15.03.2024 - 06:34 | Son Güncellenme:
Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Takvimler 6 Kasım 1971'i gösteriyordu. Dünya üzerinde gerçekleştirilecek en tehlikeli testlerden biri hayata geçirilmek üzereydi. Deney yapılacak ve bugüne dek yapılan en büyük nükleer test olacaktı. Üstelik bu test yeryüzünde de değil, yer altına uzanan derin kuyularda yapılıyordu. ‘Cannikin’ isimli bu testin, Alaska’nın merkezden uzak olan Amchitka Adası'nda yapılmasına karar verildi. LIM-49 Spartan Anti-Balistik füzesi için bir W71 patlayıcı silah başlığı tasarımının test edilmesi amaçlanıyordu. Bu teste binlerce kişinin karşı çıkmasının sebebi ise bambaşkaydı. Çeşitli komisyonların, derneklerin ve halkın patlama karşıtı protestolarına rağmen test gerçekleştirildi. Testin sonundaysa korkulan başa geldi!
PROTESTOLAR 3 PATLAMAYI DA DURDURAMADI
1971’de tüm dünyanın duyduğu patlamadan önce aynı bölgede 2 patlama daha gerçekleştirildi. Bilim insanları ile sismologlar, diğer ülkelerin yer altı nükleer testleri yapıp yapmadığını anlamak için 1965’te Amchitka Adası'nda yerin altında 80 kilotonluk bir nükleer patlama yapıldı. Bundan 4 yıl sonra 1969’da yeniden bir test yapıldı.Bu kez amaç daha büyük yer altı patlamalarının adaya nasıl zarar verebileceğini, sismik aktiviteyi tetikleyip tetikleyemeyeceğini görmek ve tsunami oluşturup oluşturamayacağını anlamak içindi. Bu testlerden kısa süre sonra 3’üncü bir patlama olacağını duyan bir grup çevreci bir araya geldi. Bugün de dünyanın en önemli çevre hareketlerinden olan ‘Greenpeace’ bu insanların Cannikin’i protesto etmesiyle kurulmuş oldu.
1964 yılında meydana gelen Alaska Depremi nedeniyle testin yeni depremleri tetikleyip tsunamiye yol açabileceği de düşünülüyordu. Testin yapılmasına engel olmak için 7 bin kişinin katıldığı protesto, ABD-Kanada’nın sınır kapısını tamamen kapattı. 1971’in temmuz ayında, Nükleer Sorumluluk Karşıtı Komite, Atom Enerjisi Komisyonu'na dava açıp deneyin önüne geçilmesini talep etti fakat sonuç istedikleri gibi olmadı. Tüm çabalara rağmen binlerce canlıya mezar olacak test, gerçekten de yapılacaktı.
140 BİN CAN ALAN PATLAMADAN 250 KAT GÜÇLÜ
Little Boy, İkinci Dünya Savaşı sırasında 6 Ağustos 1945'te Japonya'nın Hiroşima kentinin bombalanmasında kullanılan atom bombasıydı. Hiroşima'da en az 140 bin kişi bu saldırıda hayatını kaybetti. Şehrin yok olduğunu tahmin etmek ise hiç de zor değildi. ABD’de yapılacak Cannikin testine bu kadar karşı çıkılmasının temel sebebi de, testin Hiroşima’dan 250 kat daha güçlü olduğu gerçeğiydi. Neredeyse 5 megaton TNT patlayıcıya denk olan ve hazırlığı 5 seneyi bulan deney, şimdiye kadar ABD tarafından yapılan en büyük yer altı patlaması olma özelliğine sahip.
Testin yapılacağı noktada, Lawrence Radyasyon Laboratuvarı'ndan ve Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı'ndan yüzlerce personel hazır bulunuyordu. Testi gerçekleştirmek için 400 ton ekipman, bin 807 metre derinliğinde ve 2,3 metre genişliğinde bir kuyu açıldı. Destek ekipmanı 4,6 metrelik bir yer sarsıntısına dayanacak biçimde tasarlanmıştı. Atom Enerjisi Komisyonu'nda başkanlık yapan James R. Schlesinger ise protestoların odağındaki deneyin güvenli olduğunu göstermek için eşi ile kızlarını da bölgeye getirdi.
TEST Mİ, DEPREM Mİ?
Deneyin Hiroşima’dan 250 kat daha güçlü olacağı tahmin edilirken, bu tahminler gerçekleşen sonucun çok altında kaldı. Patlama, Hiroşima’ya atılan ‘Little Boy’ bombasından 400 kat daha güçlü bir etkiye sebep oldu. Toprak örtüsü yerden tam 6 metre havaya kalktı. Deney sahasındaki çökme ve faylanma, birkaç yüz metre genişliğinde yeni bir göl oluşturdu. Patlama, Richter ölçeğine göre 7,0 büyüklüğünde bir sismik şoka neden olmuştu. Bu büyüklük ‘major’ yani çok şiddetli deprem sınıfına giren yer sarsıntılarına eş değerdi ve toplamda 3 bin 300 metrekarelik alanda kaya düşmesine ve çim kaymalarına neden oldu.
Çevrecilerin öngördüğü depremler ve tsunamiler meydana gelmemişti. Ancak ilerleyen haftalarda bir dizi küçük tektonik olay daha yaşandı. Bunların bazıları, Richter ölçeğinde 4.0 büyüklüğünü bulmuştu.
Test bittiğinde Amchitka Adası ve çevresindeki radyoaktivite okyanusa, yer altı sularına ve havaya sızdı. Üstelik sızıntı henüz durmuş da değil. Ayrıca yer altında moloz dolu boşluklar oluştu. Binlerce kuş ve su samuru öldü. Bering Denizi’nden alınan tatlı su örneklerinde ise hâlâ radyoaktif parçacıklarla karşılaşılıyor. Ancak ABD Enerji Bakanlığı bu bilgileri ısrarla reddediyor.