Çokça kez yazdığımdan anlattığımdan eminim bazı hikayelerde zamanın doğru denk gelmediğini. Bu düşüncenin de çok rahatlatıcı olduğundan emin olarak söylerdim bunu üstelik.
Hayata dair hangi hikaye için düşünürsen düşün arzu ettiğin şeyin olmaması ya hayra değildir ya da zamanı henüz değildir elbette ki. Hayra değilse kabul edebilmek için insanın elinde çok güçlü bir inanç oluyor ama zamanı doğru olmayanlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Örneğin güzel bir ilişki yaşayacaksındır da bu o kişi değildir. Ya o kişi doğru değildir ya da senin için en doğru ilişkinin henüz zamanı değildir. Ne bileyim henüz tamamlanman gereken süreçler veya geçmen gereken sınavlar olabilir.
Ahkam kesmek kolay tabi! Gel de bunu seven bir kalbe anlat ve sen anlatınca sussun sevda! Ne mümkün! Elbette ki zaman geçiriyor meseleyi, bir zaman sonra hayra olmadığına ya da doğruluk payının zayıflığına inanıveriyor insan.
Peki ya sizin hiç hayırlı hayırsız olmak veya zamanın gelmemesi konularından bağımsız yanlış zamanlama yüzünden kaçan gülümsemeniz oldu mu? Birisi demişti ki "hayat her zaman gülümseme vermez insana, onu görünce yakalayabilmek gerekir" diye. Düşünsene en güzel gülümsemenin yanlış zamanın elinde can verdiğini. Hayırlısı değilmiş demek kolay, zaman da kapatır mevzuyu elbet ama sanki zamanlamanın yanlışlığı batmaz mı insana.
Yaşadığın geçmiş aşk hikayelerine bak mesela. Hayırlı olmadığı buradan belli olanlar vardır, doğru kişi olmadığını sonradan anladıkların ve doğru zamanda gelmediğinden emin oldukların. İşte bu ayrımları yaparken “doğru zamanda olmayanlar” senin için söz konusudur ve bunu söylemek kolaydır. Şimdi hayal et, karşılıklı güzel sevdiğinizi, unutulmaz duyguların varlığını ve yıllara rağmen o duyguların geçmediğini, üstelik onca duyguya rağmen de aşkın yaşanmadığını. Yıllar sonra bunları bir masada oturup konuştuğunu ve karşılıklı kalbinizi döktüğünüzü. Onu hala sevdiğini ve seni hala sevdiğini o an orada iliklerine kadar hissettiğini. Ve o masanın tam ortasında o ilk tanışmanın doğru zamanda olmadığı için bu güzel sevmenin heba olduğunu, üstelik küllerinden sürekli doğduğu halde. Yanlış zamandı ve hala yanlış zaman diyerek kabul etmek zorunda bırakılışını bir düşün. Bunu gerçekten yaşasan ne hissederdin?
Doğru zaman yanlış zaman vardır ama zaman bizi hala buluşturuyorsa bu zamanın adı nedir? Hatta hayatın “gülümseme” olarak ısrarla verdiğinden ısrarla kaçmak değil de nedir? Yanlış olan sizce zaman değil de bu buluşmadan kaçmak değil midir ve yanlışı yapan yine zaman değil de kaçan değil midir?
Aşk yanlış zamanda doğmuş olabilir ama yaşıyorsa her zaman doğru zamanı var edebilir derdim. Belki sen de söz alıp “ben vazgeçmezdim” derdin ve birisi de elini kaldırıp “ben sarılıp bırakmazdım” derdi belki. Hepimizin düşüncesi aynı kapıya çıkardı, aşktan vazgeçmemeye.
Hep dediğim gibi “her şeyi denediğin halde olmadığında hayırsız ya da zamansız denebilir hikayeye”. Denemediğin ve deneyimlemediğin hiçbir şey için “hayra değildi” ya da “doğru zaman değildi” deme, zamanı bahane etme; çünkü yanlış sende ve kalbinin tersine sakın gitme. Gülümsemene ve gülümsetene haksızlık etme. Ha bir de doğru kişi olduğun halde sırf vazgeçtin diye sana “hayırsız” diyecek bir gün mecburen, onu da bil de:)
Zamana ve düşüncelerimize direnç gösterip duygularımızla arzularımızdan vazgeçmeyeceğimiz, onun için elimizden geleni yapacağımız ve içimizdeki gülümsemeyi görmezden gelmeyeceğimiz, ancak o zaman hikayenin adına ne koyuyorsak koyabileceğimiz bir gelecek dileğimi koyuyorum şuraya, hepimiz adına sevgiyle.
Elini kalbine koy ve hem kendine hem gülümsetene “kaçmayacağım ve vazgeçmeyeceğim” de.
Betül Yergök
İnstagram: @betulyergok
Youtube: @mentalizasyon