Kendin için uymakta zorlanacağın ya da seni her türlü zorlayacak bir karar verdin mi hiç? Bu karar irade sahibi olmanı gerektirecek, bazen yoldan şaşacaksın ama vazgeçmeyecek o kararı kendine hatırlatarak devam edeceksin. Ant içmiş bir asker gibi belki de adeta…
Eskiden ısrarlı kararda olanları garipserdim, bilhassa ilişkiler konusunda illa zengin eşe sahip olmayı bekleyen ve bunu beklerken de aşık oldukları kişileri kırıp döken, kalplerini dizginlemek için adeta kendilerine zulmeden dostlar insanlar gördüğümde “Neden!” diye bağırmak gelirdi içimden. “Eskiden” demem artık büsbütün öyle düşünmediğim ve tam tersine ikna olduğum anlamına gelmez, belki biraz şekil değiştirdi diyebilirim sadece. Gerçekten bir seçim yapmak ve bu seçime inanmak her zerresini bilmek ve ona sahip çıkmak çok zor. Bu başkalarına yanlış da gelse kişinin seçimi olması nedeniyle saygı duyulası bir durum. Ancak buradaki tek sınırım bu kararı neye göre verdiği, altta yatan açıklamadır. Kişi bunu açıklayabiliyor mu ve bu tüm açıklamalar kendine dair mi, bu önemli.
Eş/partner seçimlerinde tip, eğitim ya da maddi durum gibi kıstaslara sıkı sıkıya bağlı kadın ya da erkeklerin dışa dönük zenginlik ya da iyi görünüm peşinde mi oldukları yoksa kendi yolculuklarında kendilerine uygun hesaplar mı yaptıkları önemlidir. İş ve ekonomik seçimlerde saç ya da tatil seçimlerinde bile bu böyledir, bu hesabın yolu ve nedeni nedir diye bakmak gerekir.
Eskiden buna tam karşı çıkışımda kalbin standartlara bağlı kalmayacağını ve standartların da dayatılmasının kişinin kendine yaptığı kötülük olacağını düşünürdüm. Sanırım bu iddiaya o kadar sahip çıkmıştım ki hep de öyle kişiler karşıma çıkmıştı, herkeste olduğu gibi. Örneğin hayatına partner olarak “iyi insan” arayanlar olur, diğer kriterler insanların dünyevi hırsları gibi gelir onlara. Sonra her gördükleri iyi insana sırf kalpleri iyi diye tutulurlar. Ardından iyilik yetmez, anlaşamamak ve diğer pozitif ya da negatif unsurlar ayyuka çıkar. İyi insan olmak yetmez, para da tip de… Bütün standartlar alaşağı yani…
İnsanın en zor kararı hayatının geleceğine yönelik bir yolu seçmekle ilgilidir. Eğitimden işe, yaşayacağın şehirden peşine düşeceğin hayale ya da bir aşk muhatabı kişiye kadar hepsi. Buradaki “zorluğu” atlatmanın ya da kolaylaştırmanın yolu nedeni bilmektir. İnsan nedenini bildiği karara sahip çıkar çünkü. Çünkü kişinin de seçimlerinde bir “çünkü” vardır. Bazı danışmanlıklarda eylemlerin ve seçimlerin ya da kararların yanlış olmadığını ama o doğru seçime kişinin yanlış yoldan geldiğini görürüm. Tıpkı matematik sorusunda kişi yanlış hesaplama ile doğru sonucu bulması gibidir, bu sınavdan kazara 5 alacak durumdadır ama bu yanlış hesap da ona her zaman kazandırmayacaktır ve öğretmen de bu nedenle puan kıracaktır. Sonuç değil yol da tetikleyici ya da bakış da önemlidir yani. Bu yüzden seçimlerin kararların üzerine nedenleri için de bakmak gerekir.
İnsan kendine söylediği karara ya da seçime uymayabilir hatta yasak şehveti açılır, yaramazlık yapası ya da hatayı cezbedici göresi tutar. Ama nedeni bilmek ve o nedenle ilerlemek iradeyi çalıştırır. Seçimler ve kararlar irade vermez insana, nedenler irade verir, iradenin görev başına gelmesine sebep olur ve kişi iradesini cebinde tutar.
Seçim ve kararını ne kadar açık doğru düz ve gerçekçi açıklayabildiğine göre yüksektir o konudaki iraden. Örneğin sorsak sana ve cevap vermeden bir süre “kem küm” etsen muhtemelen otomatik bir komutun devrede çıkar. Belki bu seçim ve kararın kendini koruma güdünden, anne ya da babanın genetiğinden gelen algıdan, bilmem kaç sene önce yaşadığın ilişkiden, para kavramının aile genetiğindeki algısından geliyordur ve otomatik bir algıyla seçim ya da karar ileri sürmüşsündür kendine. İşte bu yüzden sorulduğunda ya cevabı bulmakta zorlanırsın ya da alakasız yerlerden başlarsın anlatmaya.
Yani işin aslı “tak tak tak” anlatabiliyorsan nedenlerini, kütür kütür de iradeni çalıştırıyorsundur o konuda. Yanlış da olsa o seçim ve karar senin seçimin ve kararın olur, kimseye yorum yapmak bile düşmez. Sadece bunu görüyor olman seni en doğru ilerleyişte götürüyordur çünkü. Aksi halde güvenilir biri olsun derken güvenilmezlere kapılır, sarışın severim derken esmere vurulur, illa şöyle olsun derken illa öyle olmayan olur, kurduğun hayale ulaşmayı beklerken yol tersine gidiyor olur. Seçimi kararı ve nedenini bilen insan atlar arabaya, gideceği yolu bilir, bilmiyorsa navigasyonu açar, müziğini çalar ve camdan esen rüzgarla dosdoğru ilerler yolda. Ha hata yapmaz mı yapar ama anayola çıkmayı da unutmaz, yolu hep devam eder yani. Mesele nereye gitmek ve neden oraya gitmek istediğindedir işte.
Bir anlat kendine seçim ve kararının gerçekten nedenleri ne, ikna edebilirsen ben de sadece kendini iyi yolculuklar dilerim:)
Betül Yergök
İnstagram @betulyergok