Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım sevgilisinden ayrıldı. Tabii ki bir ayrılık konuşması yapılmış. Ayrılık konuşmaları genellikle sancılıdır. Herkes kendince hâklidir. Karşı tarafı suçlanmaya çalışılır, mağduriyet portresi çizilir, kurban rolüne bürünülür. Bu konuşmalar bazen şiddetli hal alabilir ve bazen karşı tarafı incitmek, üzmek haz dahi verebilir. Dürtüsel hareket edilebilir. Çünkü sindirilememiş duygular vardır. Elbette ki böyle olmamalı… Bu fevri hareketler bazen çok travmatik etkiler bıraktığı gibi karşı tarafta yankıları çok uzun süre devam edebilir, hatta atlatılamayabilir.
Arkadaşımın ayrılık konuşmasında eski sevgilisi onu fiziksel özellikleriyle eleştirmiş. Dengi olmadığını, bunu ailesinin ve birçok arkadaşının söylediğini, yanına yakışmadığını, kilolu olduğunu, söylemiş. Arkadaşım ilişkinin başında da şu an da aynı aslında. Pek tabii, farklı da olabilirdi ve farklı olması bu sözleri bu üslupla ve incitme amaçlı duymasına izin vermemeliydi.
Bu sözler, muhatabı için tabii ki oldukça yıkıcı ve öz değerini zedeleyici içeriğe sahip. Hele ki insanın değer verdiği birinden geliyorsa tolöre etmesi çok daha zor olabilir.
İlişkilerde fiziksel denklik (?) ayrı bir konu olmakla birlikte karşı tarafı fiziksel özellikleri üzerinden aşağılamak aklıma bodyshaming deyimini getirdi. Sahi neydi bu bodyshaming? Bunu biraz açmak istedim.
Bodyshaming (beden utandırma), bir kişiyi bedensel özelliklerinden dolayı aşağılama ve eleştiriye maruz bırakma eylemi veya bu konularda eylemsizlik olarak karşımıza çıkıyor.
Biraz araştırdığımda kilolu beden aşağılamanın çok ötesinde bir durumu kapsadığını gördüm. Örneğin, zayıflıktan dolayı utandırma, boydan utandırma, tüylü olma veya olmama, saçsızlık, vücut şekli, kaslılık (veya kassızlık), bazı uvuzların boyutu, dövme ve piercing sahibi olma veya sedef hastalığı gibi fiziksel iz bırakan hastalıkların utandırılmasını içerebiliyormuş.
Örneğin, ben uzun boylu bir insan değilim ve boyum sebebiyle çok fazla defa bodyshaminge maruz kaldığımı bu yazım için araştırma yaparken fark ettim. Çünkü şaka yoluyla veya farklı şekillerde maruz kalınan bu ifadeler aslında bedenle ilgili yargı ifade ediyor. Hatta bir dava dosyamda karşı taraf vekili benim bedenimi dahi dilekçesine (boyundan büyük şeyler söylüyor gibi muhtelif defa amiyane tabirlerle) alakasız bir şekilde konu etmişti. Hatta kendisini baroya şikâyet etmiştim.
Arkadaşım sevgilisi sebebiyle yaşadı, ben profesyonel iş hayatımda yaşadım. Pek çoğumuz bunları aile ilişkilerinde, iş arkadaşlarında, evlilik, nişanlılık gibi süreçlerde yaşıyor olabilir. Peki yaşadığımızın bodyshaming olduğunun farkında mıyız? Yoksa karşımızdakinin iyi niyetle sözde eksik veya sözde kusurlu olan bazı şeyleri paylaştığını mı düşünüyoruz?
Şunu ayırt etmek lazım. Bodyshaming muhatabı olarak asıl sorun sizde değil; bu sözleri söyleyen ve size psikolojik şiddet uygulayan o kişide!
Bunları yazarken bir açılım oldu. Akademik çalışmalarım sebebiyle ve takip ettiğim dosyalar için yazdığım dilekçeler için yaptığım içtihat taramalarında da bodyshaming örnekleri tek tek aklıma gelmeye başladı.
Mesela erkeğin ailesinin kızın basenlerini geniş bulması ve gelinlik bulmakta zorlanacağını söylemesi ve yeme alışkanlıklarını eleştirmesi…
Mesela eşlerden birinin diğerine “O da erkek, sen de erkeksin, bir baksana aynada kendine” demesi…
İşyerinde burnunuzun büyük olmasıyla veya büyük göğüslerinizle dalga geçilmesi gibi…
Bu aşağılamalar mutlaka aktif bir söz veya davranışla ortaya çıkmayabilir de… Bazen sorulan soruya cevap vermeme, yok sayma, o bölgeye dokunmama, mimiklerle veya farklı imalarla da bu tarz aşağılamalar da gündeme gelebilir.
Bunları bence çoğumuz yaşamışızdır veya yaşıyoruzdur. Ancak bu beden utandırma olarak Türkçeleştirilen bodyshaming aslında “eheh” deyip geçmek zorunda olduğumuz veya “düzeltmem lazım” diyeceğimiz bir durum değil. Bu sözlerden hoşnut değilsek mutlaka itiraz etmemiz gerekiyor. Kimse sahip olduğu bedeni bir mağazaya girer gibi seçmiyor. Zaman içinde bedende meydana gelen değişimlerin de fizyolojik, psikolojik veya keyfii sebepleri olabilir ve bu sadece sizi ilgilendirir. Birinin sizin bedeninizde “kusurlu bulduğu” bir yer sizin için önemsiz veya çok beğendiğiniz bir yer dahi olabilir. Bu negatif tutum kendinize karşı bakışınızı değiştirebilir, öz değeriniz ve öz güveniniz sarsılabilir. Pek çok kaynakta bu tür eylemlere maruz kalanların intihara dahi yönlendiklerini duydum. Tüm bu süreçler manevi olarak yıpratıcı olduğu için manevi tazminat talep edilebilir. Diğer yandan salt avukat kimliğim sebebiyle hukuki bir nutuk da çekmek istemiyorum. Çünkü ülkemizde manevi tazminatlar çok sembolik miktarda veriliyor. Genel olarak Türk hukukunda manevi tazminatın, çekilen üzüntüyü telafi etmekten çok uzak olduğunu düşünüyorum.
Yazımı çok uzatmak istemiyorum. Bununla birlikte şunu özellikle söylemem gerekiyor. Kelimeler gerçekten sihirlidir. Bazen şifa olabilir bazense zehir. Herkes empatiden bahsediyor. Ama empati uygulayınca güzel. Kullanmak istediğimiz o kelimeler ağzımızdan çıkmadan önce karşı tarafın yerine kendimizi koyalım lütfen.
Av. Oğuz Kara
(kara@oguzkara.av.tr)