“Ne yapayım istiyor?” Diyen ve çocuğunun istediğini yapan, boyun eğen bir ebeveyn için neler söylenebilir?
“Çaresiz”,”zavallı”,”yazık” gibi kelimeler geliyor aklıma. Kişisel gelişim alanında ve “kurban”, “kurban psikolojisi ya da kurban bilinci olarak adlandırılır. Kurban bilinci, kendi yaratıcı gücümüzden ve yaratma kabiliyetimizden vazgeçmektir. Bunun yerine sahip olduğumuz / olamadığımız şeylerde, yaşadığımız olaylarda bir şeyleri ya da başkalarını suçlu tutmaktır. Kendi gücümüzü onlara vererek, bir şeylerin ya da birilerinin hayatımızı kontrol etmesine izin vermektir. Başkalarının kendi bilincimizi ve seçimlerimizi yönetmesine izin vermektir.
Bu konu ile ilgili pek çok bilge ya da kadim bilgilerde pek çok mesajlar bulunur.
“Eğer her şeyin başkalarının suçu olduğuna inanırsanız, hayatta çok ıstırap çekersiniz. Ama ne zaman ki her şeyin sizden tohum verdiğini fark edersiniz, o zaman hem neşe hem barışı öğrenirsiniz. “der, Dalai Lama
Kabala der ki :Hiçbir zaman insanları ya da dış etkenleri suçlamayın. Başkalarını suçlamak bizi kurban psikolojisine sokar; çevremizde gelişen olayların sebebi değil, bir sonucu yapar. Sebep ya da sonuç olma kararını bizden alır. Bizi çevremizde yaşananların sonucu yapar. Sorumluluk almak ise, hatalı olsak da olmasak da, hayatımızın direksiyonunu elimizde tutar. Sonuç olmak yerine, hayatta istediğiniz şeyleri yaratmak için bir sebep olun, harekete geçin.
Sürekli şikayet edip kurban rolü oynamaktan vazgeçin. Ya olduğu gibi bırakın ya değiştirin ya da kabullenin. Bunun dışında tüm seçenekler deliliktir. Eckhart Tolle
“Ne yapayım istiyor?” diyerek çocuğuna yaşına, olgunlaşma düzeyine uygun olmayan şeyler alan, yapan bir ebeveyn çocuğunun elinde kukla olmasının ötesinde ona doğru bir örnek, çocuğu için doğru kararları veren bir yetişkin olmanın ötesinde kendisi desteğe muhtaçtır. Eğer 4 yaşındaki bir çocuğun istekleri karşısında çaresiz bir anne ya da baba görürseniz ya da siz öyleyseniz lütfen en hızlı bir biçimde destek alın.
“Ne yapayım istiyor? “Bu cümle ya da benzer bir cümleyi duyduğunuzda, söylediğinizde durup hemen düşünün; bu durumun oluşmasındaki payım ne? Bu durumu değiştirmek için şu an ne yapabilirim? Bugüne kadar yaptıklarımdan farklı ne yapabilirim? Beni bugüne getiren düşünce ve inanç sistemim neydi?
Bu durumu düzeltmek için ödeyeceğim bedel ne? Neye razıyım? Örneğin; çocuğun bir süre ağlamasına katlanmak ya da çevrenin ne gaddar anne/baba bakışlarını sineye çekmek mi?
Unutmayın bugün tv, tablet,oyun,telefon vererek,vermeye boyun eğerek,dirayetli olmayarak yarın kedi köpek isteği, öbür gün belki de ona sunamayacağınız başka istekleri doğuracak bir davranış kalıbı öğretiyorsunuz. Küçükken önüne geçemeyeceğiniz davranışlar zaman içinde çocuğunuzun davranış modeli haline gelecek.Şimdiden peşine kurbanlığı kabul etmek de şöyle oluyor,"dönem böyle,bütün çocuklar böyle,nasıl engel olabilirim ki,görüyor istiyor..." Küçücük neredeyse bebeklerin pc ile haşır neişr olmasını marifet olarak gösterip sonra şikayet edilecek ve belki de çocuk kanser olacak, gözleri bozulacak başka sorunlar ortaya çıkacak ve aile farkında olmayacak ki bundan ben sorumluyum.Ortaya çıkan tüm olumsuzluklardan sonra ise kurulacak cümleler ”bu çocuk çok şımardı, valla elimizden bir şey gelmiyor, ne yapacağımızı bilemiyoruz?” olacak.
Temeli bebeklikten,1,5,3,4,5 yaşlardan geliyor. Hiç bir çocuk 16-17-20 yaşında bir anda gelmediğine göre source="" sans="">Ebeveyn koçluğu talebi için;
www.neslihanerdogdu.com/ebeveyn-koclugu/