13.04.2021 - 16:10 | Son Güncellenme:
Et, balık, tavuk, patates gibi kızartılmış gıdalar yanma işlemine maruz kalır ve trans yağları oluşturur. Bu yağlarla hazırlanan besinler kandaki kolesterol seviyesini olumsuz yönde etkiler. En çok cips, fast food ürünler gibi hazır veya paketli gıdalarda karşımıza çıkar.
Kötü kolestrolü artırarak birçok hastalığın oluşumuna sebep olan kızartılmış gıdalar, içerdiği doymuş yağ yüzünden kilo vermeyi yavaşlatır.
Tip 2 diyabete yakalanan ve kilo vermede en çok zorlanan grup olarak bilinen insülin direncine sahip kişilerin besin tüketim kaydında sürekli kızarmış gıda tükettiğine rastlanmıştır.
Kilo verme sürecinizi hızlandırmak adına kızartma yerine ızgara/ fırında/ haşlama gibi sağlıklı pişirme yöntemlerini kullanabilirsiniz.
Beyaz un ve beyaz unla yapılan pasta, kek çörek, beyaz ekmek gibi lif içeriği düşük besinler kan şekeri düzensizliklerine neden olur. Bu da çok çabuk acıkılmasına, açlık ataklarımızın oluşmasına ve gün içerisinde çok daha fazla kalori alımına yol açar.
Rafine işlemine maruz kalan un, karbonhidrat ve nişasta açısından zengin bir besindir. Lif, mineral ve vitamin bakımından fakir olan un hızlı sindirime uğradığı için açlık hissinin oluşma sürecini hızlandırıyor.
Bununla beraber oluşan açlık durumu kilo verme sürecini maalesef yavaşlatıyor.
Günlük beslenmemizde çavdar, tam buğday, tam tahıl, kepek veya yulaf unlarını tercih ederek kilo verme sürecimize destek olabiliriz.
Günlük alınması gerekenden fazla tuz tüketimi, vücutta sodyum dengesini bozarak dokular arasında su tutulmasına ve buna bağlı ödem oluşumuna neden olur. Bozulan sodyum dengesi vücudun kalsiyum işlevlerini engelleyerek yağ yakım sürecinde yavaşlamalara yol açar.
Ödem artışına bağlı olarak tartıda olduğunuzdan fazla çıkmanız ise psikolojik olarak sizi strese sokar. Bu yüzden kilo verme sürecine yardımcı olmak adına günlük alınan tuz miktarı sınırlandırılmalı ve yüksek tuz içeriğine sahip olan şarküteri ürünleri, turşu, konserve ve salamura tarzı besinlerin tüketimi sınırlandırılmalı.
Şekerin fazlası vücudumuzda karaciğer tarafından yağ olarak depolanır. İdeal bel ölçüsünün üzerinde olan ve göbek bölgesinde yağlanma olarak bilinen elma vücut tipli kişilerin fazla şeker tükettiği yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır.
Fruktoz ve glukozdan oluşan bu yapı, vücudumuzun ihtiyacı olan sağlıklı besin değerlerini içermez. Fazla şeker tüketimi insülin salınımını artırdığından bölgesel yağlanma yaratır.
Bu yüzden günlük beslenmemizde basit şeker alımından kaçınmalı bunun yerine kompleks karbonhidrat kaynaklarından faydalanmalıyız.
Gazlı içeceklerin içerisinde bulunan şeker, insülin salgılanmasını artırır ve kan şekerinde düzensizliklere yol açar. Gün içerisinde asitli içecekler çok tüketildiğinde kişide halsizlik, hızlı acıkma, daha fazla şekerli ve gazlı içecek tüketme isteği ve tatlı isteklerini kontrol edememe gibi sorunlar görülmeye başlanır.
Asitli içecekler yüksek dozda fruktoz ve glukoz şurupları içerdiklerinden kalp hastalıkları, diyabet gibi metabolik rahatsızlıklara davetiye çıkartır.
Asitli içeceklerin şişelerinde bulunan Bisfenol A (BPA maddesi ) reçineyle çevrilidir ve bu madde vücudun iç salgı bezlerine zarar verir.
Vücudun metabolik işleyişini bozarak kilo vermeyi engelleyen bariyerleri oluşturur. Bu süreçte maden suyu, ayran, şekersiz ev yapımı limonata gibi içecek tercihlerini benimseyerek asitli içecekleri hayatımızdan çıkarabiliriz.