki de üzeri örtülmüş acıların, ertelenmiş intikamların, unutulmuş kızgınlıkların ve kapanmış defterlerin açılmasına sebep oldu.
Bir sabah uyandık, magazin haberlerini okuduk ve sanki yine, yeniden aşka olan inancımızı kaybettik.
Tutku ile başlayan bir aşk, bir sürü çocuk, özveri, romantizm, dayanışma derken kendimizi ihanet iddialarını konuşurken bulduk.
Bir anda hepimiz bir taraf olduk.
Angelina, düne kadar harika anne, öncü kadın, evin dişi kuşu olarak anılırken kimilerine göre birden bire eski aşk hikayeleri ve sapkın davranışları ile anılan, “eden bulur”damgasını yiyen kadın oluverdi.
Brad, ideal baba, harika eş, orta yaşın üstündeki tatlı adamken bazılarının gözünden düştü, bazılarına göre ise artık yorulmuştu... sonuç kaçınılmazdı.
Hikayenin öznelerinden biri olan Jennifer Aniston’da payına düşen capslerden nasibini aldı elbette. “Karma”kelimesi belki de son zamanlarda anılmadığı kadar anıldı.
Brangelina masalının son buluşu daha uzun zaman konuşulacak gibi görünüyor.
Belki de yaklaşık on yıldır örnek bir kadın erkek ilişkisi sergileyen çiftin hayatlarımızdaki yeni görevi ideal birer ebeveyn olma örneğine dönüşecek.
Belki de bu sayede bir çoğumuz duyguların değişmesine karşı olan korkumuzu yenme, başkalaşmaya olan fobimizden kurtulma, yeniden başlamaya olan önyargımızdan arınma fırsatı bulacağız.
Kim bilir belki bu son da bambaşka bir başlangıcın habercisidir.
Kim bilir belki kafamızı daha vahim olaylarla meşgul etmeliyiz.
Kim bilir belki de...o kadar da şey etmemek lazım yani... olur böyle arada.
Papatya Somer