Bizzat kendim kendimle ilgili çok söylemişimdir “şanslı doğmayanlardanım” diye. Sanırdım ki şans sadece genlerimizle var ve sonradan hiç olmuyor, ne kadar debelenirsen debelen.
Kişisel gelişimi atıyorum bir kenara, nörobilime kafayı taktıktan sonra çözebildim meseleyi. Çünkü kişisel gelişim bu soruna sadece “şanslı olduğunu düşün” diyordu. Ah hangimiz olumlu düşünmeye çalışıp başardı, el kaldırsın. Sayımız çok değildir.
İşte bu yüzden nörobilim benim için kutsal. Yani önce beynimi anlamakla başlamıştım, neyi nasıl alıyor ve bu insan nasıl bir insan?
Kişisel gelişimde kabullenmek yoktur mesela, “olumsuzsa sen evir çevir olumlusuna inanmaya çalış” der. Bu yüzden, nörobilimle beynimi çözümleyince kabullenmiştim şansa dair gerçeği ve geleceği. Astrolojiye göre bile duble oğlak olan ben şansı kendi ellerimle yaratabiliyordum.
Yani bazen, bizi biz yapan işleyişi kabul etmek gerekiyor. Başkalarının şansına heveslenmeye, kendi şanssızlığımıza hayıflanmaya ve oturup hayata küsmeye gerek yok. Birinin kariyerde diğerinin aşkta, senin parada benim üretkenlikte şansım var işte kabul edelim. Her birimizin olağan şansı bir yerde bir şeye dair… Geriye kalan için herkes şansını yaratmak zorunda.
Şansımızı nasıl mı yaratacağız?
Bunu kişisel gelişim klişeleri ve sevgili nörobilimimi karıştırarak söyleyeyim. Her zaman her konuda şansının olmayacağını, şans konusunda bazen pek bir şanssız olduğunu, bu gerçekliğe rağmen inatçı olup istediğine kavuşmak için mücadele verebileceğini düşünüp inanman gerekir. Ve beynin otopilotunu kırmak için konfor alanından çıkman şart! Hayatı aynı standartta yaşadıkça, bu çarkın içinde olan tekrarlar çok gözüne batar. Tıpkı, rutinde giden evliliklerde insanların davranışlarının birbirine batması gibi düşün. Bir yerden sonra sen otopilottan çıkmadıkça hayatın rutinleri de senin davranışların da fazlalıkların ya da eksikliklerin de sana batar hale gelecek. İşte o zaman hep aynı türden adamın karşına çıktığını ya da hep kadınların bırakıp gittiği ya da nedense hep geç kaldığını ya da para kazanamadığını fark edip “yine aynı” diyeceksin ve cümle şansa çıkacak maalesef.
Aynılıkları görmekten ve hüküm kurmaktan vazgeç! Şahane bir şansın olmadığını düşünüyor olabilirsin. Buna çok inanıyorsan onunla savaşmayı bırakmalısın. Sırf sen şanslı olduğuna kendini ikna etmeye çalışırken akıyor zaman, bırak onu alt etme çabasını. Tamam şahane bir şansa sahip değilsin, varsın olsun. Sen onu kabul ederken elini arttır ve masaya elini vur: “ben bu oyunu bozarım”
Şans kendiliğinden gelmiyorsa biz ona gideriz; mangal gibi yürek, sağlam bilek ve kendimize inanarak yürüdüğümüz bir gelecek olduktan sonra...
Haydi şimdi olumsuz düşündüğün her ne varsa ve şans özelinde masaya elini vur, mottomuz dilimizde:
“Ben bu oyunu bozarım”
Betül Yergök
İnstagram: @betulyergok
Youtube: @mentalizasyon