Herkes Leyla olmak peşindedir. Kimse Mecnun’un çilesine katlanmayı göze almaz zira! Bilirler ki Leyla olmak sevilmenin en güzelidir ama kimse Mecnun’un mücadelesindeki hazzı bilemez mesela...
Her şey daha kolay akmaya başlayınca hayatta, her alan savaşsız kaldı sanki. Savaşmadan sevişmek istiyor Dünya. Sevmekten önce sevilmeyi garantilemek, sevileceğinden eminse sevmek, karşılık bulacağı garantiyse yürümek, bırakmayacağını söylerseler elini tutmak gibi şartlı sevdalar revaşta.
Çoğunun buna sebep kalp yorgunluğu ve kırgınlığı var elbet, anlarım. Ama çocukken düşünce annemize gidip “ben düştüm, olmamışım yürütmeyin beni, geri gönderin hatta” demediysek ve emeklemekle yürümek arasındaki o zorlu mücadeleyi o minnoş ayaklarımızla sürdürdüysek eğer, sevda yorgunu kalbi tekrar sevgiyle kavuşturmak da yaşamaya dair, unutmamalıyız.
İlişkilere yüklediğimiz “emek” kavramının aynısını da o halde hayata da yüklemek gerekmez mi? Mesela “ben az düşüp yürümeye çalışmadım çocukken, gazımı bile çıkarmaya muhtaç oldum, ağladım ve güldüm, sevildim ve sevilmedim ama büyüdüm” diyebilmek gerekmez mi? Ve daha anlamlı değil midir cenininden erginine yol kat etmiş varlığımıza “yürü” demek! (Günümüz yürümesinden bahsetmiyoruz tabi:) )
Sevmek ne zaman korkulacak bir hal aldı, milat sayalım. Ne oldu, nasıl oldu, bulup düzeltelim. Bir tökezleme sonrası nasıl “vazgeçilir bir nesne” vasfını edindi? Kalbin duyacağı his, ne zaman aklın söyleyeceği bir ultimatom oldu?
Vazgeçin aklınızı kalbinizin amiri kılmaktan. Vazgeçin sevgiye şart koymaktan. Vazgeçin kriterler belirlemek ve mantıkla uyum aramaktan. Vazgeçin önce sevilme çabasından.
Varsa karşınızda böyle biri, ondan da vazgeçin hatta. Zira sevmenin güzeli "karşılıklı şartsız" olan ve "karşılık aranmaksızın" kalben duyulandır. Dikkat edin iki aykırı duruma. Hem karşılıklı şart koşulmayan olmalı hem de karşılık beklemeden hissedilmelidir gerçek bir duygu.
Bardakta şekil almaz sevda, terazide tartılmaz, veresiyesi olmaz ve paktı imzalanmaz yolun başında.
Gerçek bir sevme, Nasrettin Hoca’nın göle maya çalması gibidir. Kalbini açacaksın; öyle saf öyle istekle, ki sevda tutsun.
Sen kalbini tutup aklını konuşturmak yerine, açsan kalbini ve baksan aşkla:
Ya tutarsa?
Betül Yergök /Mentalizasyon
mail: info@mentalizasyon.com
İnstagram/Youtube: @mentalizasyon