04.07.2024 - 06:50 | Son Güncellenme:
Derleyen: Betül Topaklı / Milliyet.com.tr - James Dyson, 1947 yılında İngiltere Norfolk’ta yaşayan bir ailenin üç çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Babasını 9 yaşında kaybeden Dyson, bu nedenle ev işleri konusunda annesine yardım etmeye çok küçük yaşlarda başladı. Bu durumdan hiç şikâyet etmeyen küçük çocuğun hoşlanmadığı tek bir konu vardı. Süpürgelerin toz torbasını değiştirmekten ve çekmediği tozları temizlemekten hiç hoşlanmıyor hatta nefret ediyordu. Ancak bu nefret bugün onu 9 binden fazla patente sahip bir markanın yani dev bir şirketin sahibi yapacaktı. Peki ama nasıl? İşte cevabı.
Ailesinin dedesinin adını verdiği Dyson, 1978 yılında yani o dönemki en güçlü süpürge olan Hoover’la da aynı problemi yaşıyordu. Ancak canını oldukça sıkan bu durum onu adım adım elektronik ev aletlerinin Steve Jobs’ı olarak görülmesini sağlayacak yola götürecekti. Toz torbalarının hem maliyetli olması hem de torbanın doldukça süpürgenin emiş gücünü düşürmesi, Dyson’ın aklına toz torbasız bir süpürge olabilir mi düşüncelerini getirmeye başladı. Bir gün bir kereste fabrikasında mühendislik içgüdülerini tetikleyecek bir fikirle karşılaşması da düşüncelerinin fitilini ateşledi.
EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ KARISIYDI
Kereste fabrikasında talaşların endüstriyel siklonlarla havadan temizlenebildiğini gören James Dyson, bu teknolojinin küçük bir ölçekte elektrikli süpürgeler için uygulanıp uygulanamayacağını araştırmaya başladı ve ilk prototipini yaptı. Genç adam, kartondan yaptığı ilk prototiple o dönemki en iyi süpürgeden daha fazla toz topladı ve şu anda gördüğümüz modern Dyson süpürgelerinin temelini attı. James Dyson, aslında böylece önündeki zorlu yolculuktaki ilk adımını atmış oldu. Ancak bu süreçte yani hayalindeki ürünü geliştirmek için çıktığı bu yolda ciddi maddi sıkıntılar yaşadı. Bu zorlu yolculukta en büyük destekçilerinden biriyse eşi oldu. Kocasının hedefine ulaşması için maddi ve manevi her türlü yanında olan eşi Deirdre Hindmarsh, bunun için bir dönem ek iş bile yaptı.
5 YILDA 5120 PROTOTİP GELİŞTİRDİ
5 yıl boyunca pes etmeden prototip üretmeye devam eden Dyson, 5127 prototipten sonra istediği sonuca ulaşarak hayalindeki torbasız elektrikli süpürgeyi yaratmayı başardı. 1983 yılında büyük umutlarla ilk torbasız elektrikli süpürgeyi piyasaya süren girişimci adam, ancak ne yazık ki İngiltere pazarında pek de başarılı olamadı. 2 yıl boyunca İngiltere ve Avrupa’da ürünüyle ilgilenen distribütör bulmakta zorlanan James Dyson, bu konudaki başarısızlığına rağmen pes etmedi. Ürünü Japonya pazarına sokmak için harekete geçti ve söz konusu bu ürünü bir Japon firmasına lisansladı.
JAPONYA’DA ÖDÜL KAZANDI
1986 yılında patentlenerek üretimine başlanan ilk model “G-force”, Japonya’da büyük başarılar elde ederek büyük satış rakamlarına ulaştı ve Japonya’da bir ödül kazandı. 2 yıl boyunca İngiltere ve Avrupa’da ürünü ile ilgilenen distribütör bulmakta zorlanan James Dyson, sonrasında ürününü Japonya pazarına sokmak için harekete geçti ve bu ürünü bir Japon firmasına lisansladı. Japonya’daki satışların çok iyi gitmesi, haliyle İngiltere pazarının dikkatini çekmeye başladı.
James Dyson, ilerleyen yıllarda DC01 isimli yeni bir model çıkardı ve 'Dyson' ismiyle kendi şirketini kurarak İngiltere pazarına giriş yaptı. Kısa bir süre sonra bu yeni model, İngiltere’nin en çok satan elektrikli süpürgeleri arasına girdi. Sonrası ise malum... Dyson’ın bugünkü Dyson olma yolculuğu böylece başlamış oldu. Şüphesiz bu durum yani Dyson’ın yenilikçi tasarımları rakiplerinin de ilgisini çekmeye başladı. James Dyson, ilk kurulduğu yıllardan itibaren rakiplerine karşı birçok patent davası açmak zorunda kaldı. Çünkü rakipleri onun tasarımlarını kopyalamaya çalışarak bu yenilikçilikten pay almaya çalıştı. Ancak Dyson, bu açtığı davaların çoğunu kazandı.
BAŞARISIZLIKLARDAN DEV BİR ŞİRKET DOĞDU
James Dyson’ın toz torbası nefretiyle başlayan hikâyesinin sonunda dev bir şirket doğdu. Girişimci adamın başarısızlıklarla dolu başarı hikâyesi şu anda 9 binden fazla patente sahip bir marka olarak yoluna devam ediyor. Yani çoğu başarılı marka ve üründe olduğu gibi Dyson’ın bu başarısı da tesadüf değil. Aksine altında ilham verici bir hikâye yatıyor. Olasılıklara meydan okuması sonucunda binlerce çalışanı olan ve bugün birçok ülkede faaliyet gösteren bir marka haline gelen Dyson, zorluklara karşı pes etmemenin ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor.