Alfa kuşağı olarak tabir edilen yeni nesil çocuklar bir başka...
Annelerimiz, ninelerimiz zamanında her şey daha mı kolaydı yoksa duygularımızı önemsemiyorlar mıydı?
Biz mi çocuklarımızın üzerine fazla düşüyor mükemmelliyetçilik yapıyoruz?
Bebeklere birşeylere alıştırması kadar bıraktırması da anneleri zora sokuyor. İlk korkulu rüyamız "meme bırakma" dönemiydi. Beyza sütüm yeterli olmadığı için tam anlamıyla memeye doyamayan bir çocuk olduğundan ayrılışı da çok zor oldu diyemem. Fakat doyasıya ememediği için 3 yaşında olmasına rağmen meme emen bir bebek görsün o akşam yanıma gelir, sırnaşmaya başlar, öper, koklar, sarılır.
"Tuvalet eğitimi" konusu da yine korkulu rüyalarımdan biriydi. Eğitim vermeye başlamadan önce anne olarak benim tam anlamıyla hazır olmam gerekiyor diye düşündüm her zaman. İşin kötüsü Beyza'daki tek belirti gece bezlerinin sabah temiz kalmasıydı. Onun dışında bezden ya da kakasından rahatsız olma, kurtulma isteği yoktu. Kakasını yaptığını anlayıp;"kaka yapmış olabilir misin, bezini değiştirelim mi?" dediğimde "hayır ben kaka yapmadım" deyip ondan ayrılmak istemiyor, bezini sahipleniyordu.
Misafirliğe gitiğimiz bir gün hava çok sıcaktı. Beyza arkadaşlarıyla oynarken, ebeveynlerle kendi aramızda sohbet ediyorduk. "Yaşı geldi, artık çok sıcak, kurtulsun bezden" vs cümleler konuşuldu ve Beyza bunların hepsini oyun altından dinlemiş. O günün gecesi yatmadan önce bana "anne ben artık bezden kurtulmak istiyorum" dedi. Sabahında tuvalet eğitimimiz başlamış oldu. Lazımlık bana her zman tiksinç geldiğinden lazımlık kullanmayı tercih etmedim. Kimilerine göre lazımlığa alışan çocuk tuvalete yapmayı reddediyordu. Her yere de lazımlık taşımak istemeyişimin de etkisiyle tuvalet adaptörüyle eğitime başlamış olduk. Alışma sürecinde olduğu için adaptörü de yanımızda taşımak zorunda kalıyoruz ama olsun.
İlk üç gün çok fazla kazalar yaşadık. Evdeki halıları kaldırıp, koltuklara örtü serip, yatağına da alez üstü bolca alt açma koyarak önlemlerimi aldığım için hasar çok da büyük olmadı. Dediğim gibi ilk üç gün bir elimde bez, bir elimde çamaşır suyu ile gezmek durumunda kaldım.
Beyza kitaplarına bakmayı ve kitap okunmasını çok seven bir çocuk. O'na "Teo'nun Kaka Kitabı" isimli kitabı aldım. Neden bu kitap derseniz çoğu kitapta lazımlık var kafası karışmaması için adaptörle tuvalet eğitimi alan bir kahramana ihtiyacımız vardı. Her gün günde bir kaç kez Beyza'nın kakasıyla birlikte Teo'nun da kaka eğitimini tekrarlıyor, kakalarımıza güle güle diyoruz.
Çişe bir nebze olsun kolay veda ediyorlar fakat kaka ah o kaka yok mu ayrılması neden bu kadar zor derdim. Kakalarını kendilerine ait bir parça olarak gördüklerinden ayrılmakta zorluk çekiyorlarmış. Psikolog bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine kaka yaptıktan sonra "bu kakalar gitti ama daha sonra yenileri de gelecek" diye tekrarlıyoruz ve tabi ki yine Teo'ya da kulak veriyoruz.
Eğitime başlayalı 12 gün oldu. Ben gece bezlemeyi de kestim tüm eğitimin birarada olmasını istediğim için böyle tercih ettim. Bazı çocuklar gündüze alışsa bile gece alt ıslatmaları devam ettiği için "uyuduktan sonra" bezlenmeye devam edilebilir. Fakat Beyza'nın uzun zamandır gece bezi temiz çıktığı için bezlemiyorum. Kaçırmalarımız neredeyse bitti şu an için tek sıkıntımız çişi ya da kakası gelince asla söylemiyor, ben belli aralıklarla hatırlatıp götürüyorum tuvalete. Tuvaleti varsa gelmemek için itiraz etmiyor ama yoksa asla oturmak istemiyor. Çoğu bitti azı kaldı, korktuğum kadar olmadı diyebilirim.
Seni yenmemize az kaldı tuvalet eğitimi.
Hakkın ödenmez Teo'cuğum iyi ki varsın.
İnstagram: beyzosunannesi