Bir bilgeye aptal insan ile akıllı insan arasındaki farkı sorduklarında şöyle cevap vermiş;

Akıllı insan her anı farkındalıkla yaşar ve bir kere ölür. Aptal insan ise her anı ölecekmiş gibi yaşar ve bin kere ölür."

Hayat boyu onlarca, yüzlerce defa olumsuz bir ruh haline girer, bunalım yaşar, umutsuzluğa kapılır ve yaşantımızdan nefret ederiz.

Aramızda “Ben hep mutluyum” diyen varsa, yalan söylediğini biliyoruz şekerim.
İnsan olmak beraberinde sorumlulukları, hayalleri getirdiği gibi hüznü, telaşı ve endişeyi de getiriyor.

Uzmanların son yıllarda dilinden düşürmediği “stres yapmayın, hayatınızdan stresi çıkartın” söylemleri iyi güzel de, uygulamak o kadar kolay olmuyor işte.

Haberin Devamı

Stresi hop diye bir anda hayatımızdan çıkartmak kolay değil.
Kaldı ki; stresi iyi bir şeymiş gibi (çok stresli bir işim var, çocuk bakmak stresli iş vs…) dilimizden düşürmediğimiz de kesin. Stresi kökten yok edemiyoruz, insanız, ancak stresten biraz olsun uzaklaşmak için bazı alışkanlıklarımızdan vazgeçmek bile inanın hayat kurtarıyor.

Stresten uzaklaştıracak öneriler

Hep ben mi suçluyum?
Sabahları kendinize kızarak mı uyanıyorsunuz? Seçimleriniz, başarısızlıklarınız veya hayatınızdaki insanlar ile ilgili kendinize karşı biraz acımasız davranıyor olabilir misiniz? Hayat seçimler ve vazgeçişlerle ilerliyor.

Hepimizin “keşke” dediği o kadar çok şey var ki. Herkes “mükemmel” olma çabasında olsa da, inanın kimse öyle değil. Pişmanlıklar ve hatalar bizi evrilten, büyüten ve olgunlaştıran deneyimler.

Pişmanlıklar için yapılabilecek en iyi şey, mevcut durumla ne yapabileceğimizi düşünmek ve geçmişi geçmişte bırakmak.

Kendimize en çok, gerekeni yapmadığımızda kızarız. Eğer bizi üzen ve yoran durumu değiştirmek için gerçekten yapılabilecek bir şey varsa yapmalı, yapmanın yollarını aramalı ve sonra olduğu hali ile bırakmalıyız.

Kendinizi affedin.

Başkaları için mi yaşıyorum?
Etrafımızda bir sürü sevdiğimiz insanın olması, onlara karşı sorumluluklarımızı da beraberinde getirir. Ancak özellikle ikili ilişkilerde bir tarafın fazla verici olması dengesizliklere, sorgulamalara, tartışmalara ve ayrılıklara sebep olur. Ortak yaşamı paylaştığımız insanlarla ilgili hayatımızdan fazla ödün verdiğimiz hissine kapılıyorsak, bu işte ters giden bir şeyler var demektir.

Haberin Devamı

Hayatımız belki de hayal ettiklerimizi yaşamaya fırsat bulamadan son bulacak.
Etrafımızdaki insanları, sevdiğimiz, sorumlu olduğumuz insanları ihmal etmeden de kendi hayatımızı yaşayabiliriz. Bırakın herkes kendi hayatının sorumluluğunu alsın.

Birini sevmek, kendinden vazgeçmek değildir.

Zihnimi susturamıyorum
Kafamızın içinden dakikalar içinde ne kadar çok düşünce geçiyor kim bilir. İş, çocuklar, para, sağlık, hayaller, aile, ülke sorunları, dünyanın değişimi….

Bu kadar çok konu varken insan nasıl olur da düşünüp strese girmez.

Zihni sakinleştirmek ve susturmak kolay değil biliyorum. Ancak zihni susturmak egzersiz gerektiren ve adım adım yapılabilecek bir şifa. Zihnimizi günde 3-4 dakikalık molalar ile başlayarak planlı bir çalışma ile sakinleştirebiliriz.

Haberin Devamı

Kendinize ait 3-4 dakika yaratmak inanın hak ettiğiniz bir hediyedir.

Zihnimizi bir defa susturmaya alışınca, devamı çorap söküğü gibi gelecek bir yola girmeyi başardık demektir.

Olumsuz düşüncelerden kurtulamıyorum
Olumsuz düşünmek en kolay yayılan virüslerden biri. Kaygı ise olumsuz düşünceyi besleyen korkunç bir zehir. Kaygılandığınız konular aklınıza geldiğinde “Bu gerçek mi?” sorusunu kendinize sorun. Endişelendiğiniz konuyu zihninizde yaratıyor ve buna inanıyor olabilir misiniz?

Açıkçası olumsuzlukların ardı ardına gelmesinin sebebi, bizim olumsuz düşünceleri sürekli zihnimizde tutarak çağırmamızdan ibaret.

Evet bu kadar basit.

Olumlu düşünceleri arka arkaya sıraladığımızda zihnimizde önce bakış açısı değişimi, sonra farkındalık oluşuyor. Bu da aynı durumlara pozitif bakmamızı daha da önemlisi çözümsel yaklaşmamızı sağlıyor.

Haydi. Bu gece uyumadan önce kendinize şunu söylemeyi deneyin; “Her şey yolunda”

Bir deneyin şekerler..

Papatya Somer

instagram.com/papsmood