Mutlu olmak adeta bir sanattır ve en iyi mutlu olmayı başarabilenler bu sanatı iyi becerebilenlerdir. Ama gerçekten mutlu olabilmek yalnız halinden de haz duyabilmek, di’li geçmişini yaşayıp kapatabilmek, miş gibi mış gibi yapmadan yaşayabilmek ve bireysel mutluluğu için birinin ya da bir şeylerin olmasına muhtaç hissetmemektir.
Belki ben de dahil, yalnızlığından mutlu olanlar bile Sevgililer Günü diye çıkarılan o özellerin özel gününde kendini özel hissedemeyip, mutsuz olacak ya da belki hayıflanacaktır yalnızlığına bile. Hep üzülmüşümdür bu özel günlerde. Sevgililer gününün zaten sevgilisi olanların birbirilerini kutladığı bir gün olması da gariptir işte bu yüzden.
Evet evet, herkes büyük şeylerle mutlu olabilirdi, önemli olan küçük şeylerle de mutlu olabilmekti. Herkes bir diğerini çok büyük şeylerle zaten kesin mutlu ederdi, ama önemli olan büyük oynamak yerine düşündüğünü ve değer verdiğini hissettirebilmek ve öyle mutlu edebilmekti bir diğerini. Değerli taşlar, koca koca yüzükler kendisi kadar, fiyatı kadar değer mi biçecekti sevgiye. Değil! Herkes her şeyi yanlış anlamaya başladığındandı, kadınların büyük değerlere karşılık büyük hediyeler beklemesi, erkeklerin dünya böyle oldu sanrısıyla “sorumluluktan ve ilişkilerden kaçması”. Kendi elimizle kirlettik sevmenin saf tenini anlayacağınız.
Bu sevgililer gününde dilimden dökülen ve tüm sevmeyi bilen ama yalnız kadınlar için günümüz erkeklerine yönelen bir soru bir düşünüş oldu. Bu nedenle yalnız olmayanları ekstra mutlu etmeyen, yalnız olanlara meydan okuyan bu sevgililer gününde en anlamlı şeyi yapıp, sevmeyi bilen yalnız kadınlar için fikri bozulan erkeklere bir mektup bırakıp gideceğim:
“Kahramanımız Olur musunuz?
Sandığınız gibi değildir bizim beklediğimiz kahramanlıklar. Öyle kabadayılık yapın ya da kıskanın diye meraklı değiliz sevdanıza beyler.
Gerçek aşkı ve sevgiyi bilen kadınlar kalbini kendinden çok düşünenleri kahraman sayarlar. Ve o sarıldığında dünyaya tepeden kahkahayla bakar kahramanını bulanlar.
Gerçek aşkı ve sevgiyi bilen kadınlar için bir sadık kalptir kahramanlar. Çocukken bildiği babasının yanında serpilip büyüdüğündendir yan omuz bir aşka yaslanmalar.
Eşitsizlik ya da güç sevdası değildir bu kahraman aramalar asla! Hürrem’in Süleyman’da öncesinde nefret ettiğidir zaten hükümdarlığı da, Süleyman’ın bir tatlı söz şiirinde, bakışında ya da bir el emeği armağanında bulmuştur sevdayı biliriz. Saltanatıyla cariyesiyle savaşlar olsa da tarihinde Hürrem’in genç yaşında bulduğu aşktır kalbe hükümdar olan Süleyman’ın sevdası. Ve evet bundandır vazgeçemez kalbin kahramanını bulmuş Hürrem ve o gibi kadınlar.
Gerçek bir aşkı ve sevgiyi arayan kadınlar, bir taşın elmasında değil, belki bir çakıl taşına kondurulmuş sevdada bulurlar kalbini.
Ve gerçek bir kahraman, duygularına hükmedip gidenler değil, bir kalbi kendi kalbine hükümdar etme kabulüyle kalabilenlerdir.
Biz bize topraklar katın da zaiyat verme pahasına savaşın istemedik. Hele ki şimdilerde “sorumluluktan kaçınmak” türkçesiyle her türlü cepheden de çekilin istemedik.
Biz kadınlar sizden tutkuların derebeyi olmanızı değil sadece kalbimizin kahramanı olmanızı istedik.
Ve unutmayın ki, gerçek bir kahraman tek bir harf kadar farklıdır olamayanından: ka”ç”an değil ka”l”andır besbelli.”
Sevgililer Günü sevmenin günüdür. Tüm bu satırları okuyan ve sevmeyi bilen tüm okurlarımın “sevme gününü” kutluyorum. İyi ki varsınız.
Betül Yergök
İnstagram: @betulyergok
Youtube: @mentalizasyon