Düşündüm de bir yılın bitmesiyle ilgili olumsuz hisler neredeyse yılın ilk yarısı bitince başlıyor, “Bu yılda böyle geçti, yıl bitiyor” gibi sitemkar sözlerimiz akıyor dilimizden. Başlangıçların enerjisi ise ona kıyasla ne kadar kısa. En erken kasım ayının sonunda başlıyoruz yeni yıl sözlerine ama ikili bir enerjiyle. Tam olarak pozitif başlangıç enerjisi neredeyse Aralık ayının yarısında başlıyor ve yılın başında uçuveriyor, nereden baksan 15 gün kadar kısa.
Çünkü biz olmayanlara daha çok kafa yoran, bitişleri daha çok sorgulayan ve geçen zamanın dolusuna değil boşuna negatif anlam yükleyen insanlar olduk epeydir. Beynin limbik sistemi hep fitne fücur içinde hayatımıza karşı sanki:)
Çok muhteşem bir yıl geçmiyorsa ama öyle bariz muhteşemlikler yoksa hasatsız sayıyoruz mevsimi. Çünkü ruhsal olarak nereye evrildiğimiz ya da kişisel olarak hangi kimliğe geçtiğimiz falan umurumuzda oluyor gibi olsa da gerçekten en önemli konumuz olmuyor.
Yeni yılda evrene ilettiğimiz dilekler yılın ilk yarısında hatta belki ilk çeyreğinde olmamışsa kalanından umut da kalmıyor değil mi, bunca zaman olmadıysa daha da olmaz diye düşünüyoruz. Sanki bunca zaman ile kalan zaman arasında fark varmış gibi, o da 6 ay diğeri de 6 ay oysaki.
Hele ki bazı yılları çöpe atasımız geliyor misal maskeli virüslü geçti diye, bizi en çok büyüten yıl olduğu halde.
Ne yapmak istediğimizle ve ne yapmamız gerektiğiyle ilgilenmemiz az, bize beklentilerimizin yağmur gibi yağmasını bekleyişimiz daha çok zaman alıyor. Yani durmak ve beklemek eylemleri bekleme eylemine konu hayaller için koşmak karşısında zafer yazıyor çoğu seneye hatta.
“Kendime ne kattım, bana ne kattı” demek yerine “bana ne vermedi” diyoruz yıla, zamana, karşımıza çıkan insanlara.
Bir flörtte flörtün ya da duygunun başlayışı da kısa sürüyor, şöyle tadıyla cilveleşmiyoruz kalbimizdeki duyguyla. Hemen karşımızdakinin bize karşı yanlışlarını kovalıyor, bitmesi ya da kaybetme ihtimalini gündeme alıyor, olmayanlara dair tırnaklarımızı kemiriyor ve hislerimizle ilgilenmiyoruz. Kötü gittiği halde bile isteye zaman heba edip bittiğinde hayıflanıyor, öfkemizde boğuluyoruz. İyi gidip gitmediğiyle değil yanılma ihtimaline binaen gardımızı almakla meşgul oluyoruz ve sevmek değil sevilmek savaşımız oluyor. Heba heba heba…
Yıllar biterken ve başlarken kağıtlara evler, arabalar ve kalpler çiziyoruz. Para, mülk ve aşk gelsin istiyoruz. Onun yerine “kendimi zengin, mutlu, sağlıklı, huzurlu ve pozitif aşk dolu hissedeceğim bir yıl” diye niyetlenmiyoruz. Çünkü bize bu duygular için eşyalar, paralar ve insanlar lazım, hep araç lazım hep veren olmalı ve olursa kesin her şey iyi olacak!
Kendisiyle, kendine ait duygu ve düşüncelerle yakından ilgilenen insanın zamanla tek derdi iyi kullanamadıysa oluyor. Onun dışında zamanın içinde kendini görebiliyor, kendi duygularını ve düşüncelerini görebiliyor, mutlaka aldıklarını görebiliyor ve hazzını içinde var edebiliyor.
2021 çoğunuza göre benim için “felaket” olarak tanımlanacak düzeyde görülebilirdi, neler oldu neler. Ama ben her şeyine rağmen geldiğim mevsiminde şahane bir zaman diyorum, benliğime ve varlığıma kazandıklarımı yok saymayarak. Yeni yıl heyecanım da yok, yıl bitiyor telaşımda. Çünkü eşya, para ve aşk değil, zaman kendimi daha iyi hissetmek için kullandığım en iyi araç ve her koşulda onu bu amaca hizmet etmesi için zorlarım.
Yıllara, aylara hedef koy, beklenti koy, anlam yükle ama Kasım’da aşk olmadı diye aşk bitmedi, yaz bitti diye içinde güneş yüzünü dönmedi ve hayallerin bugün olmadı diye yarın bitmedi. Sadece vazgeçmeyi unutma ve kendini kendi hayatında öne çıkarmayı ihmal etme; zaman dediğin şey koşarsan fırsatlara gebe ve durursan düşmeye bahane…
Betül Yergök
İnstagram: @betulyergok
Youtube: @mentalizasyon