Şimdi, bütün sorunlarınızı ya da çıkmazlarınızı toplayın gelin, hepsinin ortak nedenini anlatıyorum diyeceğim size. Siz söylemeden ve hatta kendinizde fark etmeden bağımlılıklarınızı ve sonuçlarını yazacağım. Elbette ki çözüm için sihirli bir zihin matrisi bırakıp çıkacağım.
Öncelikle en önemli noktaya parmak basayım. Bedenin enfeksiyon ya da ödem üretmesi gibidir bağımlılık üretimi. Bir konuda bağımlılık göstergesi var ise her türlü problem kaynağında bağımlılık kökü bulunur.
Nedir her yere yayılan bağımlılıklar?
Bağımlılık sadece uyuşturucu, alkol, sigara ya da ilişki bağımlılığı gibi konular değildir, ilk aklınıza gelenler gibi. Bunlar dışında çokça bağımlılık bulur zihin, kendi matrisinde düğümler yapacak.
Bağımlılık virüsü kapmışsa kişi, hayatının her alanında izleri var olacaktır.
Nörobilim sevdalısı olarak zihni hep anlatırım ve kayıp-kazanç ile mükafat sistemlerinden de hep bahsetmişimdir. Her birimizin zihninde bazı hedefler oluşur ve bu hedef için gereksinim kodları matrise yerleşir. Bu kodlara bağlılık artınca da bağımlılık başlar.
En bariz bilindikleri saymayacağım bile. Mutlu olmak için paraya olan tutku bağımlılıktır. Hayatında biri olmadan mutsuz olduğunu düşünür insan ve hep hayatında biri olsun ister, böylece ilişki bağımlılığı başlar. Hobi gibi standart bir alışkanlık edinmek isteyen zihin sigarayı koymuştur oraya ve her sigara içen “bir tek sigara içiyorum, onu da mı bırakayım” der mesela. Bu, onun bu hayatta yoldaşı görüşündendir ve bağımlılıktır.
Kilo problemi olanlar ve yemeğe aşırı düşkünler yaklaşsın. Yemeği, hayatta istediğiniz her şeye ulaşabilmek olarak kodladığınızı söyleyeceğim size. Zihniniz sizden önce etraftaki tüm güzel yemekleri size gösteriyor bu yüzden. Ve diyor ki “işte orda ulaşınca mutlu olacağın bir tat”. Bu nedenle diyet yapan yeme bağımlısı insanlar aşırı mutsuz olur ve aksine kilo veremez, alırlar. Zira, beyin yemek istediği şeylere erişmeyi mükafat saymış, ulaşamayınca hayata küsmüştür.
Asitli içecekler içme bağımlısı insanlar var mesela. Bu kişiler ise stresle baş edemezler; strese karşılık rahatlamanın, ferahlamanın yolu olarak bu bağımlılığa düşerler. Yani stresliyken bir kez asitli bir şey içmiş insanın rahatlama hissi üzerine beyin bunu “stres olunca asitli içecek” diye tanımlamıştır. Buna gülmeyin, en basiti ama önemli detaylar bunlar. Sorunlarla baş etmek ve daha doğrusu umarsızlık isteği karşılığına da uyuşturucu koyabilen beyindir bu, aynı beyin yani.
Bu bağımlılıklar ise karşısına kaygı ve korku koyar. Para bağımlılığı fakirlik korkusu, ilişki bağımlılığı yalnızlık fobisi yaratır mesela. Hayatında her şeyin normal gitmesinin karşısına sorunsuzluk koymuştur insan, böylece sorun korkusundan en ufacık taşı dağ yapar. Başarı bağımlısı insanlar hep kaygılı yaşarlar iş hayatında. Kimi memnun olmasa da işinden ayrılamaz yıllarca. Sevilme bağımlısı insanlar, herkes onu sevsin diye fazla vericidir, kendini paralar durur. Sevilme bağımlısı insanlar, çözülmesi en zor korkulardan birine sahiptir: terk edilme korkusu.
Zihin çok acayiptir anlayacağınız. Bir an çözümlenmiş bir durumu doğru yanlış ayırmadan kod olarak almış ve matrise yazmış olabilir işte. Ve büyük bir denklemdir bu. Tersten giderseniz eğer, hayatınızda en ufaktan en büyüğe tüm korku ve kaygılarınızın bir öncesinde bağımlı/bağlı olduğunuz bir düşünce vardır. Ondan önce ise bunun kayıp-kazanç sisteminde tanımlanmış halleri bulunur (yemek mutluluk verir, aksi mutsuzluk; sevilmek mutluluk..). Onun da öncesinde ve kökünde kayıp kazanca yazılan mükafat sistemi cümlesi yer alır: mutluluk mükafatım şu (para,başarı,ilişki,yemek...) ya da huzur mükafatım şu (kafamın güzelliği, umarsızlık, yalnızlık...)...
Bütün terapistlere bu konuda en çok karşı çıkan ben olacağım. Zihin matrisi büyük bir haritadır, bu haritanın her yerine işlemiş anlayış kodları olan insanlarımızın çakrasını açarak, enerji çalışması yaparak çözemezsiniz sadece. İşte burada fark şudur: düşünce sistemi süreçle ve bireyin kendi azmiyle düzenlenecek bir sistemdir. Yani bu bir alışkanlık edinme süreci gibi ilerleyecek bir süreçtir. Bir çarka açmakla, bir meditasyon yolculuğuyla ya da bir enerji düzenlemesiyle bir anda yok olmayacaktır. Bütün bu bozuk sistemlerin oluşumunu masaya koymak ve artık bunun aksine bir varlık yaratmak için de bir yolculuk belirlemek gerekecektir aynı zamanda. Yolculuktan da kastım “zihni eğitmek, matrisi zorlamak”. Zira bütün sistemler yeniden bozulabilir. Her zaman bilinçli ve farkında olup çözümleyebilme alışkanlığı sunmak gerekir. Sürekli kendinize bakmanız ve fark etmeniz gerekir. Zihnin bugün yine bir şeyi yanlış kodlamaması için. Ha bunu da yaparken deliler gibi abanmayın buna. Aksi halde şimdiki furya gibi spritüel bağımlısı insanlar olur çıkarsınız, aynaya bakıp “ay enerjim bozuldu mu acaba” diyerek saplanırsınız yeni bir bağımlılığa.
Ben sadece yaşayın, yaşarken de kendinizde olan biten her şeyin farkına varın diyorum. Hayatta şekersiz kahve içemem diye bağıran biri olarak uzun yıllardır şeker kullanmıyorsam, her şey vazgeçilebilirdir benim için. Haydi siz de bütün vazgeçilmezlerinizi sayıp sonra onları vazgeçilebilir olarak tanımlayın. Her bu duyguların tetiklendiğinde ve zaman zaman her seferinde de düşüncenizin tam tersini kendinize söyleyin.
Son olarak bir terapist olsam da açık yüreklilikle söyleyeceğim, öyle çılgınlar gibi terapistlerin kapılarına koşmayın, kendi doktorunuz olabileceğiniz en basit çözüm yöntemini vereyim. Kendinizle bir toplantı yapın mesela, masaya tek tek tüm dürüstlüğünüzle bağımlılıklarınızı koyun, sıkça yaptığız hataları ya da sizi normal dışı duygulara sürükleyen şeylerinizi, kaygılarınızı, korkularınızı ve takıntılarınızı yazın ya da sayın. (para, başarı, ilişki, yeme, içme, aile, cinsellik, sosyal statü, yalnızlık, terk edilme, alkol, sigara, uyuşturucu, nargile, karanlık, giyim, dış görünüm, yalan, saygı…). Şimdi hepsini vazgeçilebilir ve gereksiz olarak düşünmeye çalışın. Bunlar sizin yarattığınız uydurmalar olsun şuan. Ardından doğrudan vazgeçme kararı verdiklerinizi deneyimlemek üzere bir takvim belirleyin ve pata küte değil ufak ufak tekrarlamalarla bırakmayı deneyin. Mesela her gün sadece öğlene kadar sigara içmeyin ya da her akşam bir saat mutlaka sessiz ve tam yalnız oturun.
Bağımlılığın değişimi, bağımlı olunan konuda aniden yoksunluk yaratmak değil, o konunun yokluğuna alıştırmak ve tatmakla kolaydır. Zihin matrisinize kodlanmışlara inat zihninizi daha iyilerini yaşatarak değişime yönlendirin. Sizinle birlikte o da ikna olsun yaşayarak ve kodlarının aksinin kodlama esnasında algıladığı duygudan ve mantıktan daha iyi olduğunu anlayarak. Sistem nasıl yarattıysa onu değiştirmek de onun yöntemiyle olsun, kolaylıkla ve yaşayarak…
Betül Yergök /Mentalizasyon
mail: info@mentalizasyon.com
İnstagram/Youtube: @mentalizasyon