Uzmanlar, beyin ve bağırsağın doğası gereği bağlantılı olduğuna dair artan kanıtlarla birlikte, gıdanın zihnimizi de değiştirme gücüne sahip olduğunu, duygu durum bozukluklarına, uyku sorunlarına, öğrenme bozukluklarına ve bilişsel gerilemeye katkıda bulunduğunun altını çizdi.
2017 yılında yayınlanan bir araştırma, dört gün boyunca doymuş yağ ve ilave şeker açısından zengin bir kahvaltı yaptıktan sonra bireylerin bazı öğrenme ve hafıza testlerinde performanslarında düşüşler görüldüğünü ancak daha sağlıklı kahvaltı yapanlarda herhangi bir performans değişikliği görülmediği ortaya çıktı.
Geçen ay BMJ dergisinde yayınlanan geniş çaplı bir araştırma, özellikle yüksek düzeyde ultra işlenmiş gıda içeren diyetlerin depresyon, anksiyete ve uyku sorunları riskini artırdığını ortaya çıkardı.
Mart 2023'te Journal of Affective Disorders dergisinde yayınlanan farklı bir araştırma, beslenme rutinleri büyük miktarlarda ultra işlenmiş gıdalar içeren kişilerde depresyon oranlarının yüzde 80 daha yüksek olduğunu buldu.
Aşırı işlenmiş gıdalar yediğimiz zaman bunlar beynin zevk, motivasyon ve öğrenmeyi içeren ödül sistemini etkiliyor ve daha çok istememize neden oluyor.
İnsanlar aşırı işlenmiş gıdaları yoğun bir şekilde arzuluyor ve bunları takıntılı bir şekilde tüketiyor onlarsız bir yaşam olmayacağına inanıyor.
Uzmanlar bu yiyeceklere olan bağımlılığın üretim şekillerinden kaynaklanabileceğini söyledi.
Cips, kahvaltılık gevrekler, atıştırmalık barlar gibi ürünler yapılırken, malzemelerin hücresel yapısı sıklıkla parçalanır, su ve liflerden arındırılır, böylece bunların çiğnenmesi ve sindirilmesi daha kolay olur.
Uzmanlar, bu yiyecekler hızlı bir şekilde sindirildiği için bileşenlerin beynimize daha hızlı çarparak yiyecekleri daha bağımlılık yapıcı hale getirdiğini söyledi.
Hem yağ hem de karbonhidratın yüksek düzeydeki kombinasyonu, yemeyi bırakmayı da zorlaştırır.
Araştırmacılar hala çok fazla bilinmeyenin olduğunu ve araştırmaların devam ettiğini söyledi.
