Aşk mı kapıyı çaldı yoksa biri mi aklını biraz başından aldı, işte asıl tam o sıralarda içini bir şüphe ya da olmazlar mı sardı?
İşin gerçeği kadın da erkek de ilk etapta doğruyu mutlaka bir kez hissediyor. Karşımızdakinin nasıl biri olduğu, yanlışı ya da doğruyu ve hatta aşka düşüp düşmeyeceğimiz ilk anlarda bir kez de olsa içimizde dolanıyor. Bazen bu gerçekliği ve karşıt hissi kavgaya tutuşturuyoruz ve bazen de beynimizin hipotalamusu kaçmamızı tüm bedenimizi sallaya sallaya bize emrediyor.
Burada değişen yaklaşımlarımız ortaya çıkıyor. Kimi şüpheyle boğula boğula belli etmeden kendini zorluyor, kimi hiç denemeden kaçıyor ama içindeki soruları da taşıyor. Elbette ki doğru olan öncelikle kafamızdaki soruların cevabını bulmayı denemektir ve en önemlisi bunu denemeyi bilirken bunu da iyi yönetebilmektir.
Bir ilişki başlangıcında, flörtte yahut devam eden birlikteliklerde içimize bir şüphe düştüyse seçeneklerimiz bellidir:
1.Şüphende haklı olup olmadığını analiz et. Ama bunu yaparken kendini yanıldığına ikna etmeye ya da aksine haklı olduğuna ikna etmeye çalışma, sadece bu şüpheye objektif bakmaya çalış. İspat ve iknaya düşersen şüpheden de o alandan da çıkamazsın.
2.Şüphen doğru ise ya da doğruya oldukça yakınsa olaya göre seçimini yap, eğer “buna rağmen” devam edeceksen bunu bir daha düşünmemeli ve temiz devam edebilmelisin. Bitmesi ya da gitmesi gerektiğini düşünüyorsan da bu düşünceyle haftalar ya da aylar geçirmenin anlamı yok, kararını rahatça verebilmelisin.
3.Şüphende emin olamıyorsan ve bulanıksan, karşındakine aktar ve onun gidermesine imkan tanı. O bunu yapmıyorsa yine bir seçim hakkın var, senin cevaplayamadığın soruları karşındaki de cevaplamamış ve rahatlatmamışsa bu artık senin savaşın olmamalı. Buna göre ya savaşı bırakıp ilişkiyi sürdürmeli ya savaşı bırakıp kendini seçmelisin.
4.Belirsizlik, şüphe ve emin olmama içinde dolanıp durursan ya da cevap arıyorum kisvesi altında beklemede kalmaya meyledersen o fanustan bir süre sonra çıkamaz hale gelirsin. Cevabı aramakla geçirdiğin her zaman “emek harcamak” olacak veya daha yoğun merakla hırsa dönüştüreceksin durumu. Bunun faydası olmaz, zihnine teslim olmayıp dümene geçebilmelisin.
İşin doğrusu karşımızdaki insana güvenmeyebiliriz, şüphe duyabiliriz, emin olamayabiliriz ve bir takım belirsizliklerle karşı karşıya kalabiliriz. Bu durumda o kişinin bunu çözmesine imkan verebilir, kendimiz de buna çaba harcayabiliriz. Doğrudan kaçmak doğru değildir ama ipin ucunu kaçırıp bir sarmal içinde dolanmak da bir o kadar doğru değildir. Bu yüzden insan mutlaka bu tür durumda yönetimi zihnine bırakmak yerine zihnini de yönetmeyi bilmelidir.
Yanılgı olan en önemli şey kalbimizle mi aklımızla mı hareket edeceğimizi düşünmemizdir. Bu tür durumlarda genelde “mantığımı dinleyeceğim” deriz ama mantığımız sadece zihnimizin dedikleriyse kalbimizden daha beter yerlere sürükleneceğimizi biliniz. Çünkü zihin kalpten daha tehlikeli ve düşmancıldır. Kalp kaygı eşliklerine rağmen duyguya teslim olmaya itse de zihin insanı o duvardan bu duvara çarpıp her yönden zedeleyebilir. Bu yüzden akılla, mantıkla, kalple değil hepsini kullanan üst bilinçle yaşamak tercih olmalıdır bilesiniz.
Beynin seni senle vurup durur, negatif kışkırtıcı nöronlar aksine seni ikna etmek üzere doğru tespitlerini bile kötülemeye çalışır ve seni bir kara deliğin içine çekmeye isteklidir. İşte bu nedenle kendin için doğru olanı, tehlikeliyi, gitmek gereken yeri ya da kalmak isteyen kalbi iyi görmek gerekir. Hepsinden ve her şeyden önce kendine bakmayı, karşısındakinin ne yapmaya çalıştığından çok kendi içinde olup biteni görmeyi becerebilen şüphe savaşlarının her daim galibidir.
Canının kıymetini bilen ve onun yanmasından korkan insan canı yanmasın diye herkesten önce kendi elleriyle kendi canını yakma cesaretini gösterir. Senin için iyi olmadığını düşündüğün biri veya bir süreç için kendi canını yakarak kurtulmayı seçecek cesareti ruhuna giymelisin. Her türlü can kıymığından daha hafif ve daha şifalıdır, çünkü bunu yapıyorsan kendini seviyorsundur ve üstesinden gelmeyi zaten çoktan biliyorsundur.
Betül Yergök
İnstagram: @betulyergok
Youtube: @mentalizasyon